20.bölüm

5.8K 286 8
                                    

-Seher-

Gözlerimin üstünde ağırlık varmış gibi gözlerimi açamıyordum. Onca yorgunluğun üstüne dün gece de stresten uyuyamayınca daha kötü olmuştum.
Hakan'ın neden öyle davrandığını düşünüp stres yapmıştım ve sonuç uykusuz ben...
Zorla yatakta doğrulup telefondan saate baktım 10a geliyordu. Öğleden sonra 2de uçağımız vardı.
Kafamı toplamak adına kalkıp pencereyi açtım. Sabahın serin havasını içime çektim.
O sırada kapı çaldı. Ve Hakan'ın şefkatli sesi içeri doldu.
"Canım uyandın mı? Uçağa geç kalacağız." dedi.
Bir an doğru duyup duymadığımı kontrol ettim. Kafam yerindeydi çok şükür. Peki Hakan'a ne olmuştu şimdi, dün gece tavır yapan o değil miydi? Kapıya yaklaştım
"Tamam Hakan, kalktım" dedim. Banyoya gidip işlerimi hallettikten sonra tam kapıyı açacaktım ki hâlâ pijamalı olduğum aklıma geldi.
Üzerime rahat ama güzel görünmemi sağlayacak kıyafetler giyinip, ağlamaktan ve koyu makyajdan yorulan göz altlarıma kapatıcı sürüp, göz kalemi ve maskarayla makyajımı bitirdim.

Koridora çıktığımda burnuma mis gibi omlet kokusu geliyordu. Salona girince Hakan'ın amerikan mutfakta kahvaltı hazırladığını gördüm.
Şaşkın bir şekilde yanına gidip "Günaydın" dedim. Keyifli bir gülüşle bana baktı ve
"Günaydın güzelim" diyerek yanağıma küçük bir öpücük kondurdu.
Utançla başımı öne eğip
"Özür dilerim. İlk günden sana kahvaltı hazırlattım. Gece kahveden sonra geç uyuyunca sabah kalkamadım." dedim.
Elindeki işi bırakıp yanıma geldi. Çenemi kaldırıp ona bakmamı sağlarken, kendisi de bana doğru eğildi.
"Asıl ben özür dilerim. Dün gece yok yere sana tavır yapıp üzdüm seni." diyip doğruldu
"Ayrıca kahvaltı için de üzülme. Bundan sonra hep böyle isterim karıcığım" diyip göz kırptı.
Aramızın düzeldiğine sevindim ve lezzetli kahvaltı sofrasına oturup, Hakan'ın bu ilk güne özel hizmetinin tadını çıkardım.

Kahvaltımız bittikten sonra birlikte masayı topladık.
Sonra ben odama geçtim, küçük bir çanta alıp üç güne yetecek kadar kıyafet yerleştirdim.
İşim bitince Hakan'ın yardıma ihtiyacı olduğunu düşünüp odasının önüne geldim. Kapıyı çalıp
"Yardıma ihtiyacın var mı?" diye seslendim. Çok geçmeden kpıyı açıp
"İçeri gelsene" dedi.

Yanına gittim bikaç kıyafet çıkarmıştı ama küçük valize herşeyi gelişigüzel tıktığı için sığdıramamıştı.
"İzin ver yardım edeyim" dediğimde kendini geriye çekip bana boşluk bıraktı.
Çantanın içindekileri çıkarıp, yeniden tek tek katlayarak, düzenli bir şekilde yerine koydum.
"Başka eksik yok değil mi?" diye sorduğumda gülümseyerek bana baktığını gördüm.
"Yok güzelim, teşekkürler" diyince ona gülümseyip, eksikleri kontrol etmek için kendi odama geçtim.

Bir saat kadar sonra hazırlığımız tamamdı. Hakan çantaları alıp çıkınca arkasından bende çıkıp kapıyı kilitledim.

Evden çıkıp aşağı inince arabayı açıp bagaja çantaları yerleştirdi, sürücü koltuğuna oturup gizli birşey söyleyecekmiş gibi yaklaştı bana
"Hadi şu sözde balayına gidelim bakalım" dedi gülerek...

Söylediğine aynı ifadeyle gülümsedim ve yaşadığım huzurun tadını çıkardım.

                            ***

Uçaktan iner inmez İzmir'in serin havasını hissetmiştim.
Ellerimle kendimi sardım. Bizi otele götürecek taksiye binip Hakan'ı bekledim.
Arabaya çantalarımızı yerleştirip sonra yanıma oturdu. Kolunu omzuma attı.
"Üşümüşsün" dediğinde şımarıkça başımı salladım sadece ve sıcaklığıyla beni ısıtmasına izin verdim...

Şehir merkezine biraz uzakta sahile yakın bir otele geldik. Burası çok güzeldi. Adana ve Mersin dışında bir yer görmemiştim. Üniversiteyi bile Adana'da okumuştuk.
Şimdi evden bu derecede uzak olmak tuhaf geliyordu.
Hakan bana seslenip
"Hadi Seher, odamıza çıkalım" diyince
"Tamam" diyerek arkasından ilerledim.

Hani Arkadaştık? Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin