~ 47. BÖLÜM ~

1.9K 99 33
                                    

Urza Keskin

Uraz kapıdan girdiği gibi sinirle bakışları Mesih'i buldu. Bir adım Mesihden uzaklaştım. Kaşlarımı çatarak ona bakmaya başladım. Uraz'a öfkeliydim. Ona olan öfkem bitmiyordu. Benden nefret etmesinin nedeni sinirimi bozuyordu. Ben mi istemiştim onun kardeşi olmak? Bakışmalara son vermek için dudaklarımı araladım.

" Ne işin var burada? " dedim bir anda ama daha yaratıcı olmalıydım.

" Konuşacağız. " dedi dişlerinin arasından. Yüzündeki morluklar benim eserimdi. Sırıtarak yüzünü inceledim.

" Konuşacak bir şey yok , dışarı çık! " derken kaşlarım çatılmıştı. Bakışlarını bana çevirdi sonra tekrardan Mesih'i buldu.

" Çık dışarı Mesih! " dedi katı bir ses tonuyla. Tek kaşım kalkarken Mesih elimi tuttu. Bakışlarımı ona çevirdiğimde kısa bir an bana döndü.

" Bana emir veremezsin. " dedi sakin bir ses tonuyla. Dudaklarımı ıslatırken söylediği şeyden memnundum. Metalik tadı aldığımda dudağımın patladığını anladım. Uraz birkaç adımda yanıma yaklaştı. Elimi Mesih'in elinden çekip aldığında şaşırsamda hemen kendime gelip elimi tutan elini tuttuğum gibi döndürdüm. Uraz sıkıntılı bir nefes verdi.

" Adamlarında yok şimdi seni kim kurtaracak? " dedim alaycıl bir ses tonuyla. Kolumu tutan Mesih'e sinirli bir bakış attım. Telefonuna gelen bildirimle bakışlarını benden çekti. Telefonunu çıkarıp mesajı açtığında bir şey demeden hızla soyunma odasından çıktı. Kaşlarım çatılmış arkasından bakarken sakin olmaya çalıştım. Uraz'a döndüğümde bir şey demeden yüzüme bakmaya başladı. Yeşil gözleri iyice kısılmıştı.

" Konuşacak mısın? " diye sordum sinirli bir ses tonuyla. Kaşları çatılsada bir şey demedi. Derin bir nefes aldığında tek kaşımı kaldırmış konuşmasını bekliyordum.

" Özür dilerim. Söylediğim şeyler geri alınamaz belki ama üzgünüm işte. Neyse asıl söyleyeceğim şey bu değil. Üstünü değiş benimle geliyorsun. " dediğinde dediklerini kafamda tarttım.

İnanma!

İnanırsan pişman olursun!

İnanma!

" Neden seninle gelecekmişim?! " dedim sakince. Ellerini saçlarına atıp dağıttı. Ellerinde açılan yaralardan kan sızıyordu.

" Ben ve anneme inanmadığını biliyorum fakat babama inanıyorsun. " dediği şeyler kaşlarımı çatmama sebep oldu. Babamız ben doğmadan ölmüştü. Nasıl ona inanabileceğimi düşünürdü?

" Aslında babamız sen doğduktan bir hafta sonra öldürüldü. Babamın sana bıraktığı şeyler var. " dediği şeyler derin nefesler almama neden oldu. İçime dolan hisle sıkıntılı bir nefes verdim.

" B-Benim yüzümden mi? " diye sordum. Sesimin ilk defa titremesine şahit olmuştum. O da fark etmişti.

" Evet. " dediğinde titreyen ellerimi saçlarımın arasına daldırdım. Uzun zaman sonra neden şimdi hissediyordum bu duyguları. Üzüntü mü? Hayır! Hırs mı? Evet! Ne için peki? Benden çaldıkları için! Benden hayatımı çaldıkları için.

" Tamam. " deyip lavaboya ilerledim.
Odadan çıktığında elimdeki ve yüzümdeki kanları temizledim. Üzerimi değişip odadan çıktım. Mert ve Merih bana soran gözlerle bakıyordu. Mavi gözlerine kısa bir bakış attım.

" Siz bara gidin ben sonra geleceğim. "
Bir şey demelerine fırsat vermeden çıkışa ilerledim. Dışarı çıktığımda Uraz arabasına yaslanmış beni bekliyordu. Yanına yaklaştım. Bakışlarım arabasında oturan annesine kaydı. Pişmanlıkla bakıyordu. Bu halleri göz devirmeme sebep oldu. Uraz'a dönüp annesini işaret ettim.

BEYAZ SUÇ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin