SEHER
Yine sıkıcı bi gün anneme biraz hava alacağımı söyleyip, kendimi Adana'nın sıcağına attım, neyse ki öğleden sonraları esiyor biraz. Bu aralar ilgilendiğim tek şey bu olsa gerek. Evde durdukça duvarlar üstüme üstüme geliyordu.
Hakan o kadar çok hayatımın merkezindeydi ki, onunla görüşmediğim zamanlar boşlukta gibi oluyordum. Ve ilk defa ondan bu kadar uzak kalmıştım. Askere gittiği zaman haricinde...
Aklıma o askere gittiğinde, hastalanıp yataklara düştüğüm geldi. Yüzümden hafif bir tebessüm geçti o an. 6 ay boyunca sanki bir parçam eksikmiş gibi yaşamıştım.Tüm bunlara rağmen şimdiye kadar kimse ikimize bir imada bulunmamıştı. Herkes bizi bir arada görürdü ama yakıştırma yapmazlardı... Öyleyse neden şimdi?
Kafamı kurcalayan o kadar çok şey vardı ki.
Peki Hakan? Nasıl böyle bişeyi kabul ederdi. Yıllarca en yakın arkadaşım, kardeşim dediğim insan nasıl böyle hisseden biriyle evlenmek isterdi? Ona bu kadar kızgın olmamın sebebi buydu, yakıştıramıyordum, ve ona en ihtiyacım olduğu zamanlarda onunla konuşamıyor olmaktan nefret ediyordum.Şuanki yaşadığım en yoğun duygu hayal kırıklığıydı...
Kendi kendime düşünürken aklıma gelen şeyle duraksadım. Parktaki büyük ağacın gölgesindeki banka oturdum.
Yaklaşık 4 yıl önce Hakan'ın en yakın arkadaşından hoşlanıyordum ve onunla çıktığım zamanlarda bile birlikte takılırdık.Aslında şimdi düşünüyorum da Özgür beni terk ettiği sıralar ağlarken omzunda, onun da gözünden bi damla yaş düşmüştü .
"İnsanlar hiçbir zaman kendini en çok seveni görmez " demişti. Yoksa o zamandan beri mi?? Ooof!!!Kafam çok karışıktı. Ailemin beni sırf kendileri mutlu olacağımdan emin oldukları biriyle evlendirmelerine mi yanayım, yoksa o kişinin en yakın arkadaşım olmasına mı? Bilmiyorum.
Sorular kafamda çoğaldıkça oturduğum park havasız kaldı sanki tekrar eve yürümeye başladım.
Sakin adımlarım bir yoluna tam gaz devam etti, ta ki karşımda Hakan'ı görene dek...
Ben ordan uzaklaşmak için yolumu değiştirmek istediğimde, çaresiz çıkan sesiyle konuştu.
"Dur, gitme lütfen, sadece konuşalım Seher." diyerek üzerime yürümeye başladı ve ben o an hareket bile edemedim.Çünkü müstakbel kocam sıfatıyla henüz onu görmeye hazır değildim. Yanıma gelip herzaman yaptığı gibi ellerini omzuma koyup konuşacağı sırada, biraz geriledim şuanda bana temasta bulunmasını istemiyordum.
"Bak. Haklısın. Birden ailen senden evlenmeni istedi ve sen bunun şaşkınlığını atamadan o kişinin ben olduğumu öğrendin. Ama inan benim de haberim yoktu. Bana da sürpriz oldu gerçekten." dediğinde sesi yalvarır gibiydi içim acıdı.
Bugüne dek aramızdaki önemli şeyler hep benle ilgili olurdu Hakan hep ikinci plandaydı. Şimdi düşündüm de Hakan'ın şimdiye kadar duygularını ciddi anlamda düşünüp önemsememiştim. Hâlâ beklentiyle bana baktığını görünce ona cevap verdim.
"O zaman neden hemen kabul ettin Hakan? Önce benimle konuşmalıydın!" dedim.Sesime duygu yansıtmamaya çalıştım yoksa ikimizi de üzecek şeyler çıkacaktı ağzımdan. Sıkıntılı bir ifadeyle bana bakıyordu
"Kabul ettiğimi kim söyledi Seher. Emrivaki yaptı babamlar saygımdan bişey diyemedim işte"Gözlerini kaçırarak kurduğu cümleyle ona baktım, yüzüme bakmıyordu konuşurken. Utanıyor muydu yoksa? Bir an bu hali çok tatlı gelse de, yelkenleri suya indirmekten korkup bende kaçmayı tercih ettim ve eve doğru yürümeye başladım. Adım seslerinden peşimden geldiğini anlamıştım. Sessizce yürümeye başladık.
Güneş batmaya yakındı, gölgelerimiz bile yanyana uyumlu görünüyordu ama ben bu durumu nasıl kabullenecektim.
Ona asla evleneceğim adam gözüyle bakmamıştım, şimdi bir çift olma yolunda ilerliyorduk. Ben karşı çıkmaya çalıştıkça dört koldan etrafımı sarmışlardı.
Evin önüne gelince ikimiz de durduk. "Hoşça kal" diyerek bahçe kapısını açacak zaman hayal kırıklığıyla bana baktı.
"Seher! Bana kendimi ifade etme fırsatı vermedin bile, nasıl öylece gidersin?" diye sordu.Elimde olmadan sıkıntılı bir nefes alıp, ona karşı umursamaz göründüm.
"Bu konuyla ilgili hiçbir şey duymak istemiyorum Hakan, eğer bu mevzuyu kapacak bir adım atmayacaksan... Seninle de konuşmak istemiyorum." diyip arkamı dönmek istedim ama Hakan'ın sıkıca kolumu tutmasıyla ona döndüm.Sabrının sınırında olduğunu belli eden ifadesiyle bana yaklaşıp, aramızdaki mesafeyi azalttı.
"Öyle mi Seher? Demek benimle konuşmak istemiyorsun ha, ben istiyorum ama çünkü söyleyeceğim onca şey varken artık susmayacağım." diyerek kararttığı gözlerini gözlerime dikti.
Bense beklemediğim bu tavır karşısında, şaşkınca kendine bakarken konuşmaya devam etti.
"Beni görmezden gelmene dayanamıyorum artık...
Ben seni kendimi bildim bileli seviyorum tamam mı? Yıllardır, karşılıksızca seviyorum...
Artık küçük değiliz, liseli çocuklar gibi konuyu uzatmanın, kaçmanın anlamı yok.
Ailem söyleyene kadar aklımda yoktu ama madem onlar evlenmemizi istiyor. Bende istiyorum. İstediğin kadar kaç, eninde sonunda yolun bana çıkacak!"
diyip hızlı adımlarla yanımdan uzaklaştı ve ilerde duran arabasına binip son hız gitti.Ne kadar süredir orda kaldım bilmiyorum. Ama onun söylediklerini kafamdaki teraziden geçirdiğinde çoktan gözden kaybolmuştu.
Keyifli okumalar arkadaşlar, yorum ve oylarınızı bekliyorum :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hani Arkadaştık?
DragosteBirlikte büyüyen iki genç... Biri diğerini yıllardır sevip, içinde saklamış... Peki ne kadar saklı kalabilir ki aşk gibi güçlü bir duygu? Ve hayata dair hiçbir tecrübesi olmayan, büyümeyi ve yetişkin olmayı, sevilerek öğrenen bir genç kız... Onlar k...