KENDİNİ BULDUĞUN YERDE Bölüm 57

16 17 0
                                    

İbrahim dedi ki: "Size şöyle anlatayım: Elektrik süpürgesinin hortumu gri renkte, halı da; yani hortum yılan gibi tuzak gibi paspasın üstünde; yani kamufle olmuş, bu durumda benim yolumun üstündeki hortumu görmemem çok doğal."

"Şaka yaptık baba, ver elini. Koltuğa geç, otur. Kafana bakayım."

Güldü:"Ya uyuma transfer ol, ya da hayattan transfer ol. Aksi halde kafa kırılır."

İbrahim güldü.

Bu sırada Yusuf yukarı çıktı, babasına baktı ve çatıda çalışan ustanın yanına gitti. Yusuf iş bitene kadar çatı ustasına yardım etti ve yattı. İbrahim ise bir ara kahve içip onları uzaktan seyredip eve geçmişti hoşnutlukla.

Akşamın karanlığı henüz çökmüştü kasabaya, Yusuf uyandı, cep telefonunun saatine baktı, 2 saat uyumuştu. Kaç gündür uykuları bozuktu ve normalden daha az uyuyordu, yazar olayım derken aklını kaçırmak da vardı. Bu işin saçmalık olduğunu düşünmeye başladı. Artık o loş yerde kalmamaya karar verdi. Bodrumda kaldıkça deliriyor, hayattan ve gerçeklerden kopuyordu. Kendini tehlikeli bir şeyin, bir oyunun içinde hissediyordu. Bu oyundan çıkmazsa işi gerçekten bitecek gibiydi. Yukarı çıktı. Annesiyle ablası televizyon başında mısır patlağı yiyip gülüşüyordu. Babası ise mutfakta ürkek bir martı gibi yemeğini yemiş, düşüncelere dalmıştı. Mahzun görünüyordu. Ona acımıştı. Yanına gitti: "Nasılsın baba?" dedi.

"İyi gibi, evlat."

İbirahim, fırtınalı günde ölmesin diye içeri alınan ve fırtına bitince dışarı atılacak olan bir kedi gibi bakıyordu.

"Ben çıkıp biraz dolaşsam iyi olacak" dedi.

Yusuf tencereden bir tabak yemek alıp yemeye koyuldu.

İbrahim mutfağa geldi: "Bilgisayarını açıp yazdıklarına baktım..."

"Ya baba roman o."

"Öyle roman olmaz. Kendimden utandım."

"Baba arkana sakladığın nedir?"

KASABADAKİ GENÇ KIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin