-SEHER-
Sayılı günler geçmiş ve düğün haftasına girmiştik. Yarın kına, iki gün sonra da düğün vardı.
Yatağımdan kalmak istemiyordum çünkü burayı bırakıp gidecektim. Tamam, istediğim zaman gelip kalabilecektim ama, misafir gibi...Hakan'ın dün gece söylediklerini düşünüyordum, aslında normal arkadaşlığımıza devam edersek bu evlilik o kadar da kötü olmaz sanki. Ama Hakan da sonuçta bir erkekti ve seven bir erkekti, işin içine arzular girerse işte o zaman yanmıştım ben.
Aynı evin içinde nereye kadar kaçabilirdim ki ondan?Aşağı indiğimde annemler daha kalkmamıştı. Onlara güzel bi kahvaltı hazırlamak geldi aklıma. Hemen işe koyuldum önce çayı demledim. Sonra krep yaptım, babam için sucuklu yumurta yaptım. Diğer kahvaltılıkları da masaya dizdim. Harika görünüyordu.
O sırada arkamdan bi tıkırtı geldi. Babam uyanmıştı.
"Günaydın babacım " dedim gülümseyerek
"Günaydın güzel kızım, annen banyodaysa bu kahvaltıyı kim hazırladı " dedi. Şaşırmıştı.
"Ben hazırladım baba. İki gün sonra evleneceğim ama bugüne kadar size hiç kahvaltı hazırlamadım. En azından evlendikten sonra size layık bi evlat gibi hisseder, pişmanlık duymam" dedim.Gözlerim dolmuştu ve o da bana hüzünle bakıyordu. Babam sonra yanıma gelip kollarını sardı bana. Gururlu bir şekilde konuşmaya başladı
"Güzel kızım benim. Sen zaten hep bize layık bir evlat oldun. Hiç üzmedin bizi, bu evlilik bile bizim isteğimizle gerçekleşiyor. Bizi üzmemek için hiçbir zaman kafanın dikine gitmedin. Daha nasıl iyi evlatlık yapacaksın ki?" dediğinde zaten dolu olan gözlerimden yaşlar boşanmıştı.
Ben onun göğsünde ağlarken babam bi yandan saçlarımı okşuyor bi yandan konuşuyordu
"Lütfen ağlama kızım beni de üzüyorsun" derken benim hıçkırıklarıma bir başkası eklenmişti.Babamdan ayrılıp kapıya baktığımda gözyaşlarını silen annemi görmüştüm. Babamı bırakıp anneme sarıldım
"Yapmayın ama anne ya, ben size kahvaltı hazırladım siz ağlıyorsunuz" dedim ağlamayı başlatan kişi olduğum halde...Sulu göz aile olarak, ağlama seansından sonra güzelce kahvaltımızı yaptık. Sonra anneme izin verip, evin diğer işlerini de ben yaptım. Kapı çaldığında ablamdır diye kim o demeden rahatça kapıyı açtım. Ama yanılmıştım. Gelen Hakan dı.
"Ho-hoşgeldin. Hayırdır? " dedim.
"Hoşbuldum da bu ne hal? Biz senle ne konuştuk. Saat on ikide kına ve düğün mekanlarının son kontrolleri için gidecektik ya" dediğinde içinde bulunduğum kılığa saydırmaya başladım..
Saçım başım dağınık, terli bi halde salaş kıyafetlerle Hakan'ın karşısındayım. Ama o hiç bu durumumdan kötü etkilenmişe benzemiyordu. Hâlâ ona boş boş baktığımı fark ettiğimde
"Şey unuttum da ben onu. Sen geç içeri, ben hemen hazırlanayım " dedim. Yüzüne çarpık gülümsemesini yerleştirip
"Evlenince de böyle dalgın olacaksan yandık desene!" dedi ben merdivenleri çıkarken.
Cevap vermedim, laf dalaşına girersek kimse bizi ayıramazdı...
Bir kaç saat içinde mekanlara baktık ve herşey yolundaydı. Son olarak da eve geçtik. Mutfaktaki eksikleri halledecektik. Annemden bi evde bulunması temel yiyecek, içecek ve diğer lazım olabilecek şeylerin listesini aldım.
Eve yakın bir markete girdik. Listeye bakıp alacaklarımı Hakan'ın sürdüğü alışveriş arabasına koyuyordum. Hakansa yine gülümsüyor beni izliyordu. Alışmıştım artık bu duruma. Yine aynı cevabı alacağımı bile bile sordum
"Hakan? Neden öyle baktığını öğrenebilir miyim?" dedim.Her zamanki huzurlu gülümsemesi vardı yüzünde
"Şuan içinde bulunduğumuz durum o kadar güzel ki. Gerçek bi aile havası var aramızda, evimiz için birlikte alışveriş yapıyoruz." diyip benden gelecek cevabı bekledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hani Arkadaştık?
RomanceBirlikte büyüyen iki genç... Biri diğerini yıllardır sevip, içinde saklamış... Peki ne kadar saklı kalabilir ki aşk gibi güçlü bir duygu? Ve hayata dair hiçbir tecrübesi olmayan, büyümeyi ve yetişkin olmayı, sevilerek öğrenen bir genç kız... Onlar k...