-Seher-
Rahatsızlığımın üstünden bir kaç hafta geçmişti, artık daha iyiydim. Kendime daha fazla dikkat ediyordum ve Hakan da bu konuda fazlasıyla beni kontrol ediyordu.
İlk birkaç gün işleri evden takip etmiş, beni yalnız bırakmamıştı. Sonraki günlerse Cemre'yi bana bakması için görevlendirmişti.
Gün içinde defalarca arayıp ilaçlarımı almam ve kendimi sıcak tutmam konusunda uyarmıştı.
Ahh ne kadar kontrol manyağı olsa da bana değer verdiğinin göstergesiydi bu davranışları ve ben bu halini seviyordum. O beni hep böyle çok sevsin, gitme dediği yere gitmez, yapma dediği şeyi yapmazdım...Akşam yemeğini hazırlarken Cemre ısrar etmeme rağmen gitmesi gerektiğini söyleyip çıktı. O sırada Hakan geldi. Cemre yi yolcu ettikten sonra kapıyı kapattığım anda kocamın sarılma seremonisi başlamıştı.
"Bugün nasılsın güzelim?" diye soran ilgili sesiyle şımarıkça konuşup
"İyiyim canım merak etme Cemre bana iyi baktı" dedim.Yemek yerken onu seyrediyordum, acıkmış olmalıydı. Kibarlığından ödün vermeden hızlı hızlı yiyordu lokmalarını, sonra ona baktığımı anlayınca yediği yemeği yavaşca çiğnemeye başladı.
"Afedersin, hayvan gibi yiyorum değil mi?" diyince kahkahalarıma engel olamadım.
Sofradaki mantıya kaşığı daldırıp ağzına uzattım
"Ye tabi canım benim. Bu yemekler sen ye diye yapıldı zaten." dedim. Tatlı bir gülüşle
"Ellerine sağlık bitanem. Ne yapayım sende çok güzel yapıyorsun" diyince
"Afiyet olsun hayatım" dedim.Birlikte sofrayı toplayıp koltuğa geçip TV izliyorken Hakan'ın dizlerine uzanacaktım ki telefonu çaldı. Kalkıp masadan aldım ve Hakan'a telefonu uzattım.
"Efendim Banu?
"İyiyim canım sen nasılsın?"
Canım mı? Banu kim ya? Niye canım diyor!
"Sen gelmedin ama ben gelirim. Karşılık beklemem merak etme""Olur hep birlikte geliriz. İşlerimizi de ona göre ayarlarım.
"Tamam canım. Bende öpüyorum. Görüşürüz" diyip kapattı telefonu.
Kim kimi öpüyor heeey?
Kollarımı birbirine bağlayıp kaşlarım çatık bir şekilde bi açıklama beklercesine bakıyordum.
"Kim bu Banu? Ne biçim konuşuyorsun elin kızıyla?" diyip huysuz ifademle terslenmeye başladım.
Yanıma gelip beni zorla kucağına çekti
"Sen kıskandın mı bakalım kocanı?" diyip gıdıklamaya başladı.
Ciddiyetini bozmamaya çalışarak
"Tabi kıskandım be. İnsan kocasını kıskanmaz mı?" dedim. Kollarını bana dolayıp
"Hmm tatlı cadım benim" diyip sırnaşmaya çalışırken
"Doğru dürüst açıklama yapmadan yakınlaşmak yok" dedikten sonra kucağından kalkıp odaya geçtim.Pijamalarımı giyip yatağa girdim. Çok geçmeden Hakan da içeri geldi. Yatağa girip arkamdan sarıldı. Saçlarımı yüzümden çekip ufak bir öpücük bıraktı, sonra kulağıma eğilip fısıldadı.
"Banu, Berrin teyzemin küçük kızı. Hatırlamadın mı? Cemre'den birkaç yaş büyüktü. Haftasonu nişanı varmış. Bizi de çağırıyor" dedi.Hastalık bende kafa yapmıştı anlaşılan, kocamın kuzenini unuttuğuma inanamıyordum. Banu çok tatlı bir kızdı. Daha dün gibi yaz tatillerinde geldiğinde bizim aramıza girmeye çalışır, bizde küçük olduğu için Cemreyle ikisini aramıza almazdık.
Büyümüş de gelin olacak ha. Adama boşu boşuna trip atmıştım. Yüzüme mahcup bir ifade takıp yüzümü ona döndüm.
"Afedersin biraz abarttım" dedim. Hakan suçlu ifadenin zevkini yaşarken yanağımı sıktı.
"Evet, ama sorun değil güzelim. Ben sana küsemem ki" diyip saçlarımı okşamaya başladı.
"Peki gidecek miyiz?" diye sordum hevesle
"İstiyor musun?" diyince başımı salladım
"İstanbul'u görmeyi de çok istiyorum. O yüzden gidelim" dedim.
"Sen yeter ki iste bitanem" dedi ve elleri vücudumda gezinirken
"Kaç gündür hasta olduğun için sana yaklaşamıyorum. Özledim seni" diyip alnıma kocaman bir öpücük kondurdu.
"Bende seni özledim" diyerek kollarımı ona sarıp dokunuşlarına karşılık verdim.***
İki gün sonra hazırlıklarımızı yapmış ailecek İstanbul'a gidecektik. Gökhan ve babası hariç, Gökhan Belgin annenin akrabalarından çekiniyordu anlaşılan. Evde kalmak istemişler Belgin anne de üstelememişti. Sanırım şu yıllar önce ki olaylardan dolayı Mustafa babam da hâlâ mesafeliydı onlara karşı.
Nişan iki gün sonraydı ama biz İstanbul'u biraz gezmek için önce gidecektik. Tüm hazırlıkları bitirmiş Hakan'ı bekliyordum. Anlamadığım normalde hep erkekler kadınları bekler ama bizim aramızda bekleyen taraf bendim.
Sonunda beyimiz hazır olunca kapıya geldi. Tuttuğum nefesimi yüzüne verdim.
"Sonunda Hakan. Ağaç oldum burda ya" dediğimde alaycı bir tavırla gülümsedi.
"Sen beni bekletirken sesim çıkmadı ama benim" diyince gözlerimi devirdim
"Merak ediyorum da evlendiğimizden beri seni kaç kere beklettim? "dedim bilmiş bir tavırla.
Yine o etkileyici bakışlarını gözlerime dikip yaklaştı ve elini çeneme koyup ona bakmamı sağladı.
"Evlendikten sonra değil ama öncesi var. Seni çok ama çok bekledim ben bunu bil yeter" diyip ufak bir öpücük verip çantaları alıp kapıyı açtı.
Ah şu adam! Çok film izliyor. Sonra da o başrollerin kızları nasıl etkilediğini iyi gözlemleyip benim üzerimde deniyordu. Ama başarılı olduğu da bir gerçekti. Ben böyle hülyalı hülyalı kendine bakarken
"E hadi aşkım. Seni bekliyorum." dedi imalı bir bakışla.
Onunla uğraşmayı bırakarak, pes edip, peşinden ilerledim.
***Gitmeden annemlere de uğrayıp, onlara hoşçakal dedik. Sonrasında havaalanına doğru yola çıktık. Hayatımda ikinci kez uçağa binecekim ama hâlâ biraz korkuyordum.
Hakan her zaman olduğu gibi yine içimden geçenleri duymuşçasına
"Korkma ben yanındayım" diyip elimi sımsıkı tutunca güven veren ellerine daha sıkı tutundum.Fazla uzun sürmeyen bir yolculuktan sonra İstanbul'daydık. Her zaman dizilerden tanıdığım şehirin içinde bulunmak çok farklı çok güzel bir duyguydu.
Hakan'ın teyzesi Berrin teyzelerin evi kocaman havuzlu bir villaydı. Kapıyı çalıp bekledik. Ben evin dışını incelerken sarışın alımlı bir kız açtı kapıyı. Önce tanıyamadım ama sonra maviş gözlerinden tanıdım. Banu'ydu bu.
"Seher ablaaa!!!" diye sevinçle çığlık atarken kocaman sarıldı.
"Ah pardon artık yengemsin. Hakan abim sonunda açılmış sana ha" dedi. Hakan ona anlamaz gözlerle bakarken Banu'nun saçlarını dağıtıp
"Kız iki numaralı cimcime senin de ağzında bakla ıslanmıyor" dedi ve sarıldı.
Salona geçerken Banu sessizce kulağıma
"İki yıl önce Hakan abim bana senle ilgili duygularını dökülmüştü de" diyip göz kırptı.Hep birlikte akşam yemeğini yiyorduk. Berrin teyze gülümseyerek Hakan'la bana baktı.
"Çok yakışıyorsunuz maşallah" dedi.
"Sizin düğüne gelmek istedik ama malum, gelinim doğum yapmıştı. Darısı başına Seherciğim" dedi. Gülümseyip nezaketen
"İnşallah" dedim. Belgin anne de hevesle bize bakıp
"İnşallah en kısa zamanda bizde torun sevgisi tadarız" dedi.
Onların yanında inşallah dedim ama şuan bizim için çok erkendi. Henüz böyle bir sorumluluğa hazır değildim.Gece olunca bize ayrılan misafir odasına girip eşofman takımımı giydim. Geceler Adanaya göre daha bir soğuktu burada. Aynanın karşısına geçip saçlarımı tararken Hakan girdi odaya. Yatağa oturup beni izlemeye başladı.
"Yanıma gelsene saçlarını ben taramak istiyorum" dedi yanını göstererek. Kalkıp yanına oturdum. Uzattığım tarağı eline alıp herzamanki yumuşak dokunuşlarıyla saçlarımı taramaya başladı. Ne güzel bir histi bu. Bana değer verdiğini hissettiriyordu. Şevkat vardı bu dokunuşlarda samimiyet vardı, saf sevgi, katıksız bağlılık vardı... Ördükten sonra yine sol omzumun üstüne atıp beni kollarıyla sardı.
"Teyzem ne güzel konuştu öyle" diye fısıldadı. Anlamamış gibi yapıp
"Ne konuştu ki?" dedim.
"Bebek konusunda darısı başınıza dedi ya. Düşündüm de ikimizden bir parça güzel olurdu" dedi. Gözlerimi gözlerine dikip bakışlarımla süzgeçten geçirdim söylediklerini
"Haklısın canım ama biraz daha zaman geçse daha iyi olmaz mı?" dedim. Yüzü düştü
"Bence düşünelim artık aşkım, ikimizden bir parça şahane olmaz mı sence de. Hem neyi bekliyoruz ki?" gözlerimi devirip baktım. Bişey istediği zaman alana kadar pes etmiyordu bu adam.
"Lütfeen" diyince gülümsedim, niye bu adama karşı koyamıyordum ki ben? Başımı olumlu anlamda sallayıp
"Tamam hayatım, düşünelim" dedim.Tuttuğu nefesi verdi ve gülümseyerek yatağa uzandı.
"Akıllı karım benim, gel buraya bakalım" diyince ben de göğsüne sokulup kendimi huzurla uykuya teslim ettim.Yorum ve oylarınızı bekliyorum :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hani Arkadaştık?
RomanceBirlikte büyüyen iki genç... Biri diğerini yıllardır sevip, içinde saklamış... Peki ne kadar saklı kalabilir ki aşk gibi güçlü bir duygu? Ve hayata dair hiçbir tecrübesi olmayan, büyümeyi ve yetişkin olmayı, sevilerek öğrenen bir genç kız... Onlar k...