25.bölüm

5.4K 281 9
                                    

-Hakan -

Yıllarca, umutsuz bir aşık olarak, rüyasını gördüğüm, hayalini kurduğum şey gerçekleşmişti. İlk aşkım, ilk kalp ağrım ve nihayet karım olan kadından, asla unutamayacağım ilk öpücüğümü almıştım.
Hissettiğim duygular öyle yoğun öyle büyüktü ki, dile getirmek, anlatabilmek çok zordu. Bu sadece tensel bir olay değildi. Yada arzuyla yapılan bir eylem değildi... Bu çok başka bir histi.

Dudaklarım tenine değdiği anda ikimizin de heyecanla ürperdiğine şahit olmuştum. Sonrasında utanç ve beklentiyle kıpırdamadan duran güzel karımla, hayatımın en güzel ilkini yaşamıştım. Yine de onu ürkütmemek adına kısa tuttuğum öpücükten sonra hafif geri çekildim.

Bana şaşkınca açılan gözleriyle, öylece bakan karıma baktım. Çok utanmıştı ve avucumun içindeki elleri terlemişti. Kalp atışlarını ben bile hissediyordum.

Öyle uzun zamandır beklemiştim ki onu, iyi ki de beklemiştim... Hiçbir yasak olmadan, günahsız bir şekilde ilerliyordu ilişkimiz helalimle.

Evlendikten sonra flört etmek biraz komikti ama güzeldi, heyecanlıydı. Ne demişler
"Aldığını sevenler, Sevdiğini alanlardan şanslı"
Ben hem sevmiş, hem de sevdiğimi almıştım. Bu ne büyük şanstı.
Seher'in pembeleşmiş yanaklarına bakınca onu utandırmamak için öpücüğünden etkilenmem adına hiçbirşey söylemedim.
Birbirimizin göz temasını bozmuyor ama konuşmuyorduk da, onun heyecanı görebildiğimden kaçmak için bahane üretmesine yardım etmek istedim ve
"Annem yemek hazırlayacaktı, bir bak istersen, bende üzerimi değişip gelirim" dedim.
Duygusuz bir robot edasıyla başını sallayıp yavaşça odadan dışarı çıktı.

Bende kendimi yatağa atıp mutluluktan uçmanın tadını çıkardım. Az önce yaşadığım büyülü anı defalarca gözümde canlandırıp rüya değil gerçek olduğunu kanıtladım kendi kendime  ...

-Seher -

Ne olmuştu biraz önce? Allah'ım hâlâ geçmiyordu titremem, yanaklarım öyle bir alev almıştı ki. İnsanların birşeyler anlamasından korkuyordum. Önce lavaboya girip yüzüme defalarca soğuk su çarptım. Yüzümün rengi normale dönünce banyodan çıktım.
Mutfağa indiğimde Belgin anneye
"Yardım lazım mı anne?" diyerek yaklaştım.
Anne dememin verdiği mutlulukla yanağımı sıktı
"Yok güzel kızım, yemekler halloldu. İstersen yukarı çık, masayı hazırla sen" diyince gülümseyip başımı salladım.

Yukarı çıkıp yemek masasının örtüsünü değiştirip, servisleri hazırlamaya başladım.
"Kolay gelsin" diyen Hakan, birden salona girince elimden tabak düşüp parçalara ayrıldı. Hakan ve arkasında elinde salata olan Cemre hemen yanıma koştular. Cemre elindeki tabağı masaya bırakıp, bana yardım etmeye başladı. Kıs kıs gülüyordu.
"Yenge nasıl becerdin masanın ortasındaki tabağı düşürmeyi, aşık mısın nesin?" diye dalga geçerken hâlâ gülüyordu. Hakan da ona katılmıştı.
"Cemre beni deli etme ne aşığı " dedim sahte bir sinirle
"Tabi sende haklısın. Abim gibi muhteşem biriyle evli olunca insan, böyle aklı başından gidebiliyor " dedi. Hakan da egosu tavan yapmış bir şekilde sırıtıyordu...

                            ***

Gece burda kalmamız için ısrar etmişler ve bizde kabul etmiştik. Hakan'ın işe gitmediği günler, yeni başlayan proje için babasıyla çalışma odasındaydı.
Bende üst kata çıkıp pijamalarımı giydim. Aklıma gelen şeyle Cemre'nin odasına gittim.
Kapıyı çalıp
"Cemre girebilir miyim canım?" diyerek kapıyı araladım.
Yatağın üzerinde tabletle uğraşıyordu.
"Gel tabi yenge, sen gelmeseydin ben gelecektim zaten. Senin aradığın şeyi buldum. Özel bir hastanede çalışan arkadaşım vardı onu arayıp yardım aldım" dedi ve tabletin ekranını gösterdi.
Bir psikologun bütün bilgileri yazıyordu. Adres telefon herşeyi bir kağıda yazıp Cemreye teşekkür edip odadan çıktım. Yarın ilk işim randevu almaktı.
Tam odaya girecekken Hakan da geldi.
"Yine mi Cemrenin yanındaydın. Kız kardeşim olmasa kıskanıcam şu kızı ya" dedi gülerek.

Hani Arkadaştık? Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin