46.bölüm 🌼FİNAL🌼

5.3K 288 24
                                    

-Seher -

Aras Berk dünyaya geleli, tam bir ay olmuştu bugün ve artık onu evimize getirebilecektik.
Bu bir ay geçmişti ama dile kolaydı. Evime gidip de çocuğumun hastanede olması uykularımı kaçırmıştı. Doğumdan sonra eve kucağı boş gelmek kadar zor birşey yoktu. Onun için hazırladığımız beşiğin boş kalması canımı çok acımıştı.

Hastanedeki işlemler hallolduktan sonra oğlumu pusete koyup, eşyalarını da çantasına yerleştirdikten sonra, Hakan'ı bekledim. İmzalanacak kağıtları imzalayıp yanıma geldi.
Aras Berk'i alacak zaman onu durdurup
"Ben taşımak istiyorum oğlumu Hakan" dedim. Gülümseyip puseti bana uzattı.
"Ben ameliyatlısın diye almak istemiştim canım" dedi.
Belki dikkat etmeliydim ama zaten yeterince toparlanmıştım.
"İyiyim ben canım. Merak etme" dedim ve bir aydır hergün kapısından yalnız girdiğim hastaneden kucağımda oğlumla çıktık.

Eve geldiğimizde Hakan zile bastı, kapıyı açan Cemre ufak bir çığlık atıp
"Hoşgeldinizz" diye şakıdı.

Salona geçtiğimizde ailelerimizi görmeyi beklemiyordum. Evde sadece Cemre yi bırakmıştık ama onlar bize güzel bir sürpriz yapmıştı. Abimle yengem bile gelmişti.
Keyifler yerindeydi. Herkes birbiriyle sohbet ediyordu. Abim oğlu Anıl'ı kucağına alıp
"Hadi bakalım, geleceğin kankalarını yanyana koyup bir fotoğraf çekelim" dedi.
Anıl, Aras Berk'e göre daha bilinçli bakıyor ve arada gülüyordu. Benim tatlı oğlumsa daha bebeksi bir ifadeyle kendince etrafa bakıyordu.
Allahım bu ne güzel duyguydu. Sonunda bebeğim yanımdaydı. Hiçbir şekilde yanından ayrılmıyordum.


                            ***

Bebeğim eve geldikten sonra kayınvalidem ve görümcem bir hafta daha bizde kalmışlardı.
Belgin anne artık Aras Berk'e iyi baktığımı düşünüp kendi evlerine geçmişlerdi. Çünkü Gökhan'dan duyduğum kadarıyla Mustafa amca evde yemek yapacak kadın yok diye ortalığı ayağa kaldırmıştı.

Bugün Aras Berkle ilk defa yalnız kaldığım için biraz tedirgindim ama bebeğimin öyle çok huysuzluğu yoktu. Karnını doyurup, altını değişip, gazını çıkarınca uyuyordu.

Aras Berk'i uyuttuktan sonra mutfağa geçip akşam yemeğini hazırlamaya başladım. O sırada kapı çaldı. Uzun zamandan sonra kendi kapımı kendim açıyordum. Kapıyı açınca Hakan karşımda tüm yakışıklılığıyla
gülümsüyordu.
"Hoşgeldin canım" dedim. Yanaklarından birer buse aldım.
"Hoşbulduk güzelim. Oğlum ne yapıyor?" diyip içeri geçti.
Ben tekrar mutfağa geçince, Hakan da ellerini yıkar yıkamaz hemen Aras Berk'in yanına gelip onu seyretmeye başladı.
Bende bi yandan ikisini seyrediyor bir yandan sofrayı kuruyordum. Herşey hazır olunca sesimi fazla yükseltmeden
"Aşkım sofra hazır" diye Hakan'a seslendim.
Koltuktan kalkıp yanıma geldi. Kollarını belime sarıp alnıma ufak bir buse kondurdu.
"Hep seninle hayalini kurduğum resmin içindeyiz şuan. Sen, ben ve bebeğimiz bir arada, benim küçük mutlu ailem" diyip yüzünü yüzüme yaklaştırdı.
Tam öpeceği sırada Aras Berk ağlamaya başladı. Hemen yanına koşup kucağıma aldım. Açıkmıştı belli ki ağzını sağa sola açıyor aranıyordu.
"Acıkmış" diyip emzirmeye başladım. Hakan'ın bize sevgi dolu bakışlarıyla ona döndüm
"Sen yemeğini ye canım" dedim ama kabul etmedi
"Zaten iki kişilik sofra, bir de yalnız mı yiyelim, beklerim seni güzelim" diyince itiraz etmedim.
Aras Berk'in karnı doyduktan sonra gazını çıkardım. En son bezini değişeli 3 saat olmuştu. Bezini de değiştirip uyutmaya çalıştım.
Hepsi yaklaşık bir saat sürmüştü. Aras Berk tekrar uyuyunca ana kucağına koyup sofraya geçtim.
Hakan gülümseyerek beni izliyordu.
"Yemekler buz gibi olmuş. Keşke yeseydin" diyip yemekleri ısıtıp servis ettim.
Sofraya oturunca masanın üstünden uzanıp elimi tuttu Hakan
"Senin olmadığın bir masada yemek bana zehir oluyor portakal çiçeğim " diyince içim bi hoş oldu. Öyle güzel bakıyor öyle güzel konuşuyordu ki. Bazen ben ona o kadar sevgimi belli edemediğini düşünüp sıkıntıya giriyordum.

Birlikte keyifli bir akşam yemeğinden sonra birlikte sofrayı topladık.
Aras Berk yine ağlamaya başlayınca kucağıma aldım.
Dikkatle bakıyordu etrafa. Hamileyken hep ayından önce gittiği için erken doğmasından dolayı küçük değildi. Olması gerektiği gibiydi. Küçücük başında kapkara ince ince saçları vardı. Tıpkı Hakan'a benziyordu. Gözleri, burnu herşeyi Hakan'a benziyordu. Hiçbirşeyi bana benzemiyordu. Bu yüzden Hakan'ı kıskanıyordum.

Düşüncelerim yüzüme yansımış olmalı ki Hakan gülümseyerek
"Niye suratını astın sen oğluma bakarken?" dedi.
"Asarım tabi. Onu ben 9 ay olmasa da 7 buçuk ay karnımda taşıdım. Ama hiç bana benzemiyor, herşeyi aynı sen" dedim.
"Niye kızıyorsun ki bitanem, tabiki bana benzeyecek, sana benzese kız olurdu zaten" diyip kahkaha atmaya başladı.
Ters ters bakıp koltuktaki kırlenti kafasına fırlattım. Ama havada yakaladı.
"Demek oyun istiyorsun ha?" diyerek üzerime gelmeye başladı. Aras Berk'i kucağıma basıp
"Oğlum koru beni" dedim. Kalktığı yere oturup
"Vay vay ana oğul bir oldunuz bana karşı. Aşk olsun" dedi gülerek.

Oğlumu uyutup beşiğine yatırdıktan sonra odayı havalandırsın diye açtığım camı kapattım. Arkamdan gelen kıpırtıları duysam da öyle bekledim. Sevdiğim adamın tanıdık sıcaklığıyla beni sarmasını bekledim.

Tahmin ettiğim gibi sessizce gelip yavaşça kollarını etrafıma doladı. Kendimi en güvenli sığınağıma bıraktım.
"Sonunda biz bize kaldık ha" diye fısıldadı kulağıma.
Ona doğru dönüp kollarımı boynuna sardım.
"Kaldık aşkım" diyerek başımı göğsüne koydum. .
"Seher..... "
"Söyle canım"
"Biz Hani arkadaştık? ya, o zamanlar sana söyleseydim ilerle evleneceğiz, sen benim çocuklarımı doğuracaksın. Bana aşkla bakacaksın... " dedikten sonra sustu.
Benim tepkimi bekledi sanırım. Başımı kaldırıp gözlerine baktım.
"O zaman belki sadece gülerdim ama Hakan, sen iyi ki beni hep sevmişsin, iyi ki ümitsizliğe kapılıp bizden vazgeçmemişsin." diyip yüzünü ellerimin arasına aldım.
"Şu hayatta ne beni senden başkası, ne de seni benden başkası bu kadar çok sevemez." dedim.
Cevabımdan memnun bir şekilde gülümseyip kocaman öpücük verdi.
"Özledim seni." diyip kollarına aldı beni.
O sırada Aras Berk ağlamaya başladı. Yavaşça Hakan'dan ayrılıp oğlumun yanına koştum. Onu kucağıma alıp emzirirken Hakan delici bakışlarla Aras Berk'e bakıyordu.
"Kıskanç çocuk ne olacak. Seher bak şimdiden söylüyorum bu çocuk seni benden kıskanıyor " dedi.

Bir an ciddi olup olmadığına baktım kahkahamı koyverdim
"Aşkım ciddi olamazsın. Gerçekten oğlunu kıskanıyor musun?" dediğimde bozuntuya vermeden
"Tabi ki de kıskanmıyorum canım şaka yaptım sadece" diyip yatağa uzandı.
Gönlünü hoş tutmak için (oğlumun yanında dikkat etmek gerekse de) ufacık arsız sözlerden zarar gelmezdi
"Hem biraz sabret, Aras Berk uyuduktan sonra tamamen Seninim"

Söylediklerimle gözleri şaşkınlıkla açıldı. Benden böyle sözler duymaya alışık değildi ne de olsa, ama onun benim için yaptıklarının yanında benimkinin hesabı olmazdı :)
Aras Berk'i beşiğine koyduktan sonra mışıl mışıl uyumasını izledim. Hakan da yanıma gelip kolunu omzuma doladı, birlikte oğlumuzu hayranlıkla izlemeye başladık.

Bu mutlu aile tablomuza defalarca şükrettim. Başta herşey basit gibi görünsede bugünlere gelebilmek için çok sabretmiştik.
Belki aşk hikayemiz öyle çetrefilli değildi ama, sınavlarımız kendimizle ilgiliydi.
Yeni evlendiğimiz sıralar Hakan'dan kaçarken, onun büyük sabrı ona karşı kalelerimi yıkmıştı.
Tam herşey yoluna girdi derken aniden bir kaza sonucu Hakan'ın hafızasını kaybetmesi de benim sabır sınavımdı. Tekrar onun kalbini kazanmak için neler yapmıştım. Ve bu olanlar sonucu oğlumun erken doğması ve onu hemen kucağımıza alamamamız Hakan'la ikimizin sınavıydı.
Ama çok şükür ki bütün sorunları alnımızın akıyla atlatmıştık. Sırada musmutlu hayatımızı yaşamak vardı...



Eveet kaç haftadır planladığım finaldeyiz ve biraz içim buruk gibi. Hani arkadaştık ilk hikayem olduğu için hiç bitmesin isterdim ama herşeyi dozunda bırakmak gerek. Bugüne kadar belki çok fazla oy ve yorum almadım ama daima varlığını hissettiren istisnalarım var onlara çok teşekkür ediyorum.
Bu kitap bittiğine göre ikinci kitabım "GÖNLÜMÜN SULTANI "na geçmenizi tavsiye ederim

Sevgilerle . . .

Begümsu :)

Hani Arkadaştık? Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin