~ 24. BÖLÜM ~

2.3K 146 12
                                    

Alya Koçer

Koskoca bir hafta buradaydım. Cezam bugün bitiyordu. Bitkin düşmüştüm. Her yerim oturmaktan ağrıyordu. Açılan yaralar bile bu kadar acımıyordu.

Bana ne yaptılar? Bedenime yaralar açıldı. Sıcak demirle dövüldüm. Kollarımda sigara söndürüldü. İsteseydim onlara engel olabilirdim ama yapmadım.

Kapı açılınca kafamı kaldırdım. Efe gelmişti. Yanıma yaklaşıp önüme çöktü. İki elini yanaklarıma koydu. İfadesizce ona bakmaya devam ettim. Ayağa kalkıp anlımdan öptü.

Bir elini belimden geçirdi. Diğer elini de ayaklarımın altından geçirip beni kucağına aldı. Boynuna tutundum. Kapıdan çıktığımızda Mert, Merih ve Arat beni karşıladı. Sırayla onlara baktım.

Arat boş bir ifadeyle bana bakıyordu. Mert ve Merih kaşlarını çatmış vücudumdaki yaralara bakıyorlardı. Efe'nin ensesindeki ellerimi biraz daha sıkılaştırdım.

" İyi misin bir yerin ağrıyor mu? " dedi Mert bir adım yaklaşırken.

" Hayır. " dedim omuz silkerek.

" Hastaneye gidelim mi? " diye soran Merih'e başımı hayır anlamında salladım.

" Hadi eve gidelim. " deyip yürümeye başladı Arat. Gözlerimi devirdim.Efe yürümeye başladı. Bardan çıktığımızda Efe beni kendi arabasına bindirdi.

Yumuşacık yatağımda uykum kendini belli etti. Efe yatağın kenarına oturup elimi tuttu.

" Uyu biraz " dediğinde başımı sallayıp gözlerimi kapattım. O sırada kulağımdaki nefes kaşlarımı çatmama sebep oldu.

" Rüyanda beni gör. " Kaşlarım çatılırken gözlerimi açtım. İfadesizce yüzüne bakarken sırtımı ona döndüm.

<><><>

Kafamı kaldırıp Efe'ye baktım. Uyurken benim aksime daha masum görünüyordu. Yatağın yanındaki koltukta uyuyordu. Gözlerimi üzerinden çekip odaya kısa bir bakış attım.

Arat'ın evindeydim. Bakışlarım vücudumdaki yaralara kayınca yüzümü buruşturdum. Yataktan kalkıp dolabıma ilerledim. Giysilerimi ve iç çamaşırlarımı alıp banyoya girdim. Güzel bir duş aldım.

Vücudumdaki yaralara krem sürüp bazılarını sargı beziyle sardım. Siyah şortumu ve koyu mavi tişörtümü giydim. Banyodan çıkıp odama geçtim. Efe hala uyuyordu.

Siyah topuklu botlarımı giyip aynamın karşısına geçtim. Koyu kahve saçlarımı taradım. Bugün hava yağmurluydu.

Deri ceketimi dolabımdan çıkarıp giydim. Masamın üzerindeki dosyalar dikkatimi çekti. Masamın üzerindeki bıçağımı botuma sokup koltuğa oturdum. Oturduğumda yaralarım sızlasa da aldırmadım.

Dosyalarımı elime alıp incelemeye başladım. Savaş denilen çocuk bara girip etrafı dağıtmış. Benim barım değildi ama yeni bir mafyaya göre bu cesaretin nereden geldiğini merak etmiştim.

" Alya? " başımı kaldırıp Efe'ye baktım. Maskemin ardına saklanıp hafifçe gülümsedim.

" Efe " dediğimde gözlerini devirip yataktan doğruldu.

Dosyalara göz gezdirip masamın üzerine bıraktım. Belimi sarılan iki kolla Efe'ye döndüm. Bakışları baygındı. Kollarımı boynuna sardım. Başını boynuma gömüp derin bir nefes aldı. Onu öldüreceğim zamanı bekleyecektim.

" Yeni mi yıkandın? " diye sordu. Garip çıkan sesiyle. Geri çekilip bir eli belimdeyken diğer eliyle önüme düşen saçımı kulağımın arkasına götürdü.

BEYAZ SUÇ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin