10.bölüm

6.3K 352 46
                                    

🥀Seher🥀

Uzun ve yorucu bi günün ardından, güzel bi duş alıp yatağıma oturup, saçlarımı taramaya başladım.

Hakan'ın beni eve bıraktığı dakikalar gözümde film şeridi gibi canlandı.
Onunla temastan kaçıyordum ama o adil dövüşmüyordu.
Çünkü istemesem de bu gece alnıma kondurduğu öpücük etkilenmeme neden olmuştu.
Bişey söylememe fırsat vermeden gitmesi bi nevi iyi olmuştu. Çünkü ne kadar etkilendiğimi görmesini istemezdim.

Bugün aslında güzel bi gündü. Hakan gerçek olamayacak kadar iyi bir eş adayıydı. Zaten önceden de tahmin ederdim ama benimle nişanlanınca herşeyi unutmuş gibiydim dostluğumuza dair.

O kadar yorgunluğa rağmen uyuyamıyorum! Gözümü her kapattığımda Hakan beliriveriyor sanki karşımda. Bana duygu yüklü bakışları, sürekli gülümseyen gözleri, kaçamak dokunuşları...

En iyisi ben yarından itibaren yine Hakandan uzak durma işine yeniden devam etmeliydim...

                            ***

  Sabah gözlerimi açtığımda büyük bi huzur vardı içimde. Nedense her eylül ayında aynı şeyi hissediyordum. Belki de Adanada sıcak olsa bile eylül ayı sonbaharı serinliği çağrıştırdığı içindi.
Yüzümü yıkayıp aşağı indiğimde annem mutfakta kahvaltı hazırlıyordu.
"Günaydın annecim" diyerek yardım etmeye başladım anneme.
"Günaydın güzel kızım" dediğinde "Güzel kızım mı?" diyerek kuşkuyla baktım anneme
"Anne yine bişey mi isteyeceksin benden?" diye sordum merakla, çünkü bu ses tonu istemediğim bişey yaptıracağının işaretiydi.

Annem gözlerini kaçırıp
"Yok kızım aaa herşeyin altında bişey aramaya başladınız" diye söylendi. Ben tekrar işime dönerken ağzındaki baklayı çıkardı.
"Yarın akşam dünürlerimizi yemeğe çağırmak istiyorum. Hakan'a söyler misin yavrum?" dediğinde göz devirmekten alamadım kendimi, annemi kim daha iyi tanır ki benden

"Anne nereden çıktı şimdi bu? Hem ben Hakan'ı neden arıyorum sen arasana Belgin anneleri" dedim sinirle.
"Oo Belgin anneler derken? Daha evlerine gitmeden anne demek ha!" diyen annem yalandan sitem ediyordu. Ah şu annem!
"Hakan istedi ne yapayım anne o sana anne diyor. Uyum sağlasam bi dert sağlamasam bi dert " diye konuyu kapatma çabalarına girdim. Ve başarılı da oldum.
"Tamam kızım şaka yaptım siz anlaşın da başka bişey istemem ben. Hadi git Hakan'ı ara sen" diyince
"Peki annecim " diyip odama çıktım.

Aslında Hakan benden istememişti annesine anne dememi ama, o bana o kadar kibarlık yaptıktan sonra bunu kendime borç bilmiştim. Hem Belgin anne de bunu fazlasıyla hak ediyordu zaten.

Odama girip telefonu sehpanın üstünden aldım. Hakan'ı aradım ve ikinci çalışta açtı
"Efendim Seher" dediğinde ses tonunun tatlılığıyla elimde olmadan içim titredi. Hissettiğim karmaşayı sesime yansıtmamaya çalışarak

"Günaydın Hakan nasılsın?"  dedim.
"Günaydın canım, iyiyim sen nasılsın? Kalp kalbe karşıymış bende seni arayacaktım" dedi keyifli sesiyle.

Valla kalp kalbe karşı mı bilmem ama ben bu tarz konuşmalara karşıydım;)
"Hayırdır sen niye arayacaktın?" diye sorup cevabımı bekledim.
"Nişanlımı aramak için bi sebep olması mı lazım?" dediğinde Hakan'ın rahat konuşma tarzından dolayı adrenalinli bir nefes aldım.

"Hakan şöyle konuşma ya, ne dicektin söyle işte?"
"Tamam be huysuz, bugün kahvaltıyı beraber yapalım mı diye soracaktım sonrasında seni bir yere götüreceğim."

"Üzgünüm ama annem 3 kişilik bi kahvaltı hazırlamış bile. Onu bırakıp çıkarsam üzülür" dedim, kaçmak için başka bahanem yoktu.
"Peki öyleyse kahvaltıdan sonra buluşalım itiraz istemem. Anneni arayıp izin almamı istemiyorsan kabul et." 
Iyy tehditçi!!! Pes edip
"Of peki tamam saat 11 gibi hazır olurum nerde buluşalım" dedim. Telefonun ucundan güldüğüne dair sesler geliyordu
"Ben seni alırım evden. Hadi öpüyorum görüşürüz " diyip kapattı. Ayy aptal kafama ne diyeyim, ben annemin davetini söyleyememiştim bile.

Hani Arkadaştık? Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin