KASABADAKİ GENÇ KIZ

KENDİNİ BULDUĞUN YERDE Bölüm 43

"İş arayacaksın o halde?"

"Evet. Mecbur. Bir hedef göremiyorum. Ama hep böyle gitmeyeceğinden de eminim. Bir süre daha böyle kafama göre takılmak istiyordum aslında. Lise yeni bitmiş. Yordu. Deli at gibi koşturmanın alemi yok. Bir kendime gelmem lazım. En tatlı, en güzel zamanları okul sıralarında dirsek çürüterek geçirmek ne kadar saçmaydı. Vahşi doğada yardıma, bakıma ihtiyacı olan çok hayvan var, nesli tükenen. Onlarla ilgilenen hayvan barınakları da var. Gönüllü olarak ben de onların arasında bir görev yapabilirim belki."

"Onlar para vermiyor ki. Sen enayi misin?"

"Olsun."

"Parasız yaşayamazsın ve burada öyle bir kuruluş yok. Sen pertin tekisin." Güldü. "Birileri kafana göre takılmanı istemez. Bir şeyler yapmak şart. Bir ara kasabada hediyelik eşya satan bir dükkan vardı.

Arazisine kabak ekiyordu, kabakları kurutup kimi işlemlerden geçirip matkapla delip boşlukları renkli boncuklarla süslüyordu. Bir kabağın üstünde melek motifi vardı mesela. Akşam ya da gece kabakların içine ampul koyunca ve elektriği açınca değişik renklerle aydınlanan kabak insanı bambaşka boyutlara sürüklüyordu. O gün böyle renkli bir işle, bir sanatla uğraşıp hayatımı bununla kazanmaya karar vermiştim. Sonra başka başka bir şeyler olmak istedim. Bambaşka şeyler canlandı içimde, hayalimde. Şimdi elimde avucumda hiçbir şey, hayal kalmadı."

Vergül kitaptan rast gele bir sayfa açtı ve sesli okudu:

"Bir hedefin yoksa hayattta yok gibi bir şeysin."

Sevinçle bir kahkaha attı. "Dostum bu kitap senin için yazılmış." Diğer cümleyi okudu: "Önünde hoşlandığın bir rol model yoksa ya ne yapacağını kestiremiyorsun ya hiç bilemiyorsun."

Yusuf güldü ve dedi ki: "Bu lafları lise sıralarında duymuştum, işe yarayacaklarını hiç sanmam, teknik laflar, hepsi bu."

"Saçmalama! Ben o cümleleri çok sevdim."

Yusuf önüne baktı. Sustular.

"Yusuf, bir iş yapmalısın. Kanalizasyonda sıçan avlamak olsa bile."

"Haklısın."

"Postanede erkek dağıtıcı bir elemana ihtiyaç olduğunu görmüştüm bugün. Gidip bu işe bakabilirsin."

"Olabilir. Sen ne yapacaksın?"