Geçen yazdı, Yusuf kasabadan çiftliğe dönerken yol kenarında bir yavru kedi bulmuştu. Kedi hasta, bakımsız ve zayıftı. Vera hasta kediyi neden eve getirdin diye çıkışmıştı, hastalık bulaşacağından korkup, zaten kedileri sevmezdi. Yusuf kediyi bulduğu yere bırakmak istemiyordu, işin içinde çıkamayacaktı, topu babasına attı: "Sen yemek vermiyorsan babam verir, nasılsa kedileri sever." İbrahim oğluna bakıp kahkaha atmaya başladı ve burnundan soluyan karısına baktı. Yusuf çok farklı, çok içten gelen kahkahaya takılı kalmıştı, babasının yüzüne. Ne güzel bir gülüştü bu! Babasının bu kadar yürekten güldüğüne ilk kez tanık olmuştu, her nedense. Son yemeğinde patlattığı kahkaha da ona benziyordu. Şimdi zor durumdaki babasını her zaman o büyük kahkahayla hatırlamaya karar verdi. Onunla yaşadıklarını düşünmeye başladı. İnsan sarılamadığına köpek gibi hırlardı, babasıyla arasında yıllar beridir kurulan uzaklık aslında yakın olmak arzusundandı. Bu yakın olma işi kelimelerle, uygun başka bir şeylerle başarıya ulaşamayınca hırlamaya dönüşmüştü (ilişki) sevgisi ya da bağlılığı. Babasının gözlerini düşündü, yıllarca o yeşil gözlerin güzel baktığını anlayamamıştı, o bakışlardan huzursuz olmuştu. Şimdi o bakışların yüreğin en derin noktalarından geldiğini anlıyordu. Bazıları gözleriyle sever. Öyleydi İbrahim.Şimdi, gelmiş geçmiş bütün nehirler gibi, dualar gibi, okyanuslar kadar yol alabilirdi Yusuf'un kalbi o gözlere doğru, örülmüş yanlışlıklarla dolu saçma sapan duvar yoktu artık.
_obs���6���
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KASABADAKİ GENÇ KIZ
Romance18 yaşındaki Yusuf kasabadaki en güzel kıza aşıktır. Onu ve parayı elde etmek isterken başına gelenler. Yusuf ailesiyle çiftlikte yaşamaktadır... Hayatta yüksek bir noktaya gelmek için çözüm arayan gençler, lise sonrasındaki gençlerin çıkmazlarda yü...