-Seher -
İstanbul gerçekten de büyülü bir şehirdi. Çok büyük, gezdikçe bitmeyen bir dünya gibiydi. Zaten birkaç güne sığdıramazdık ya.. Gezebildiğimiz kadar gezmiştik. En güzeli de hep hayalini kurduğum vapura binmekti. Vapurda giderken başımı Hakan'ın omzuna yaslayıp denizin mis kokusunu içime çekip manzaraya bakmaktı.
Son olarak kapalıçarşıyı da gezdikten sonra akşamüstü eve gitme kararı aldık. Hakan akşam yemeğini dışarda yiyelim diye ısrar etse de yorgundum ve inanılmaz derecede halsizdim. Bu halde yediğim yemek içime sinmezdi.
Güzelliği kadar meşhur İstanbul trafiğiyle de tanıştıktan sonra, eve gelip kapıyı çaldık. Berrin teyze kapıyı açınca gülümseyerek karşıladı bizi
"Hoşgeldiniz çocuklar"
Hakan huzurlu bir ifadeyle
"Hoşbulduk teyze n'aber?" diyip salona geçti. Berrin teyze bana ciddiyetle bakıp
"Canım senin yüzün solgun gibi geldi bana iyi misin?" dedi ateşim var mı diye kontrol ederek.
"Yok teyze yorgunum ondandır" dedim. Gülümseyip
"Hadi sofraya o zaman. Birşeyler ye de kendine gel" dedi.Başımı sallayıp peşinden salonun yemek bölümüne geçtik. Masaya baktığımda neler yoktu ki sebze yemeğinden etli yemeğe herşey vardı. O an sarma gözüme çarptı ve hemen yemeye başladım. Çok lezzetliydi. Normal yediğimden biraz daha fazla yemiştim. Kafamı tabağımdan kaldırdığımda Hakan'ı beni izlerken buldum, halime gülüp
"Ne kadar acıkmışsın. Gelmeden önce o kadar simit de yedin ama" dedi imayla.
Kaşlarımı çatıp
"Çok yorulunca çok acıktım ne yapayım. Hem merak etme kilo almam, alırsam da isteyince hızla veririm" diye cevap verdim.
Yaprak sarmayı ne kadar sevdiğimi bildiği halde beni rezil etmişti.. Aşk olsun sana Hakan.
Küstüğümü anlayınca masanın üstünden elimi tuttu.
"Özür dilerim bitanem şaka yaptım sadece. Hem sen kilo alsan da ben seni severim." dedi. Biraz suratımı astım, naz yapmam lazımdı :) Sonra bana beklentiyle bakan güzel gözlerine bakıp
"Tamam affettim" diyip gülümsedim.
"İşte bu kadar. Bunlar küsemez diyorum size" diyip kıkırdadı Cemre.
Masada herkes gülüyordu bize ama yine insanlara espri konusu olduğumuz için utanmıştım. Hele de Berrin teyzenin eşi Sami amca da bize gülerken...***
Gece sıcaklamış bir şekilde uyanmıştım. Hakan'ın vücuduma sardığı kolları beni boğacak gibi hissettiriyordu. Galiba Berrin teyzenin dediği gibi hasta olacaktım.
Bir anda gelen kusma hissiyle Hakan'ın kollarından kurtulup banyoya kaçtım.
Midemde ne varsa çıkmak istiyor gibiydi.Hakan sesime kalkmış olacak ki kapıya dayandı
"Seher aç kapıyı! Neyin var?" diyip kapıyı yumrukluyordu.
Ona cevap verecek halim yoktu. İçimdekileri klozete boşaltınca gözlerim karardı. Ayağa kalkamadım bir süre
"Seher bitanem aç kapıyı deli olucam" diyen Hakan'ın sesi, artık daha ısrarlıydı.
Kendimi toplayıp ayağa kalktım. Yüzümü yıkayıp, dişlerimi fırçalayıp kapıyı açınca endişeli bir kocayla karşı karşıya kaldım.
Hemen beni kollarına aldı. Sımsıkı sarıldı.
"Sesin çıkmayınca korktum. Yine birşey oldu sandım" dedi saçlarımı öperek.
Başımı kaldırıp gözlerine baktım. Yine o rahatsızlandığım günkü korku vardı gözlerinde. Onu endişelendirmek istemiyordum ama gerçekten iyi değildim. Sanırım hava değişimi bana yaramamıştı.
"Hakan ayakta duracak halim yok" dedim kısık çıkan sesimle. Beni yatağa götürüp yatırdı.
"Hastaneye gidelim güzelim, iyi değilsin" dedi. Saat gecenin 3ü. Bu saatte mi? diye düşünürken bu kez de yine kasıklarıma sancı girdi. Ölüyorum sandım o an. Hakan bu kez bana sormadan kucakladığı gibi aşağı indirdi beni. Annesinin kaldığı odanın kapısını çaldı.
Belgin anne girişteki koltukta iki büklüm olmuş beni görünce çığlık attı. İşte o an herkes burada buluştu. Telaşla her kafadan bir soru çıkarken Hakan rahatsız olduğumu söyleyip en yakın hastaneyi sordu. Banu bizimle gelmek istediğini söyleyince evden çıktık. Sancım azalmıştı ama hâlâ hafif bi ağrım vardı.Hastaneye gelince acile girip bana müdahale etmelerine izin verdim. Bir kaç tahlil isteyip beklememizi söylediler.
Sedyede uzanırken Hakan yine dolu dolu gözleriyle bana bakıyordu.
