~ 25. BÖLÜM ~

2.1K 145 11
                                    

Merih AKAR

Babamın ablama ettiği laflara çok sinirlenmiştim. Alya son sözünü söyleyip bir hışımla evden çıktı. Mert ayağa kalkıp babamın yanına ilerledi.

" Ablamı neden istemediğini bilmiyorum ama inşallah önemli bir nedeni vardır yoksa bundan sonra ne ablama yaklaşabilirsin ne de bana?! " diye bağırıp evden çıktı.

Babamı haklı bulmuyordum. Ablamı istememe nedeni ablamın bizi tehlikeye soktuğu düşüncesi olduğunu biliyordum ama babamın bilmediği bir şey vardı. Bizi o daha fazla tehlikeye sokuyordu. Onun yüzünden kaç kere kaçırılıp ölümden döndüğümü biliyordum. Annem bile onun yüzünden ölmüştü. Onun aptallığı yüzünden. Bir hışımla ayağa kalkıp babamın yakasına yapıştım. Boğazımı yırtarcasına bağırdım.

" Bize ablamdan çok sen zarar veriyorsun! Annem bile senin yüzünden öldü! Senin yüzünden senin şerefsizliğin yüzünden! " dediğim gibi suratıma yediğim tokat bir oldu. Başım sağa dönerken gülerek başımı babama çevirdim. Kafamı suratına gömdüm. Burnunu tutarak geriye doğru sendeledi.

" Bundan sonra bizden uzak duracaksın! " deyip hışımla evden çıktım. Anneme yapılanlar bir bir önüme gelirken gözüm hiçbir şeyi görmüyordu.

Arabama atlayıp hızla evden uzaklaştım. Annemin mezarına gitmem gerekiyordu. Annem gibi güzel birinin bu şerefsizde ne bulduğunu cidden hep merak etmiştim.

Annemin güzelliği babam yanına gelince hep sönüyordu. Hiç yakışmadıklarını her zaman biliyordum. Gaza biraz daha yüklendim. Bir daha o eve dönmeyecektim. Alya beni yanına alırdı zaten beni seviyordu. Mert gibi beni de seviyordu. Öz kardeşinden ayırmıyordu.

İki sene önce hep ilk sene üvey diye seslenmişti. Ama sonraki seneler de adımı kullanmaya başlamıştı. En azından Mertle beni ayrı tutmamaya başlamıştı. Onun ne annesine ne de babama çektiğini düşünmüyordum.

Mert bana annesini ona anlatıldığı kadarıyla anlatmıştı. Annesini gerçekten sevdiğini anlatırkenki yüzünden düşmeyen gülümsemesinden anlıyordum. Mert'in anlattığı özelliklerde hiçbiri Alya da yoktu.
Mert'in annesine benzediği apaçık ortadaydı. Alya babama da benzemiyordu. Babamdaki özellikler onda yoktu. O ikisinide benzemiyordu. Bu detay hep aklımı kurcalıyordu.

Mert annesine benzerken. Alya tam aksiydi. Bense ne anneme benzerdim ne babama ikisinden de bir şeyler almıştım. Mezarlığa geldiğimde arabamı park edip arabadan indim. Yoldan aldığım çiçek buketini alıp anneme ilerlemeye başladım.

Mezarlıkların arasından geçerken yüzüme bir gülümseme koydum. Annem hep gülmemi isterdi. Ölmeden önce bile bana gülümsemişti. Gülümsemesi cennet gibiydi. Güldüğü zaman her şey benim için tos pembeydi.

Annemin yanına yaklaştığımda mermere oturup çiçekleri annemin mezarını kaplayacak şekilde dizdim. Annem çiçekleri severdi. Beyaz güle bayılırdı. Gülümsedim.

Sekiz yaşımdaydım annemle parka giderken annemin önüme geçmiş onu çekiştiriyordum. Annemin çığlığıyla olduğum yerde durmuştum. Arkama döndüğümde iki adam annemi tutmaya çalışıyorlardı.

Annem ise bana gitmemi söylüyordu. Onu dinlemeyip adamın ayağına tekme attım. Adam bana bakıp sırıttı. Adam bir elini bana yaklaştırınca elini ısırdım. Adam çığlık atarken bu sefer ben güldüm. Annemin eline tuttum.

Annem ise adamlara bir şey söylemekle meşguldü. Annemi zorla arabaya bindirdiler. Bağırmaya başladım. Elini dişlediğim adam bana tokat attığında acıyla ağlamıştım.

Tokat attığı için ve annemi koruyamadığım için ağlıyordum. Adam tek eliyle beni belimden tutup ilerlemeye başladı. Ağlarken adama vurmaya çalışıyordum. Beni arabaya bindirince annemi baygın görmeyi beklemiyordum. Hızla annemin yanına gidip yanaklarını küçük avucuma aldım.

BEYAZ SUÇ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin