~ 51. BÖLÜM ~

1.6K 88 22
                                    

Media : URAZ Keskin

URAZ KESKİN

Annemin söylediklerini kelimesi kelimesine duymuştum. Beni kandırmıştı. Herkes gibi o da beni kandırmıştı. Etrafımdakiler yüzünden Urza'ya hep kötü davranmıştım başlarda. Annem her şeyi bildiği halde beni kullanmaya devam etmişti. Urza benim kardeşim ve ben ona değer veriyordum. Her şeyden çok. Annemin ölü bedenine son bir bakış atıp ayağı kalktım. Kardeşime yaptıklarım yüzünden pişmandım ama yaptıklarımın bir geri dönüşü yoktu. Urza'ya döndüğümde onu vurduğuma tekrardan pişman olmuştum. Boğazından kanlar durmaksızın akıyordu. Pişmanım kardeşim affet beni. Gözleri kapanmıştı. Hızlı bir şekilde yanına eğilip ellerimi boğazına dayadım. Kan akışını engellemeliydim.

" Arabayı getirin lan!!!!! " diye gürlediğimde adamlarım hemen dışarı çıktı. Koltuktaki havluyu aldığım gibi boynuna sıkı bir şekilde bağladım. Urza'yı kucağıma alıp koşar adımlarla kapıya ulaştım. Açık olan arabanın kapısından Urza'yı sarsmadan bindim. Nefes alış verişleri zar zor duyuluyordu. Ne yaptım lan ben?! Annemin dediklerini duyduktan sonra bile onu vurmuştum. Ben nasıl abiydim böyle? Onu korumam gerekiyordu! Vurmam değil!

" Abicim lütfen dayan. " Sesim fısıltıdan farksızdı. Urza'nın buraya tutunacak bir şeyi yoktu ki. Var mıydı? Mesih!

" Poyraz'ı ara haber ver! Biraz hızlı sür şu sikik arabayı! " Son cümlemi bağırarak söylemiştim. Urza'ya baktım rengi solmuştu. Nefes alış verişlerini duymakta zorlanıyordum. Araba durduğunda hemen gelip kapıyı açtılar. Dışarı çıktığım gibi sedyeye yatırdım. Sedyeyi hızla içeri götürürken öylece bakakaldım. Ölebilirdi ve bu benim yüzümdendi. Ayaklarımı hareket ettirmeye çalıştım. Sanki bütün gücüm çekilmiş gibiydi.

Kardeşimi kaybetmek istemiyordum. Onu kaybetmekten korkuyordum. Benden nefret etse de ondan başka kimsem yoktu. Koşarak sedyeye yetişmeye çalıştım. Ameliyathanenin önüne geldiğimde kapının önünde durdum. Yanıma bir hemşire geldiğinde ona diktim gözlerimi.

" Hastanın yakınlarına haber vermeliyiz? " dedi sorar bir şekilde. Gözlerimi hemşireden çektim.

" Benden başka kimsesi yok. " dediğimde başını sallayıp tekrar içeri girdi. Duvara yaklaşıp duvara yaslandım. Yere doğru kayıp oturdum. Ölmeyecekti o benim kardeşimdi. Daha bana bir kere abi demişti lan! Bir ayağımı uzatırken diğer ayağımın dizine başımı yasladım. İçim bir tuhaftı. Korkuyordum. Ondan başka kimsem yoktu. O da giderse ben biterdim. Koridorda bir bağırış duydum.

" Nerede lan?! Ne oldu ona?! Nerede!!!! Ulan ona bir şey olursa seni gebertirim!!!! " Kafamı kaldırıp sinirle bana doğru gelen Mesih'e baktım. Ayağa kalktığımda geldiği gibi bana kafa attı. İki adım gerileyip burnumu tuttum. Urza onu sevmeseydi onu bu zamana kadar yaşatmazdım.

" Sen vurdun onu değil mi?!!! Cevap versene?!! "

Cevap vermeden duvarın dibine tekrar çöktüm. Mesih duvarları yumruklarken ona ifadesizce baktım. Merih köşeye çökmüş ağlıyordu. Kafamı hızla sağa sola salladım. Urza'ya bir şey olmayacaktı iyileşip benden intikam alacaktı! Poyraz Merih'in yanına oturmuş dümdüz duvara bakıyordu. Urza'ya değer veren insanlar vardı. O göründüğü gibi biri değildi. İçinde ne kadar iyi biri olduğunu biliyordum. Bu lafımı duysaydı kalkıp beni döveceğini de biliyordum. Sırıtmaya başladım.

" Ulan birde sırıtıyor musun? Senin belanı sikecem lan orospu çocuğu!! " diye bağırdığında ona baktım. Bana doğru geliyordu. Ameliyathanenin kapısı açıldığında ayaklandım. Herkes doktora yaklaştı.

" Hastanın yakınları? " dediğinde Mesih'in önüne geçtim.

" Abisiyim! " dedim. Mesih beni ittirip önüme geçti.

BEYAZ SUÇ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin