Yusuf, sabah eve ekmek almaya giderken yolda Vergül'ü gördü. Koşup onun yanına gitti. Selam verdi heyecanla.
"Romanın nasıl gidiyor?"
"Ne romanı?"
Vergül'ün bir gözü anormaldi.
"Gözüne ne oldu?"
"Kaza."
"Kazayla göz böyle morarmaz, biri dövmüş seni?"
"Konuşmak istemiyorum."
"Biz dost değil miyiz; lütfen? Kafamı ya da karnımı tekmeler gibi konuşma. Ben pert değil miyim? O dostluk, o sıcak ruh nereye gitti?"
Vergül gülümsedi. İyi şeyleri hatırladı: "Peki, pert. Canım çok sıkkın. Kötü günümdeyim. Vaktim yok. Ama ben dakikamı sana ayırabilirim. Gel şu duvarın dibine oturalım. Ne güzel gölge."
Duvarın dibine oturdular, bahçeden kırmızı güller sarkıyordu.
"Gözüne ne oldu?"
"Bir delilik yapmayacağına söz verirsem söylerim."
"Söz."
"Başının belaya girmesini istemem... Mecit yaptı. Patlattı işte bir tane. Ama bunun hesabını ondan soracağım."
"Nasıl?"
"Sen karışma orasına."
"Kız başına halledemezsin ki."
"Öyle güzel halledeceğim ki."
"Neden yumruk attı?"
"Durmadan birileriyle sevgili olmamız için haber yolluyordu, kabul etmedim, yolda yanıma gelip konuştu, tersledim, patlattı. Ona öyle bir şey yapacağım ki. Benim yaptığımı da bilemeyecek. Anladığında işe çok geç olacak. İşi bitecek."
Vergül Yusuf'un koluna dokundu.
"Ne yaptın, roman yazdın mı?" dedi Vergül.
"O iş yaş. Peki sen?"
"Olmadı, becermeye çalıştım ama sorunlar yoğunlaşmama engel oldu."
"Ne sorunları?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KASABADAKİ GENÇ KIZ
Romansa18 yaşındaki Yusuf kasabadaki en güzel kıza aşıktır. Onu ve parayı elde etmek isterken başına gelenler. Yusuf ailesiyle çiftlikte yaşamaktadır... Hayatta yüksek bir noktaya gelmek için çözüm arayan gençler, lise sonrasındaki gençlerin çıkmazlarda yü...