( Yazar'dan )
Defne ve Serkan Zeynepin evine gitmişlerdi. Serkan Zeynepin odasına uyuyacağım diye gidip ağlamaya başlamıştı. Defne ise salonda ağlıyordu.
D: Ya inanabiliyor musun bana resmen orospu dedi. Serkan ondan değilmiş. Bir de utanmadan sen git yenisini yap Serkan benimle kalacak diyor. Ulan sen kimsin de benim oğlumu benden alıyorsun. Hem benden değil diyor hemde oğlum diyor.
Zeynep diyecek bir şey bulamıyordu. Defne saydırdıkça saydırıyordu.
D: Zeynep bak Ömer ararsa ne beni ne de Serkanı görmedin. Hatta telefonda bile konuşmadık.
Z: Tamam canım sen merak etme. O hele bir arasın ben ona gününü göstericem.
D: Zeynep mal mısın acaba? Ben konuşmadık bile diyorum sen ne diyorsun. Biz konuşmadıysak sen kavga ettiğimizi nereden biliyorsun?
Zeynep omuz silkti. Serkan içeriden her şeyi duyuyordu ve annesinin her cumlesinden sonra ağlaması şiddetleniyordu. Sırtını yatağın başlığına dayamış bacaklarını kendine çekmiş ve başını dizlerinin arasına almış bir vaziyette oturuyordu.
D: Benimle sadece Serkan için olmuş. Ha bir de ihtiyaçlarını gidermek için. Gerçi biz İtalyadayken ihtiyaçlarını gayet iyi gidiriyormuş. Hakkaten ya biz niye İtalyaya dönmüyoruz. Orada ne güzel hayatımız vardı. Tabi önce Serkan bir baba baba diye ağlar ama unutur canım çocuk sonuçta. Hadi biz gidiyoruz.
Defne ayağa kalktı. Kalkmasıyla Zeynep onu kolundan tutup oturtması bir oldu.
Z: Kız dur nereye gidiyorsun acaba? Serkanın zaten maşallahı var. Nasıl unutur. Bir kere gördü çocuk artık unutamaz. Oyuncak mı bu kaybolsun da Serkan unutsun. Hem hatırlatırım çocuk artık İplikçi soyadını taşıyor. Ömerin de onda hakları var öyle alıp gidemezsin. Ömer de pişman olup yalvarmaya gelmezse benim adım Zeynep değil. Dur bir düşün sakinleş. Olaylar daha çok sıcak. Hem yeter artık kaçıp gitmelerin. O Ömer İplikçi ise sende Defne İplikçi. Görsün kadın dediğin nasıl oluyormuş. Bir dik dur pas verme o zaman görücen nasıl yalvarıyor.
Aynı anda Ömer çöktüğü yere oturmuş ve bacaklarını kendine çekmiş. Zar zor Sinanı aramış ve gelmesini söylemişti. Sinan gelene kadar Ömer aynı yerde aynı vaziyette oturuyordu. Sinan geldiğinde güneş gözlüğünü çıkardı ve şaşkın şaşkın baktı Ömere.
Sİ: Oğlum noluyor? Ne bu hal? Defne nerede?
Ö: Gitti.
Diye fısıldadı ve ardından ağlamaya başladı.
Sİ: Nereye gitti? Niye gitti? Abi konuşsana.
Ömer yerden destek alarak kalktı ve Sinanın yakalarını tuttu ve çekiştirmeye başladı.
Ö: GİTTİ SİNANA. SERKANI DA ALIP GİTTİ.
Sonra biraz sakinleşmiş gibi oldu ve yalvarır gibi konuşmaya başladı.
Ö: Sinan bana oğlumu getir. Karımı getir bana ben onları istiyorum. Nolur Sinan bana Defnemi ver. Ailemi ver. Ben ben onlarısız yaşıyamam. Ben naparım Defnesiz. Serkansız naparım ben. Onları getir bana Sinan nolur. Defnemi istiyorum.
Her cumlenin sonunda ağlaması şiddetleniyordu. Artık hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Sustuktan sonra başını Sinanın göğüsüne gömdü. Sinan bir eli ile başını kavradı diğer eli ile de sırtını okşamaya başladı.
Sİ: Tamam kardeşim tamam. Bulucam onları yeter ki sakin ol. Sakin ol kardeşim.
Ömer sakinleşince içeri girdiler ve salona oturdular. Ömer her şeyi en küçük detayına kadar anlattı. Tabi ağlaması dinmiyordu. Gözlerinden usul usul akıyorlardı göz yaşları.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeniden Aşk (DefÖm)
Tiểu Thuyết ChungÖmer kiralık aşkı öğreniyor. Peki ya sonra ne oluyor? İşte bu sadece bir DefÖm hikayesi değil. Bu Defne,Ömer ve Serkan'ın hikayesi. Keyifli okumalar :))