~ 54. BÖLÜM ~

1.5K 84 32
                                    

Urza Keskin

Hayat o kadar basit ki bir varsın bir yoksun. Mert gibi.Kayboldum. Kendi karanlığımda boğuluyorum. Neyim kalmıştı? Koca bir hiç. Mesih beni aldatmıştı. Kardeşlerim beni kandırmış , bana güvenmemişlerdi. Uraz , abim yanımda tek o kaldı. Sorgusuz sualsiz yanımda durdu.

Mesih beni aldattığında karanlığım silikleşti. Mert'i öldürdüğümde karanlığıma kırmızılık bulaştı. Siyahım kırmızıya boyandı. Fark edilmeyen , sadece benim hissettiğim bir kırmızı.

Karanlık odada tavanı izliyordum. Odamdaki her şey siyah olduğu için odam olduğundan da karanlıktı. Siyah duvarlarıma baktım. Gözlerimi tekrar tavana diktim. Mert'e sıktığımda içimden küçük bir parçanın gittiğini hissettim. Kan ellerimden duru suyla kaybolurken fark ettiğim bir parçam. Vicdanım , beni bırakmıştı. Artık benim için her şey karanlığa boğulmuştu. Kimseyi kendime yakın tutamazdım. Benim karanlığıma bulaşmalarına izin veremezdim. Yataktan kalkıp kapıya ilerlemeye başladım.

Mert öleli bir hafta olmuştu. Merih gitmişti. Son sözleri benden nefret ettiği olmuştu. Mert'i öldürdüğüm herkesin kulağına gitmişti. Çoğu mafyalar benimle anlaşma yapmak istemişti. Kardeşini öldüren birinin düşmanı olmak istemiyorlardı. Beni karşılarına almak istemiyorlardı. Derin bir nefes alıp odadan çıktım. Ofisime ilerlerken Poyraz peşime takılmıştı. Ofisimin önündeki adamım kafasını eğdiğinde hızla içeri girmiştim. Cama yaklaşıp ormanlık alana baktım. Barın önünüde görebiliyordum.

" Giray'a güvenli bir ev ayarla , yerleştir. Öğretmenleri oraya gelip ders vermeye devam edecek. Bodrum katında dövüşmeyi öğrenebileceği bir yer hazırla. Bir hizmetli tut. Orada kalmayacak. Kapıya adam dikilecek ve Eray onunla kalacak. " dedim. Sözüm bitene kadar sözümü kesmeden dinlemişti.

" Tamam patron. " deyip çıktığında yavaş adımlarla arkama döndüm. Masamdaki viski şişesini alıp yavaşça bardağa doldurdum. Kapı sertçe açıldığında kafamı kaldırmadım. Bardağı dudaklarıma götürüp büyük bir yudum aldım. Gözlerimi sert nefesler alan kişiye çevirdim. Kapıdaki adamıma çıkmasını işaret ettim. Kapı kapandığında sert bakışlarım karşımdaki adamı buldu.

" Ne var?! " Adam sert nefesler almaya devam etti.

" Yiğit. " deyip elini uzattı. Biçimli parmaklarına baktım. Elini sıkmadan koltuğuma oturdum. Viskimden birkaç yudum daha aldım.

" Buraya böyle giremeyeceğini bilmen gerekirdi. " dedim ifadesiz bir ses tonuyla. Gözlerini devirdi. Sert bir nefes aldığında göğsü şişti.

" Ben istediğim yere , istediğim şekilde girerim. " dediğinde tek kaşım kendiliğinden kalktı. Sinirden gözüm seğirdiğinde elimdeki bardağı sertçe masaya vurdum. Parçalar elimin arasında kaybolurken elimi yumruk yaptım.

" Nerede olduğunu unutma! " diye gürleyip ayaklanmıştım. Gözleri elime kaymıştı. Kapım tekrar sertçe açıldığında gözlerimi yumdum.

" Ulan! " Uraz'ın sinirle solumasını duyduğumda gözlerimi açtım. Yiğit'e yaklaşıp yumruğunu suratına geçirdi.

" Kendini bile bile tehlikeye atacağını bilmezdim! " deyip ikinci yumruğunu atmak için kaldırdı.

" Abi! " diye bağırdım sertçe. Bakışları beni buldu. İfadesizce bakmaya devam ettim. İki adım gerilediğinde Yiğit'e baktım. Sırıtarak Uraz'a bakıyordu. Uraz'ın beni dinlemesini beklememiştim.

" Kafana sıkmadan önce konuşmaya başla! " dedim sertçe. Bakışları beni bulduğunda gözleri parladı. Tiksindiğimi belli edercesine dudaklarım kıvrıldı.

BEYAZ SUÇ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin