~ 44. BÖLÜM ~

1.7K 109 19
                                    

Alya Koçer

Hızla belimdeki silahı çıkardım. Onun öldüğünü duymuştum. İleriden beni izliyordu. Adamlarından biri Mert'i tutuyordu. Adamın kolunun altındaki Mert'e baktım. Bakışları bendeydi. Silahımı ona doğrulttum. Yaşıyorsa bile o kadar uzun sürmeyecekti. Mert boşluğuna yumruk atsada adam etkilenmedi.

" Bırak onu! " dedim tehditkar bir ses tonuyla ama sırıtmakla yetindi. Adam Mert'in çenesindeki silahı daha da bastırdı. Bunu uzaktan bile görebiliyordum. Sinirle derin nefesler almaya başladım. Arkamdaki kapı açılsada silahı indirmeden arkama kısa bir bakış attım. Merih'in de kafasına silah tutan biriyle kapının önünde durduğunu gördüm. Ona dönüp soğuk kanlılıkla sırıttım.

" Öldürmeyeyim diye bana yalvaracaksın ama kimi biliyor musun? En yakının olan biri! Sevgilin. " deyip sırıtmaya başladım.

" Seçim yapmak zorunda kalacaksın. " Mertle Merih'i gösterdi. Merih'e baktığımda kendi hazırlamıştı. Cebinden çıkardığı bıçağı görüyordum. Başını hafifçe salladı.

" Sana bir şey göstereceğim. " dedim meraklı bakışları bendeydi. Botumdan çakımı çıkardım. Silah hâlâ ona doğrultmuştum. Çakımı gösterdiğimde kaşlarını çatmış bana bakıyordu.

" Bu çakıyla gözlerini çıkarıp dilini keseceğim son olarak da kulaklarını keseceğim. " deyip sırıttım. Titredi. Başını iki yana salladı. Çakıyı elimde döndüyordum. Mert kafasını adamın suratının önünden çekmişti. Adamlarına işaret verecekken bıçağı Mert'i tutan adama salladım. Gözünü hedef almıştım.

Adam çığlığı bastığında onun bakışları adamını bulmuştu. Merih de adamın sol gözüne bıçağı sokmuştu. Sırıttım. Ayağından vurduğumda inleyerek yere düştü. Mert adamdan kurtulduğunda onun iyi olduğuna emin oldum. Merih'e döndüğümde adamın bağırışlarını umursamadan bıçağıyla adamın gözüyle uğraşıyordu. Sırıtarak ona döndüm.
İpek Acar. Abisini öldürdüğüm için bana düşman olmuştu. Olmasaydı zaten yanlış olurdu. Ona yaklaşırken gözleri korkuyla açıldı. Ağlamıyordu. Konuşmuyordu. Sadece gözlerime korkuyla bakıyordu. Ağzını açmıştı ki bir şey diyemedi. Mert'e döndüğümde Merih'e bakıyordu.

" Mert bana eldiven getir. "

Tekrar ona döndüm. Canını fazla acıtmayacaktım. Silahımı belime yerleştirip diğer botumdaki bıçağı çıkardım. İki adım geriledim. Bıçağı kaldırdığımda sadece bana bakıyordu. Gözüne nişan aldım. Her şey ağır çekimde ilerliyor gibiydi. Bıçağım havada süzülürken bir an da sağ gözüne girmesiyle çığlık atarak yere düştü. Artık inlemeleri arasından çığlıklarıda duyuluyordu. İfadesizliğimi korurken yanına gidip bıçağı gözünden çıkardım.
Hızla diğer gözüne soktuğumda acıyla feryat kopardı. Suratıma atlayan kanları umursamadım. Mert yanıma gelmiş dehşetle beni izliyordu. Ayağa kalkıp Mert'in elindeki eldivenleri giydim.

" Poyraz'ı ara buraya gelmesini söyle ve içeride dur. " Tekrar önüme döndüm.

" T-tamam " dedi.

Kızın gözünde kalan bıçağımı çıkardım. Yan dönmüştü. Kulağını kesmemeye karar verdim. Dilini kesecektim. Duyup da söyleyememek kötü bir şey sonuçta. Ağzı zaten inlemeleri yüzünden açıktı. Dilini tuttuğum gibi dışarı çektim. Ağzı zaten büyüktü işime yarayacaktı. Hızla dilini kestiğimde artık hiçbir şey söyleyemiyordu. Elimde kalan dilini eline tutuşturdum. Kanında boğulmasın diye başını yere doğru eğdim.

" Şimdi o kulaklarını aç ve beni iyi dinle! Bu sana son uyarım! " deyip Merih'e döndüm. Adamı bırakmıştı. Gözüne bıçak fırlattığım adam çoktan ölmüştü.

BEYAZ SUÇ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin