41.bölüm

3.5K 237 9
                                    

Hakan

Sabah gözlerimi yine kuvvetli bir baş ağrısıyla açmıştım. Banyoya girip sıcak bir duş aldım. Biraz hafiflemişti ama geçmemişti. Odaya tekrar dönüp yatağa uzandım.
Anında Seher şiş karnının izin verdiği kadar yaklaştı bana, göğsüme başını koyup uyumaya devam etti.

Onun ne kadar çabaladığını ve çoğu zaman üzüldüğünü görebiliyordum ama hatırlamak için elimden geleni yapsam da sonuç yoktu.

Dün akşam gizlice düğün videolarımızı izlemiştim. Orada çok aşık bi damat vardı, çok mutlu. Ama sanki o kişi ben değil de bir yabancıymış gibi hissediyordum. Fotoğraflarda da durum aynıydı. Ve Seher hepsinde sıkılmış gibiydi. Şimdi bana aşkla bakan Seherle bu fotoğraftaki kadın arasında dağlar kadar fark vardı.

Kafam çok karışıktı. Etrafımda bir sürü yabancı insan vardı sanki. Ancak tanıdık başka kimse de yoktu ki samimiyet hissettiğim. Bu insanlar benim ailemdi. Şuan kollarımda uyuyan güzel kadın, çocuğumun annesi ve benim karımdı.

Dikkatle onu izlemeye başladım. Öyle huzur veren bir güzelliği vardı ki. Saçlarına yavaşça, onu rahatsız etmeyecek şekilde ellerimi daldırdım. Portakal çiçeği gibi kokuyordu. Bu koku bi anda bir anıyı canlandırdı gözümde.
Adana dışında bir yerdeydik evimizde değildik, Sehere iyi geceler portakal çiçeğim demiştim ve hoşuna gitmiş gülmüştü. Kahkahaları kulaklarımda çınlamıştı.
Gerçekleşen şeyle yüzüme kocaman bir sırıtış yerleşti.
"Niye gülümsüyorsun canım?" diyen Seherin sesiyle ona döndüm.
"Günaydın" dedim. Uykulu halinden kalınlaşan sesiyle
"Sana da günaydın hayatım" dedi
"Eeee anlatmayacak mısın? Niye gülüyordun"
Söylese miydim acaba. Psikoloğa danışmadan. Gerçi o benim karım değil miydi aramızda saklı gizli olmamalıydı
"Az önce bişey hatırladım." dediğim anda heyecanla yerinde sıçradı.
"Dur sakin ol. Bebeği heyecanlandırma." derken ellerini tutup sabit durmasını sağladım.
"Biz seninle Adana dışında bir yerdeydik. Ama neresi hatırlamadım. Sana portakal çiçeğim demiştim sende gülmüştün o an canlandı bi anda gözümde öncesi ve sonrası yok." dedim.

Güzel gözlerini kısarak gülümsedi.
"Hmm bi düşüneyim. Ah hatırladım. Biz seninle İzmir'e balayı için gitmiştik. Öyle bir gece bana iyi geceler portakal çiçeğim dedin bende benzetmene gülmüştüm falan... " diyip bir anda ciddileşti.
"İyi de birden nasıl hatırladın ki? Yani araştırmalarıma göre unuttuğun birşeyi hatırlamak için o anki dinlediğin bir şarkı yada etkilendiğin bir koku olması falan gerekirmiş." diyince gözlerimi kaçırıp
"Şey az önce s-sen uyurken ben saçlarını okşadım da o an saçlarının kokusunu hissedince böyle şeyler hatırladım." dedim.

Başımı kaldırıp yüzüne baktığımda bana sevgiyle baktığını gördüm.
"Sen saçlarımı çok seversin Hakan. Her fırsatta dokunur, oynarsın. Sen bana portakal çiçeği gibisin dediğin andan itibaren ben bütün şampuanlarımı, parfümlerimi portakal aromalı aldım. Bak bişeyler hatırlamana yardım etti" diyip kendini kollarıma bıraktı.

Yeniden güzel kokusu burnuma doldu. Her ne kadar kafamın içi, bir gece kadar karanlık olsa da, kollarımdaki tatlı kadının neşesi beni mutlu ediyordu.

-Seher -

Bugün benden mutlusu olamazdı. Hakan artık bana mesafeli davranmıyordu.

Ve bana yaklaştığında bişeyler hatırlaması onu bana daha çok yaklaştırmıştı. Bugün jinekoloğumla olan randevudan sonra psikoloğa gidip hemen Hakan'ın birşeyler hatırladığını söylemeliydik.

Kahvaltı yaparken herkes çok mutluydu. Hakan'ın bir şey hatırladığını söylemiştik ama ne olduğunu söylememiştik.
Doğal olarak insanlar çok özel birşey olduğunu düşünüp bizi sorgulamamıştı.
Öğlen saatlerinde kontrol için evden çıktık, hastanenin önüne gelince bian Hakan'ın kaza yaptığı yere çarptı gözüm. O anı tekrar yaşar gibi olunca kalbim sıkıştı. Yürümeye çalıştığımda Hakan'ın elini tutan elim öyle kaldı. Çünkü Hakan da aynı yere bakıp dalmıştı.
"Hakan, birşey mi hatırladın. Neden oraya daldın?" dedim.
Gözleri gözlerimi bulunca
"Sanki hatırlamış gibi oldum ama şuanda hissettiğim oranın hayatıma kötü şeyler katan bir olaya şahit olduğu ..." diyip devam edecekken onu durdurdum.
"Tamam canım, kendine fazla yüklenme bugünlük" dediğimde başını salladı.

Doktorun odasına girdiğimizde kısa bir sohbetten sonra bebeğimi görmek için ultrason bölümüne geçtik. Oğlum biraz daha büyümüştü, elleri ayakları kısacası bütün uzuvları fark ediliyordu. Ezgi hanım
"Oğlumuz gayet sağlıklı. Çok da hareketli gibi" diyince gülümseyip
"Evet kesinlikle" dedim.
Hakan'a baktığımda hayranlıkla ekranı izliyordu. Muayenemiz bittikten sonra hastaneden çıktık.
Arabamız sessizce yolda ilerlerken Hakan'la taa lise yıllarımızda sıkça geldiğimiz bir kafenin önünden geçince
"Hakan şurda durabilir misin?" dedim.
"Niye canım?" dediği an gözlerinde donup kaldım.
Kaç zamandır ağzından bu tarz sevgi sözü duymak için kırk takla atmıştım.
"İyi misin Seher?" diyen Hakan'ın sesiyle başımı salladım.
"Neden burada durmamı istedin?" diyince burayı belki hatırlar diye sebebini söylemedim.
"Birazdan senin psikologla randevun var. Eve neden gidelim ki. Yemeği burda yesek olmaz mı?" dedim. Gülümsedi
"Sen yeter ki iste" diyip arabadan indi ve benim kapımı da açtı. Bir an karşımda kazadan önceki Hakan'ı görür gibi oldum. Ama sadece bi an.

Çünkü elimi tutmadan kafenin girişine doğru hareket etmesi gerçek Hakan'ın yapacağı bir hareket değildi.

Kafenin içine girip, cam kenarında, biz zamanlar daimi yerimiz olan masaya oturdum ve Hakan'ın oturmasını bekledim. Masanın yanına gelip dikkatle baktı.
"Otursana canım" dedim beklentiyle. Donuk bakışlarıyla başını salladı. Karşımdaki sandalyeye oturunca
"Biz daha önce seninle buraya geldik mi?" diyince başımı salladım
"Çook " dedim.
"Ama yakın bir zamanda değil çok eskiden değil mi?" dedi kelimeleri tek tek vurgulayarak. Sanırım hatırlamıştı.
"Evet canım. Peki tahmin edebilir misin ne kadar eskiden?"

Biraz düşündü, galiba üstüne fazla gitmiştim. Masanın üzerinden uzanıp elini tuttum.
"Ya da boşver Hakan. Hafızanı zorlamayalım" dedim
"Liseye giderken buraya gelirdik, değil mi? " dedi birden. O kadar mutlu olmuştum ki.
"Evet evet. İnanamıyorum Hakan hatırlıyorsun" dediğimde yüzünde resmen güller açtı.
"Senin sayende canım"

                            ***

Psikiyatr kliniğine gittiğimizde dejavu yaşıyordum. Bir kaç ay önce kendim için gelmiştim.
Şimdiyse eşim için gelmiştim. Ama keşke onun gelme sebebi de benimki kadar basit olsaydı.

Evet.

O zamanlar benim için büyük bir problemdi. Hakan'la yakınlaşmaktan korkuyordum.
Ama şimdi, Hakan'ın beni hatırlamaması benim için dünyanın en büyük problemiydi. Sevdiğin insan tarafından unutulmak kadar üzücü ve yıkıcı birşey yoktu.
Danışmadan Hakan'ın ismi çağrılınca onunla birlikte bende ayaklandım.
Elini omzuma koyup beni durdurdu.
"Burda beklesen daha rahat olurum" dedi. Gülümseyip
"Tamam canım" diyerek yerime oturdum. Ona gülümsemiştim.
Ama beni yanında istememesi çok gücüme gitmişti.

-Hakan -

Seherin benimle içeri girmesini istememiştim. Daha fazla bu durumumdan üzülsün istemiyordum. Zaten hamile haliyle yeterince üzülüyordu. Birde benim kafamın bulanıklığını düşünüp daha kötü olmamalıydı. Çünkü ona ne kadar belli etmesem de bu sabah hatırladığım şey ve öğlen gittiğimiz kafede hatırladıklarım beni yeterince yormuştu. O andan beri başımda büyük bir ağrı vardı.

Aslı hanıma bugün hatırladığım herşeyi ve sonrasında başımın ağrıdığını anlattım.
"Baş ağrıların normal Hakan, ama kendini fazla yormamalısın. Birden herşeyi hatırlayamazsın" dedi. Sıkıntıyla nefes verdim.
"Elimde değil ki. Eşim etrafımda dönüyor, umutla gözlerimin içine bakıyor. Onun için birşeyler yapmak istiyorum. Herşeyi birden hatırlamak zor biliyorum ama mümkün değil mi?" diye sordum.
Derin bir nefes aldı.
"Mümkün ama bu da başka bir travmayla olabilir. Bir beyin travmasını daha kaldırabilir misin?"



Oy ve yorumlarınızı bekliyorum:)


Hani Arkadaştık? Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin