26.bölüm

5.3K 295 6
                                    

Geceye doğru misafirlerimiz gittikten sonra ortalığı toparladım. İşlerim bitince banyoya geçip makyajımı temizledim ve pijamalarımı giydim.
Yatağıma girdiğim sırada kapı tıklatılıp Hakan elinde yastığıyla içeri geldi.
Çocuksu bir sesle
"Uslu duracağıma söz versem, bu gece seninle uyuyabilir miyim?" diye sordu.

Gülümseyip cevap olarak yatağın boş kısmının örtüsünü açtım.
Eline en sevdiği oyuncağı verilmiş çocuk gibi, mutlu bir şekilde yanıma gelip yatağa yerleşti.
O sırada bende saçlarımı örmeye çalışıyordum. Yattığı yerde doğrulup
"Yine benim örmemi ister misin saçlarını.?" dedi.
Zaten çok yorgundum hiç halim kalmamıştı, bu teklife nasıl hayır diyebilirdim.
"Evet çok iyi olur." diyip ona arkamı döndüm.

Balayındayken yaptığı gibi saçlarımı taradığı yerlerin arkasından elleriyle de geçiyordu. O kadar iyi hissettiriyordu ki. Sonra saçlarımı üçe ayırdı ve yavaşça örmeye başladı. İşini bitirdikten sonra yine ilk yaptığı gibi örgüyü sol omzuma attı. Ona doğru dönüp
"Teşekkür ederim canım" dedim. Tek kaşı havada bekliyordu. Anlamıştım, teşekkürüme öpücük eklememi istiyordu.
Yanağına öpücük vereceğim sırada bana doğru döndü ve yanağına değdireceğim dudaklarım dudaklarına dokundu. Utançla arkamı dönüp
"İyi geceler" dediğimde arkamdan sarılıp yanağıma öpücük bıraktı.
"İyi geceler utangaç karım benim" diyerek sıkıca sardı ve sıcaklığıyla uykuya daldım.

Sabahın erken saatlerinde kalkmıştım. Dün Cemre'nin söyledikleri aklımı kurcalamış , gece boyunca da uykumun bölünmesine neden olmuştu.
Daha fazla yatakta duramayacağımı anlayıp kalkmaya çalıştım ancak Hakan tarafından engellendim. Gözlerini açmadan konuştu
"Biraz daha kal lütfen" diyince güldüm.
"Ama kahvaltı hazırlamam gerek canım" diyince gözlerini açtı.
"Hmm tamam o zaman krep yapar mısın? " dedi çocuksu bir ifadeyle.

Anlaşıldı tam olarak. Bu erkeklerin kalbine giden yol mideden geçiyor.
"Tabi ki yaparım" diyerek yataktan kalktım.
Banyoya geçip üzerimi değiştim. Sonra mutfağa girip önce çayı ocağa koydum. Krep için malzemeleri çıkardım.
Yine aklıma aynı konu geldi. Kim, neden takip ediyordu Cemre'yi yada ailesini? Acaba iş konusunda düşmanları falan var mıydı? O zaman abimle babam da tehlikede olabilirdi. Bir yandan kahvaltıyı hazırlayıp bir yandan da düşünüyordum.
Hakan'ı birden karşımda görünce istemeden korkup 'ayyy' diye çığlık attım.
"Şşt sakin ol canım ne oldu da böyle korktun?" dediğinde kendimi toplayıp
"Yoo-yok birşey ben sadece boş bulundum" dedim. İkna olmuştu.

Kahvaltı yaparken Hakan yine bana tatlı tatlı bakıyordu.
"Ne pişirsen güzel oluyor. Ne var senin elinde böyle?" dedi yediği krepi göstererek.
Böyle konuşmaları hoşuma gidiyordu, onun için daha çok şey yapmak istiyordum.
"Bilmem, senin için yaptığımdan bu kadar güzel oluyordur " dedim.
Biraz da ben ona jest yapayım di mi? Hakan benden böyle bir cevap beklemediği için söylediğim şeyle gözleri adeta ışıldayarak baktı bana.

Sonra aklıma gelen şeyi sordum
"Hakan şey sana birşey sorabilir miyim?" dedim. Başını sallayıp çayını yudumladı.
"Sor güzelim"
"Hani şey şimdi siz babamlarla ortak olunca işleri büyüttünüz ya. İşte büyük işler yapanların düşmanı çok olur derler ya. Öyle bir durum yok di mi?" dedim ve cevabını bekledim. Gülümsedi
"Endişelenme güzelim Allah'a şükür öyle belalı tiplerle işimiz olmaz bizim" dedi.
Masanın üzerinden elini uzatıp elimi tuttu.
"Sen benim için endişe mi ettin bakayım" diye şakayla takıldı.
"Tabi ki de. Sen benim kocamsın." dedim. Yüzüne cevabımdan memnun olmuş bir ifade yerleşti

Kahvaltıdan sonra Hakan'ı kapıya kadar geçirdim
"Güle güle canım" diyip yanağına öpücük kondurdum. Anında sarıldı. Ve kulağıma fısıldadı
"Bu anı ne kadar hayal ettim bir bilsen, beni işe yollarken öptüğünü.." Sonra saçlarımı okşayıp
"Seni seviyorum, hoşçakal güzelim." derken alnıma derin bir öpücük kondurdu ve  asansöre bindi.

Hani Arkadaştık? Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin