-HAKAN-
"İnan bana samimiyetle konuştum, sevgili nişanlım."
Yine yapacağını yapmıştı. Söyleyeceğini söyleyip gitmişti ve beni soru işaretleriyle dolu bir kafayla bırakmıştı. Aslında artık kızmıyordum bu hallerine. Hırçınlığı bu durumu kabullendiğini göstermenin bir yoluydu.
Seheri bıraktıktan sonra tekrar Suat ın mekanına gittim. Beni görünce şaşırdı.
"Hayırdır kardeşim bi sorun mu çıktı da geri geldin. " dedi
"Yok Suat ya ayrıntıları rahatça konuşalım diye geldim. Biliyosun seher sıkıldı diye erken kalktık ya" dediğimde Suat kaşları havada
"Ayrıntıları konuşmaya mı geldin yoksa seher in tripleri yordu içini dökmeye mi" dedi. Gülümseyip kendimi koltuğa bıraktım.
"Evet beni yakaladın dostum. Bu aralar çok hırçın davranıyor. Tabi ki haklı olarak ama işte biraz yoruluyorum. Bazen öyle huysuz oluyor ki sanki yıllardır tanıdığım Seher bu değil de başkası gibi"
Suat bu, konularda benden kıdemliydi. 19 yaşındayken daha çocukluk aşkıyla evlenip üniversiteyi birlikte okumuşlardı. Şimdi de tatlı mı tatlı bir kızları vardı. Bi gün Seherin de beni sevip Suatın ailesi gibi mutlu huzurlu bi yuva vermesini o kadar çok isterdim ki. Düşüncelerimi Suatın sözleri bozdu.
"Hırçınlığı normal hakan. Birden kendini istemediği bi durumun başrolünde buldu. Aslında bu tavırları tamamen bir kabulleniş. Biraz sabret. Senin sabrın onun kalelerini yıkacak unutma. Seni her kızdırdığında onu neden sevdiğini hatırla. " dediğinde söyledikleriyle rahatladım.
"Kardeşim her zamanki gibi yine iyi ki sana gelmişim dedim. Çok sağol. " diyip kahvemin son yudumunu içip ayağa kalktım.
"Nişandan önce son kontroller için yine uğrarım. Kahve için teşekkürler " dedim.
"Ne demek herzaman " diye göz kırptı.Arabada ilerlerken Suat ın söylediklerini düşünüyordum. 'Onu neden sevdiğini hatırla ' demişti, sahi neden seviyordum ki onu. Güzelliği için? Tabi ki ama tek sebep o değil. Cadılığı, huysuzluğu, şımarıklığı... Herkeste nefret ettiğim şeyler onda tatlı duruyordu. Sebebi yoktu işte seviyordum. Hemde gazabını göze alacak kadar :)
(Nişan günü)
Sonunda tüm hazırlıklar bitmiş ve nişan günü gelmişti. Hayatımın aşkıyla evlilik yolunda bi engeli de bugün kaldıracaktık.
Mekan harika görünüyordu. Seherin elbisesinin en azından purda rengi olduğunu öğrenmiş etrafı o renk kır çiçekleriyle süsletmiştim. Aynı çiçeklerden bi buket de ona yaptırmıştım ve yakama da ufak bi parça ilikletmiştim.
Bunu Seherin seveceğini biliyordum. Daha önce bahsetmişti. Biz arkadaşken yani;)
Ben düşüncelere dalmışken cemre aradı.
"Efendim cimcime"
"Ya şöyle demesene abi yaaa" diye hemen kızınca dayanamadım güldüm
"Tamam tamam hadi söyle güzelim" dedim
"Biz artık hazırız. Yengemin işi de bitmek üzere gelin artık " diyince
"Tamam canım, geliyoruz birazdan" dedim.
İlerde sohbet eden Suatla Cem abiye seslendim
"Kızlar hazırmış beyler. Gidelim mi? Emir büyük yerden." diyip göz kırptım. Cem abiyle Suat başıyla onaylayıp, arabalarına binince, ben önde onlar arkada ilerlemeye başladık.Güzellik salonunun önüne gelince arabayı park edip indim.
Kapıya doğru ilerlerken, Cemre çıkıp yanıma koşturdu, mavi elbisesinin üzerine uyumlu renklerden parlak taşlar takmıştı saçlarına. Öyle güzel olmuştu ki fıstığım
"Çok güzel olmuşsun prensesim" dediğimde, teşekkür edip kollarını boynuma dolayıp sarıldı, bende aynı şekilde karşılık verdim
"Abii, asıl yengemi bir gör, çooook güzel oldu" dedi heycanla.
Ona şüphem yoktu zaten, ama yinede işi şakaya vurup Cemreye cevap verdim
"E tabi güzel olacak. Ben o kadar hazırlık yapayım. Yorulayım yengen de güzel oluversin bi zahmet " dedim gülerek."Ya demek öyle Hakan bey!" diye biri cırladı kapıda. Kafamı kaldırıp bakınca şok olmuş bi ifadeyle donakaldım. Az önce ciyak ciyak bağıran bu prenses miydi?
Allah'ım bu ne güzellik. Bizim cadı Seher gitmiş, yerine peri kızı gelmişti. Abisiyle ablasının düğününde bile hep sade giydiği için onu hiç böyle hayal etmemiştim.
