-Seher-
Sabah gözlerimi açtığımda nerde olduğumu idrak edemedim bir an. Hâlâ Hakan'ın ailesinin evinde sanıyordum kendimi.
Bilincim yavaş yavaş yerine geldiğinde gözlerim tamamen açıldı...
Bir dakika o zaman Hakan'ın gelmesi, sürprizi ve sonrası herşey gerçekti.Uykum tamamen açılınca sağıma döndüm Hakan çocuk gibi masum ifadesiyle uyuyordu. Doğrulup onu izlemeye başladım. Sonra olanları düşünmeye...
Dün akşam ikimiz de birbirimizle hasret giderince farketmemiştim ama, ne olmuştu da birden hiçbirşey olmamış gibi davranmıştı?
Bunları kahvaltı yaparken konuşabilirdik. Yataktan kalkmadan yanağına tüy kadar hafif bir öpücük kondurdum ve sabahlığımı üzerime geçirip mutfağa geçtim.
Kahvaltı hazırlarken içerden gelen tıkırtılardan anladığım kadarıyla Hakan uyanmıştı. Uyku sersemi haliyle yanıma geldi
"Günaydın güzel karım" diye omzumun üzerinden sarılıp yanağıma kocaman öpücük bıraktı.
"Öyle ufacık öptükten sonra kaçmak var mı?" dedi sırıtarak.
"Sen uyumuyor muydun o zaman?" dedim ona doğru dönüp sarılışına karşılık vererek.
"Sen kalkınca yataktaki boşluğu hissettim uykum kaçtı" deyip burnunu kıvırdı. Burnunu sıktım
"Hadi kahvaltıya o zaman" diyip masaya ilerlerken elimden tekrar tutarak, kollarını belime sarıp beni kendine çekti, yüzünü yüzüme eğip
"Acaba kahvaltıyı sonra mı etsek önce ben sana doysam." diyince dün geceyi hatırlayıp gözlerimi kaçırdım.
"Yaa sapıksın Hakan" dedim. Sapıklık bir durum olmadığı halde. O ise halinden memnun pis pis sırıtıyordu."Hem sen söyle bakalım, birden ne oldu da yüzümü bile görmek istemezken sürprizlerle karşıladın beni" dedim ve çaylarımızı koyup karşısına oturdum.
Çayından bir yudum alıp üzgün bir ifadeyle konuşmaya başladı
"Ben. Ben çok özür dilerim Seher. Seni anlayıp dinlemeden yargıladım.
Çok büyük bir hataydı yaptığım ama seni o kadar seviyorum ki kıskançlık krizine girdim. Ama inan bana asla senden şüphe etmedim. Sana bağırıp kızarken bile..." dedi ve sonra masanın üzerinden uzanıp ellerimi avucuna aldı.
"Mersindeyken babam arayıp herşeyi anlattı. Çok pişmanım aşkım. Umarım beni affedersin" dedi.Gözleri pişmanlıkla bakıyordu.
Gülümseyip ellerimi geri çektim. Yüzündeki endişe görülmeye değerdi.
Keyfimden ödün vermeden önümdeki kahvaltılıklardan yemeye başladım, hâlâ beklentiyle bana bakıyordu.
Dayanamayıp kahkahayla güldüm.
"Hakan yaa, cidden çok komiksin... Seni affettiğimi dün gece yeterince belli ettiğimi düşünüyorum" dedim.Endişeyle havaya kalkan kaşları, rahatlayarak indi. Ve duymaktan asla bıkmayacağım sözler dudaklarından döküldü.
"Seni çok seviyorum"Kahvaltıdan sonra evi toparladım. Hakan işe gitmemiş evde çalışacağını söylemişti.
Salona girdiğimde elinde yeni aldıkları işin projelerin taslağı ve bi sürü kağıtlarla koltuğa yayılmıştı. Yanına gidip kağıtları topladım. Dizlerine uzandım ve sabahtan beri sormayı düşündüğüm şeyi sordum
"Hakan... " diyip elimi yüzünde gezdirmeye başladım.
"Söyle güzelim" diyip saçlarımla oynamaya başladı."Gökhan'ı yani onun senin kardeşin olduğunu biliyorsun artık. Bu konu hakkında ne düşünüyorsun?" diye sordum.
Bakışlarının yönü gözlerimden ellerime kaydı. Cevap vermekten kaçıyordu, elimi çenesine koyup başını kaldırdım, artık cevap beklediğimi belirten bi bakış gönderdim ona,
"Aslında ne düşündüğümü bile bilmiyorum." dedi hafif tebessümle.
"İki gün öncesine kadar deselerdi ki 'bir yerlerden kardeşin çıkacak ' dalga geçerdim sadece. Ama şimdi tuhaf hissediyorum.
Kuzenim Emreyle ne zaman bir yerlere gitsek, küçüğü Can da bizimle gelirdi. Emre ona hem kızar hemde herşeyden korurdu. Onlara imrenirdim. Keşke bir tane de benim erkek kardeşim olsa derdim hep. Şimdi var ama yabancı gibi. Annelerimiz farklı..." diyip sustu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hani Arkadaştık?
RomantizmBirlikte büyüyen iki genç... Biri diğerini yıllardır sevip, içinde saklamış... Peki ne kadar saklı kalabilir ki aşk gibi güçlü bir duygu? Ve hayata dair hiçbir tecrübesi olmayan, büyümeyi ve yetişkin olmayı, sevilerek öğrenen bir genç kız... Onlar k...