"Nerden çıktı yine bu rahatsızlıklar şimdi? Kendine dikkat etmiyor musun sen?" diye sessizce sordu.
Kurduğu cümleler azarlar gibiydi ama ses tonu şevkat doluydu.
"Hava değişiminden olmalı" dedim.
"Ayrıca mideme gelirsek bugün karışık yedim. Sarmayı da fazla kaçırınca"
Sarma dediğim an yine midem ağzıma geldi. Ama çıkaracak birşey kalmamıştı ki. O sırada nöbetçi doktor içeri girdi. Elinde tahlil sonuçlarım vardı sanırım.
"Doktor hanım. Nesi var karımın?" diye heycanla sordu Hakan.
Yirmi sekiz yada en fazla otuz yaşlarında genç ve güzeldi doktor. Önce Banu'ya baktı sonra Hakan'a gülümsedi. Heey kocama niye gülümsüyor bu kadın. Banu
"Yenge bu Melis, abimin baldızı olur. Melis bunlar da kuzenim ve yengem " dedi bizi göstererek. Melis gülümseyerek
"Memnun oldum" dedi
Bizde aynı şekilde karşılık verdik.
"Sonuçlarınıza gelirsek, ciddi bir rahatsızlığınız yok ama rahminizde birşey var, bir yıla yakın bir süre onunla yaşayacak, sonra onu içinizden çıkaracağız" dedi.
Ne diyor bu kız, bilmece gibi, neyim vardı benim? Hakan zaten endişeliyken şimdi daha da kötü olmuştu
"Neyi var, neden bahsediyorsunuz?" dedi. Melis bu kez yüzündeki tebessümü büyüterek
"Bir bebeğiniz olacak. 5 haftalık hamile eşiniz" dedi Hakan'a bakarak.
"Ayy Melis ya bu böyle mi söylenir, yüreğim ağzıma geldi. Abimlere de aynı şeyi yapmıştın" dedi Banu.Bense donmuş gibiydim. İyi ama biz önlem alıyorduk nasıl hamile kaldım ben? Hakan'a dönüp baktığımda gözlerini kaçırdı. Melis devam etti
"Sanırım idrar yolu enfeksiyonu geçiriyorsun. Bu yüzden ilk ayların sancılı geçer. Ama bunun için gerekli ilaçları yarın kadın doğum uzmanıyla görüşürsen sana reçeteye yazar. Geçmiş olsun ve tebrik ederim" diyip yanımızdan uzaklaştı...Eve gelmiştik. Odamıza geçmiş yatağımızda uzanıyorduk. Hamile olduğumu öğrendikten sonra şaşkınlıktan psikolojik olarak ağrılarımı unutmuştum.
Biraz sancım vardı ama alışık olduğum türdendi.
Aslında ne kadar istemediğimi söylesem de bebeğimin olacağını öğrenince içimde büyük bir sevinç yaşamıştım. Şoka girdiğim için bunu henüz kimseye belli edemesem de anne olmaya gayette hazır olduğumu anlamıştım.
"Ne düşünüyorsun bitanem?" diye sordu Hakan, yine her zamanki gibi saçımla oynuyordu. Sorusunu sorunca saçımla oynamayı bırakıp gözlerime baktı.
"Hiiiç. Yaşadığım şoku düşünüyordum. Hakan hani biz dikkat etmiştik, nasıl oldu bu?" dedim.
Bebeği istemediğimden değil ama utangaçlığımı kullandığı için hafif sitem ediyordum. Gözlerini kaçırıp tekrar bana döndü, hevesi kaçmış gibiydi. Sıkıntılı bir nefes alıp
"Bebeğimizi istemiyor gibisin..." diyip yataktan kalktı.Bebeğimiz... Ne güzel yakışmıştı ağzına. Perdeyi açıp karanlığa daldı gözleri. Kalkıp yanına gittim. Ellerini tutup, gözlerine baktım
"Elbette bebeğimizi istiyorum. Allah'ın bana verdiği bir hediyeyi nasıl istemem. İlk duyduğumda sadece hafif bir şok yaşadım, ondan tepki veremedim. Beklemiyordum çünkü, utangaçlığımı kullanmana biraz bozulduğunu söylemem gerek" dediğimde ellerini elimden çekip yüzümü avuçlarının arasına aldı. Başını alnıma yaslayıp konuştu
"Bunun için özür dileyemeyeceğim malesef " diyip göz kırptı
"Seninle ikimizden bir parça.. İnanamıyorum. Kim bilir ne kadar harika bir şey olacak.... Annesi gibi " dedi ve elini karnımda gezdirdi. Bende ona bir kompliman yapıp
"Babası gibi muhteşem olsun, her anlamda" dedim gülümseyerek.
Alnıma sevgi dolu bir öpücük bırakıp kocaman sarıldı bana.
"Seni seviyorum aşkım, bana bu mutluluğu verdiğin için çok teşekkür ederim"
"Bende seni seviyorum aşkım..."Kollarının arasında kayboldum. Sanki daha da mümkünmüş gibi sokuldum göğsüne...
Keyif almanız dileğimle, yorum ve oylarınızı bekliyorum :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hani Arkadaştık?
RomanceBirlikte büyüyen iki genç... Biri diğerini yıllardır sevip, içinde saklamış... Peki ne kadar saklı kalabilir ki aşk gibi güçlü bir duygu? Ve hayata dair hiçbir tecrübesi olmayan, büyümeyi ve yetişkin olmayı, sevilerek öğrenen bir genç kız... Onlar k...