Üstelik nefret ettiğim kabarık etekli elbise bile o kadar yakışmıştı ki söyleyecek söz bulamıyordum. Onun kızgınlığının aksine sakin adımlarla yanına ilerledim.🌼SEHER🌼
Aynanın karşısında kendimi izliyordum. Herne kadar Hakan'ı kızdırmak için giymiş olsam da, bu tuvalet çok hoşuma gitmişti.
Beni kilolu göstermesinden çok korkmuştum ama şükür gayet de fit görünüyordum.
Ablam, yengem, Cemre ve Suatın eşi Ece hepsi bir ağızdan
"Seher çok güzel olduuun" diyorlardı büyülenmiş gibi. Benimse onların bu tavrıyla heyecanım tavan yapmıştı."Teşekkür ederim kızlar ama ben utanırım ya herkesin içinde bide böyle dans edicem Hakanla, herkes bana bakıcak ya düşersem. Top gibi yuvarlanırım bu etekle " diye karamsarlığımı dışıma vurdum.
Kızlar beni sakinleştirmeye çalışırken kapıdan dışarı çarptı gözüm. Hakan lar gelmişti. Tam üstüne oturan takım elbisesinin içinde çok çekici görünüyordu. Cemre hemen dışarı fırladı.
Hakan'ı görünce tüm sinirim geçti. Çünkü birazdan beni görünce nasıl tepki verecek biliyordum.
'O kabarık şeyi neden giydin. Git değiş çabuk ' diyecek. Bende dediğini yapmayacağım ve gece boyunca suratı asık bi damat olarak gezicekti :)O sırada Cemre ile olan konuşmalarına kulak kesildim. Bir dakika ne diyordu?
Cemre ona benim ne kadar güzel olduğumdan söz ederken
"Yengen de güzel oluversin" diyordu. O anki sinirle kapıyı açıp hızla dışarı çıktım
"Ya demek öyle Hakan bey!" diye cırladım. Cevap vermek için bana baktığında duraksadığını farkettim.Bir süre baktı bana, sadece baktı. Dondu kaldı resmen. Demek elbiseye bu kadar kızdı. O an halimden memnun bir şekilde gülümsedim. Hakan bana doğru yavaşca yürüdü. Önüme düşen perçemi düzeltmiş gibi yapıp
"Se-sen çok güzel olmuşsun" dedi..
Ne yani beğendi mi? Hayal kırıklığıyla bakıp kaldım.
"Lafı değiştirme ne demek bi zahmet güzel olsun. Biz normalde çirkiniz size güzel görünmek için saatlerce hazırlanıyoruz. Yani güzel olmasak yanınızda olmayacağız öyle mi?"Resmen saçmalamıştım, planımın başarısız olmasıyla küçük çocuklar gibi ayaklarımı yere vurmak istiyordum. Böyle bir tepki asla beklemiyordum.
Ne bileyim en azından beni görünce yüzü düşer, git üstünü değiş der falan diye beklerken o çok beğeniyordu.Hakan hep böyle pozitif miydi yoksa aşk mı insanı değiştiriyordu?
Söylediklerime sadece hafifçe gülümseyip içeri geçti ve kasaya gidip ücreti ödeyip geri çıktı.Cemreyle beraber arabaya ilerledik kıyafetim bozulmadan arabaya yerleşmemi sağladı. Daha sonra arkadaki kuzeninin arabasına geçti.
Bu sırada Hakan şoför koltuğuna binip arabayı çalıştırdı.
"Niye Cemre de bizimle gelmiyor? Yada ablamlar da gelebilirdi" dedim telaşla.
Başını sağa sola sallayıp
"Korkma yemem seni. Arabada yalnız kalmayı ben istedim. Sözlenmeden önce de çoğu zaman yalnız takılırdık hatırlatırım" dedi sinirle.Doğru söylüyordu. Daha önce de pek çok kez başbaşa kalmıştık ama ne bileyim sonuçta gelin damat psikilojisi vardı aramızda, ve bu beni tedirgin ediyordu.
Ama şimdi Hakan'ın göz teması beni korkutuyordu. Sinirlendiği zaman asla gözlerini kaçırmazdı.
Bu görevi ben yaptım ve başımı sağa çevirip dışarıyı izlemeye başladım.Sessizlikten sıkılınca radyoyu açmak istedim. O da aynısını düşünmüş olacak ki ellerimiz çarpıştı. Anında elimi çekmek istedim ama tutup bırakmadı.
"Yeter artık Seher. Niye benden bu kadar kaçıyosun? Daha önce kaç kere elini tutmuşumdur. Hatta sarıldık defalarca... Şimdi neden bu kadar istemiyorsun sana dokunmamı?"Buna verecek bir cevabım yoktu ki...
Çünkü o zamanlar aramızda duygusal bişey yoktu. Çünkü bana aşık olduğunu bilmiyordum. Çünkü elimi tutarsan fazlasını istersin...Ama bunların hiçbirini söylemedim tabi. Sessizliğin sesini dinledim. Bu tavrıma daha da kırılan Hakan elimi bırakıp dikkatini yola verdi. Yüzünde kırgın bir ifadeyle yola odaklandı...
Yorum ve oylarınızı bekliyorum :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hani Arkadaştık?
RomanceBirlikte büyüyen iki genç... Biri diğerini yıllardır sevip, içinde saklamış... Peki ne kadar saklı kalabilir ki aşk gibi güçlü bir duygu? Ve hayata dair hiçbir tecrübesi olmayan, büyümeyi ve yetişkin olmayı, sevilerek öğrenen bir genç kız... Onlar k...