KASABADAKİ GENÇ KIZ Bölüm 1

163 44 5
                                    



Beğenen oyu bassın, beğenen yorum, eleştiri yazsın. Bana enerjinizi saçarsanız sevinirim:)

Bu yazdıklarımı başka bir yazar yazsa severek okurdum. İçime sinecek, sevdiğim şeyleri yazıyorum. Yıllar sonra açıp baktığımda romanın sayfalarına eğer gülüyorsam tamam demektir.




Çiftlikte şafak vaktiydi. İbrahim, alaca karanlıkta çevreyi seyrederek düşüncelere daldı ve sonra eve geçti. Kendine kahve yaptı, oğluna seslendi. Ses alamayınca odaya girdi.

"Yusuf, kalk oğlum. İş vakti."

Yusuf sinirlendi; ama ses etmedi. Babasının her gün sabahın köründe kalkıp çalışma azmine her zaman hayret etmişti. İri yarı adamda her zaman fazla enerji vardı, yerinde duramazdı. Her zaman gülecek ya da güreşir gibi çalışacak kuvveti nereden buluyordu?

"Oğlum kalk hadi. Kahvaltını yap."

Yusuf başını diğer tarafa çevirdi. "Çekil git başımdan, uyuyacağım" diyecek oldu.

"Birazdan kalkıyorum. Sen git." diye homurdandı.

Çiftlikte iş bir türlü bitmiyordu. Sığırlar başlı başına bir dertti. Yusuf birçok işe koşturmak zorunda kalırdı. Babası çiftliği satın aldığından beri kafasına göre takılamıyor, arkadaşlarıyla görüşemiyordu. Esir kampına düşmüş gibiydi. Babasının sertliğinden, disiplininden, çiftlik işlerinden çok bıkmıştı. Sıradanlaşan, köleleşen hayatından bıkmıştı. İçinde uyanan isyana uymaya karar verdi. Başka türlü olmayacaktı çünkü. Sırt çantasını hazırladı. Kısa bir mektup yazdı. Yatağının üstüne bıraktı. Mutfağa gidip sırt çantasına biraz yiyecek ve içecek doldurdu. Odasının penceresinden kuş gibi süzüldü dışarı ve süratle ilerledi.

Şehirler arası kara yoluna geldi. Geride bıraktıklarını düşünmeden edemedi, içi sızlayarak. Ama kendisi için bundan iyi çıkar yol olmazdı. Geçip giden araçlara otostop çekti, birkaç araç onu umursamadı; ama kamyon şoförü yolun kenarına yavaşladı ve durdu. Yusuf koştu ilerideki kamyona, kapıyı açtı, selam verdi ve içeri atlayıp kapıyı çekti.

KASABADAKİ GENÇ KIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin