37.bölüm

3.9K 243 5
                                    

-Seher -

İstanbul'dan döneli bir hafta olmuştu. Bugün doktorla randevumuz vardı. Bir sorun çıkmazsa inşallah bebeğimizin kalp atışlarını duyacaktık.

Sabah yine hafif bir mide bulantısıyla uyandım. Acil kahvaltı yapmam lazımdı yoksa bu bulantı sürüp giderdi.
Hakan'a baktığımda mışıl mışıl uyuyordu. Yanağına hafif bir öpücük kondurup yataktan kalktım.

Kendime gelmek için banyoya girip yüzüme soğuk su çarptım. İyi de gelmişti.
Muftağa geçip çayı ocağa koydum. Her ne kadar Hakan ve Cemre karşı olsalar da ben çaydan vazgeçemezdim.
"Di mi bebeğim, açık içersem çayımı sana bir zararı olmaz" diye elimi karnıma koyup fısıldadım.
Henüz görüntümde hamile olduğuma dair bir belirti yoktu ama ben onu hissediyordum.
O ultrason ekranında küçücük noktayı gördüğümden beri hissediyordum.
"Oğlumla ne fısıldaşıyorsun bakim, beni mi çekiştiriyorsunuz?" diye bir ses duyunca yine göz devirip Hakan'a baktım.
"Oğlum diyip durma Hakan. Ya kızsa bebeğimiz " diye konuştum yalandan bir sinirle.
Yanıma gelip kollarını belime dolayıp kocaman öpücük verip
"Ben tahminlerimde yanılmam bitanem. Bu arada günaydın" diyip tekrar öpmeye başlayınca bu öpücüğün sonunun nereye varacağını bildiğimden geri çekildim.

"Günaydın canım. Ben çok açım. Hadi artık kahvaltı yapalım" dedim ve kahvaltılıkları buzdolabından çıkardım.
Hakan'ın sessizliği dikkatimi çekince arkamı dönüp baktığım, tezgaha yaslanmış kollarını göğsünde bağlamış ciddi birşeyler düşünüyor gibiydi.
Yanına yaklaşıp elimi yüzüne götürdüm. Hafif kirli sakallarını okşayıp
"Bişey mi oldu hayatım?" diye sorarken kırgın bir ifade vardı gözlerinde
"Bazen düşünüyorum da sen, sen hâlâ benden kaçıyor gibisin" dedi yere bakarak. Şaka mıydı bu?
"Ne kaçması Hakan, sen neden bahsediyorsun?" diyip güldüm.
"Az önce yaptığın neydi o zaman? " anlamamış bir şekilde yüzüne bakınca devam etti
"Seni öptüğümde geri çekildin. Beni istemiyor musun?"
Aman Allah'ım! Neye yormuştu?
"Saçmalama Hakan. Ben seni neden istemeyeyim? Sadece... Sadece daha fazla ilerlemek istemedim. Hamileyim sonuçta."
Allahım neler konuşuyorduk. 'İnşallah sen duymuyorsundur bebeğim' diye geçirdim içimden.
"Hani hamileyken beraber olmak yasak değildi?" diyip bakışlarını kaçırdı, resmen çocuk gibiydi karşımdaki adam. Ama sabırla ona herşeyi açıklayacaktım.
"Değil bitanem ama normaldeki gibi de olmaz hani. Bebeğimizi de düşünmek lazım değil mi?" dediğimde hâlâ çocuksu bakışlarla bakıyordu. Yarı ikna olmuş, yarı inanmamış gibiydi.
Elini alıp karnıma götürdüm.
"Onu hissediyorum Hakan. Çok yakında sende hissedeceksin. Seni seviyorum ama şuan senden daha önce gelen bir şey varsa o da, karnımdaki bana muhtaç, bu masum bebek" dedim. Başını öne eğip sonra kaldırdı ,mahçup bakışlarıyla
"Özür dilerim." diyip alnıma sevgi dolu bir öpücük bıraktı.
"Seni-" diyip elini karnıma koyup okşadı
"Sizi çok seviyorum "

                              ***

Hastanede sıranın bize gelmesini beklerken etrafa bakıyordum. Bir sürü hamile kadın vardı. Kiminin karnı daha kocaman olmuş belli ki doğum yakın, kiminin hamile olduğu belli ama karnı normal, ama bi tanesi geldi ki gözlerim büyüdü. Kadın resmen yarım dünya olmuştu. O kadar zor yürüyordu ki.

Allah'ım ya bende böyle olursam diye düşünürken Hakan bakışlarımdan düşündüklerimi anlamıştı sanki
"Sen öyle kocaman şişko birşey olsan da yine çok güzel olursun" diye fısıldadı.
Gülümseyip başımı omzuna yasladım. Böyle durumlarda bana destek olması, bizi birbirimize daha çok bağlıyordu.

Sekreter kapıdan ismimizi çağırınca heyecanla doktorun odasına girdik.
Doktorun sorduğu sorulara cevap verip İstanbul'da yaptırdığımız test sonuçlarıyla ultrason fotosunu verdim. İnceledikten sonra sedyeye uzanıp bekledim.
Doktor ultrason cihazını karnımda gezdirmeye başlayınca içeri dolan kalp atış sesleriyle Hakan'a baktım. Gözlerim dolmuştu.
Bu ses hayatımda duyduğum en güzel melodiydi. Allah'ım bu ne harika bir duyguydu.
"Altı haftalık bebeğiniz, şimdilik herşey yolunda gibi. Bundan sonra sizi ayda bir kere görmek isteyeceğim." diyip masasına geçti. Bende üstümü toparlayıp karşısına geçtim.
"Düşük tehlikesi yok ama yine de 11.haftaya kadar dikkatli olmakta fayda var" diyince başımı salladım.

Elimizde bebeğimizin ultrason fotoğrafıyla hastaneden çıktık. İçim içime sığmıyordu.
"Hakan beni annemlere bırakır mısın? Akşam yemeğine de annenlere geçeriz" dedim
"Tamam güzelim" diyip beni annemlerin evine getirdi.
Evin önüne gelince ona döndüm
"Akşam görüşürüz canım." diyip sarıldım.
"Görüşürüz bitanem " diyip sonra karnıma elini koydu
"Görüşürüz ufaklık. Anneyi üzme olur mu?" diyerek dokunduğu yeri okşadı.

Hamilelik haberim kendi ailemde bir bayram havası esmesine yol açmıştı. Akşam tüm aile birlikte yemek yiyecektik.
Annem mutfakta hazırlık yaparken yardım etme girişimlerim başarısızlıkla sonuçlanmıştı.
"Anne en azından salatayı yapayım. Masada oturarak yapmaktan birşey olmaz ki" dedim. Gülümseyip
"Tamam o zaman" diyerek önüme salata malzemelerini çıkardı.
"Aşerdiğin bişey var mı akşama yapayım?" diye sorduğunda şöyle bir düşündüm.
"Yooo ben hiçbişey aşermiyorum anne" diyince yüzünü astı.
"Aşerseydin cinsiyeti hakkında bir tahminimiz olurdu yaa" diyince güldüm.
"Amaan anne derdin bu mu? Ya kız olacak ya erkek, ama sonuçta benim bebeğim olacak, sağlıklı olsun da, önemli olan bu bence" dediğimde gülüp saçlarımı okşadı.
"Sen hep sabırsız bir kızdın, Hakan'la yaşamak sana sabırlı olmayı öğretmiş" diyip işinin başına döndü.

Hakan'a akşam yemeğine annenlere gelirim demiştim ama aileme doyup çıkamamıştım. Kendim gidemediğim için Hakan'ı da yemeğe buraya çağırmıştım.
Ablamlar Mersin'den gelmişti birkaç günlüğüne. Yengem ve abim de buradaydı. Yemekten sonra Kerem eniştemle abim Hakan'a babalık tavsiyesi veriyordu. Yengem ve ablamsa bana tecrübelerini anlatıyordu.
Yengem 3 aylık hamileydi yani çocuklarımız yaşıt olacaktı. Yengem bana gülümseyip
"Allahın işine bir bakın, daha dün gibi ben hamileyim dediğimde iç geçirmiştin, bak bebişlerimiz yaşıt olacak " dedi.
Evet bu harika birşeydi gerçekten. Çocuğumun daha doğmadan arkadaşı bile hazırdı.
Sohbet etmeye devam ederken arada Hakan'a bakıyordum. Huzuru, mutluluğu gözlerinden okunuyordu.

Geç saatlere kadar oturduktan sonra yorulduğumu anladım. Biraz belim ağrıyordu. Hakan bana bakınca gidelim mi diye işaret etti. Bende başımı salladım.
Herkesle vedalaştıktan sonra yola çıktık.

"İnsanlar tavsiyelere başladı. Ne düşünüyorsun canım?" diye sordu yolda giderken.
Gülümsedim
"Aslında çoğu insan buna sıkılır ama ben takmıyorum canım. Aklıma yatan düşüncelerini uygular, diğerlerini de onlara belli etmeden silerim" diyince Hakan da gülmeye başladı.
"Sen sandığımdan daha gözü açıksın güzelim" diyince sırıttım
"Eee kocam kim? "

Evimize girince ayrı bir rahatlık hissetmiştim. İnsanın evi gibisi yoktu.

Daha dün gibi ayrılmak istemediğim ailemin evinden sonra bile kendi evim daha rahat geliyordu.
Ama o evi rahat, huzurlu yada vazgeçilmez yapan dört duvar ve ya içindeki son model eşyalar değildi. O evi bana vazgeçilmez yapan eşim, hayat arkadaşım ve onun sonsuz sevgisiydi....


Yorum ve oylarınızı bekliyorum. Keyif almanız dileğiyle iyi okumalar  :)

Hani Arkadaştık? Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin