3.Bölüm

10K 455 15
                                    

-HAKAN-

Adanalı biri olarak yaz mevsiminin sıkıcı sabahlarını kimse sevmezdi. Sabahları mecburen erken kalkardı en uykusuz insan bile çünkü, bunaltıcı sıcak, uyumaya izin vermezdi.

Bu yüzden yaz mevsiminden nefret ediyordum, geceleri kısa, gündüzleri ise sıcak ve çekilmez.

Söylene söylene banyoya attım kendimi.
16 yıllık okul hayatı boyunca, yazları tatil yapmaya alışınca insan, işe başlamak ve bu mevsimde çalışmak, çok zor geliyordu doğrusu.

İlk günden babamı bekletmek istemediğim için duşumu kısa tutup, acele ile kahvaltıya indim.

Yine en sona ben kalmışım.
Küçük kardeşim cimcime Cemre bile benden önce kalkmıştı. O böyle dememden nefret ederdi tabi. Çünkü kardeşim 18 yaşında olmasına rağmen, benim yaşımdan büyük gibi davranır, ufak tefek hatalarımda ve vukuatlarımda, arkamı toplardı. Sayesinde defalarca annem ve babamdan fırça yemekten kurtulmuştum. Bazen annemle babamın kafalarının karıştığını, Cemre'nin benden büyük olduğunu bile düşünmüyor değildim.

Bu yaşta bu kadar akıllılık ve olgunluk imkansız denecek cinstendi.
"Herkese günaydın" diyerek masaya geçerken, Cemre'nin saçlarına ufak bir öpücük kondurdum. Bana sevgiyle bakıp
"Günaydın abiciğim, bu ne içindi?" diye sorarken göz kırpıp
"İlk iş günümde şans getirmesi için." dedim.
Annem bana gururla bakıp
"Maşallah benim yakışıklı oğlum, aslan gibi mimar oldun da işe başlıyorsun ha" derken masanın üzerindeki eline öpücük kondurdum.

Diğer erkeklerin ön yargısının tersine, ben sevdiğimi hissettiren biriydim. Annem ve kızkardeşimi her fırsatta öper, sarılır ve güzel hissettirirdim. Tabi Seher'i de...
Bu yüzden aile arasında Romantik Prens olarak da anıldığım zamanlar oluyordu. :)

Babam, annem ve kızkardeşimin bana övgü dolu sözlerinden sonra, gülümseyip çayından bir yudum aldı ve yüzündeki ciddi ifadesiyle bize baktı.

"Hazır herkes burdayken bişey söylemek istiyorum."  diyince, hepimiz merakla ona döndük. Bakışları önce benim üzerimde gezinip sonra anneme döndü.

"Biliyorsunuz Mehmet lerle yıllardır birlikte iş yapıyoruz,
(Seher in ailesinden bahsediyor) Geçtiğimiz günlerde büyük bi işe girişmek istedik, ama Mehmet sadece ortaklığın buna yeterli olmayacağını geveledi yani risk göze almıyor. Bende gaza geldim dünür olsak da mı dedim!"

Babamın cümlesi bittiği anda yudumladığım çayımı annemin tabağına püskürtmüştüm.
Annem ters bakışlarını önce bana, sonra babama çevirdi.

Ben hâlâ babamın söylediklerinin etkisindeydim. Dünür olmak derken Seher'le benden bahsediyordu değil mi?
Yani Cemre'yle Cem abiden (Seherin abisi) bahsedecek değil ya. Kaldı ki adam zaten evli. Yine düşüncelerim birbiriyle savaşa girince dikkatimi konuşulanlara verdim.

"Mustafa ağzından çıkanı kulağın duysun ne dedin sen öyle" diye şaşkınlıkla sordu annem.
Babamsa gayet kararlı bir sesle
"Ne yani zaten yıllardır beraber geziyorlar ikisini hiç başkalarıyla görmedim, evlensinler işte. Hem ben işimi bilirim. Onlar birbiri için biçilmiş kaftan." dedi. Annemse sert bakışlarını babama yöneltip yeniden konuşmaya başladı.

"Yine de çocuklarımızda konuşmadan, şirket içinde evlilik konusu açılması çok çirkin, onlar iki yetişkin insan, fikirlerini almadan hareket etmen ne kadar doğru sence?"

O anda gözler bana çevrildiğinde şaşkınca bakmaktan başka birşey yapamamıştım.

Babam bana kapıyı işaret edip
"Çıkalım artık, Hakan. Yeni işin seni bekliyor oğlum" diyerek ayağa kalktı.

Annem ise onun kendini ciddiye almamasıyla bozulup, başını sofradan kaldırmadı.

Her zaman kapıdan kocasını yolcu eden kadın, çaydanlığı eline alıp yeni bir bardak daha doldururken,
"Güle güle oğlum iyi çalışmalar" dediğinde ona beceriksizce gülümseyip
"Görüşürüz anne" dedim ve bana el sallayan Cemre'ye hoşçakal diyip, babamı takip ettim.

Arabadaki sessizlik devam ederken, babama az önceki konuyu sormaya çekiniyor, yanlış anlaşılmaktan korkuyordum.

Yarım saat önceki konuşmalar yeniden kulaklarımda yankılanırken gülümsememi durduramadım.

Bu sabah, yıllardır umutsuz dediğim hayallerime sanki güneş doğmuştu. Düşündüklerimle mutluluktan kızlar gibi çığlık atabilirdim yani.

Kız demişken Seher öğrenmiş miydi acaba? Öğrendiyse ne tepki verdi?  Eğer öğrenseydi şimdiye kadar çoktan beni araması ve cazgır sesiyle beni kelimelerle dövmesi gerekirdi.

Bu düşünceyle kulaklarıma varan ağzım eski haline döndü ve gülümsemem azalarak suratıma ciddi bir ifade oturdu...

Şimdilik işlerime odaklanıp can sıkıcı yada stres verici şeyleri düşünmemeye çalıştım.

Yorum ve oylarınızı bekliyorum, keyifli okumalar :)

Hani Arkadaştık? Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin