~ 40. BÖLÜM ~

1.8K 138 15
                                    

Alya Koçer

Yaptığım her şeyin bir nedeni vardı. Kendimi ölmüş gibi göstermemin ve herkesi öyle inandırmamın nedeni vardı. Poyraz her şeyi biliyordu. İki gündür herkes öldüğüme inanmıştı. Mert yıkılmıştı. Onun bana dediği sözleri unutamazdım. Merih'in söylediği ve yaptığı şeyler hep sahteydi. Daha doğrusu planımızın parçasıydı.

Her şeyin bir zamanı vardı ve zaman gelmişti. Bana bu zamana kadar kim ne yaşattıysa hepsinden acısını çıkaracaktım. Artık ödeşme zamanı gelmişti. Yavaş ve sakince arabadan indim. Kafamdaki beyzbol şapkası ve kapşonumla kimse yüzümü görmüyordu ve buna gecenin karanlığıda eklenmişti. Yavaş adımlarla depoya giriş yaptım. Bu depo bildiğimiz normal depolar değildi.

Burada kafes dövüşleri oluyordu. Ve bugün Mert burada dövüşecekti. Nedenini henüz öğrenememiştim. İzleyicilerden uzak bir köşede duvara yaslandım. Mert ringe çıkmış adama kötü bakışlar atıyordu. Mert'i ilk defa bu kadar ruhsuz bakarken görüyordum. Böyle olması için sevdiği birine bir şey mi olması gerekiyordu? Çatılan kaşlarım eski haline dönerken Mert , Boşluk'a kısa bir bakış attı. Gözlerinden ona ne demek istediği anlaşılıyordu. Hakem ortalarından çıktıklarında kafesin kapanmasına az kalmıştı. Kafes kapandığında adam Mert'e yumruk attı.

Mert adamın yumruğundan kolayca kurtuldu. Adam kalıplı olsa da teknikleri yanlıştı. Mert ilk sağ yumruğunu sonra sol yumruğunu adamın suratına geçirdi.
Adam yumruk atacakken Mert eğildi. Mert sert bir apakart atınca adam sarsıldı. Yere düşecekken kafesin demirlerine tutundu. Adamı anında elektrik çarptı. Kaşlarım çatıldı. Mert'te elbet demirlere dokunacaktı.

Adam kendine geldiğinde Mert'e doğru ilerlemeye başladı. Mert'in boşluğuna tekme attığında Mert yere düştü. Yaslandığım duvardan uzaklaşmıştım. İzleyiciler hayvan gibi bağırmaya devam ediyorlardı. Adam Mert'in karnına art arda tekme atarken sinirden çenem kasıldı. Botumdan çakımı çıkardım. Çok az bir mesafe vardı. Bıçağı fırlattım. Adamın tam göğsüne gelmişti. Adam yere yığılırken
Mert'in bakışları bu tarafa döndü. Beni istese de tanıyamazdı. Yüzümü göremezdi. Boşluk çaprazımdaydı. Bakışları beni bulurken yandan ona baktım. Gözlerini kısmış beni tanımaya çalıyordu. Çıkışa ilerlemeye başladığımda Mert'in sesi kulaklarımı doldurdu.

" Alya? Onun çakısı... "

Daha çok kendiyle konuşuyordu. Derin bir nefes verdim. Tam depodan çıkacaktım ki korumalar etrafımı sardı. Büyük ihtimalle az önce yaraladığım adamın korumalarıydı. Belimdeki silahı çıkardım. Başımı kaldırdığımda gözleri şaşkınlıkla açıldı. Dört kişiydiler. İki adım gerilediler. Silahımı kaldırıp ikisinin kafasına sıktım. Diğerleri iki adım geri gittiklerinde onlarında kafasına ateş ettim. Dördü de yere yığılmışken silahımı belime yerleştirip depodan çıktım. Kapıdan uzaklaştığımda kapının açılma sesini duydum. Arabamın önüne geldiğimde arkama döndüm. Merih koşarak yanıma geldi. Tek kaşım havada ona bakıyordum. Koyu kahve saçları dağılmış mavi gözleri kıpkırmızıydı.

" Mert! Kriz geçiriyor! " dediğinde maskemin düştüğünü hissettim. Hemen kontrolü elime aldım.

" Haber verirsin! " deyip arkamı dönmüştüm ki Merih'in sesi kulaklarımı doldurdu.

" Sana cidden inanamıyorum?! Sen hastasın! Senin aptal oyunların yüzünden ona bir şey olacak! Bu dördüncü kriz! Kendine gel artık! Bundan sonra yalnızsın! Aptal oyunlarınla kendin başa çık! "

Arkasını dönüp hızlı adımlarla depoya girdi. Bilmediği bir şey vardı. Ben hep yalnızdım. Arabama binip kaldığım eve sürmeye başladım. Artık Merih'i de çıkarmam gerekiyordu. O yüzden Poyraz'a gerekli mesajları attım. Orman yoluna saptım arabayı son hız sürmeye başladım. İlerideki duvarı gördüğümde kapıyı açıp arabadan atladım. Sert zemin derimi soyarken yuvarlanarak durdum.

BEYAZ SUÇ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin