0.2

747K 38K 18.9K
                                    


"Nida, kalk şu soruyu çöz."

Afallayarak kafamı sıranın üzerinden kaldırıp uyku sersemi gözlerle tahtaya bakmaya başladım. Kıvırcık saçlarımı gözümün önünden çekmeden, Alev hocaya baktım.

Nam-ı değer Bayan Bacak. Alev deyince akla gelen siyah düz saçlar ve kırmızı bir ruj. Tam da öyle bir kadındı. Ama iyi hocaydı, severdim kendisini yani bazenleri işte.

"Efendim?"

"Soru diyorum, kalk çöz," dedi düz bir sesle. Biraz daha doğrulduğumda tahtada ki sayılara baktım. Yedi ceddim gelse yapamazdı bunu anasını satayım.

"Bunlar ne?" dedim mayhoş bir sesle. Selen hafifçe güldüğünde Alev Hoca dişlerini sıkmaya başladı.

"Sen ne görüyorsun?"

"Kör oldum galiba," dedim bıkkınlıkla. Matematiğim berbattı, dört işlemi bile zor yapıyordum.

"Sen iyi misin?" diye sordu tüm ciddiyetiyle.

"İyiyim, siz?"

Sınıfta ölüm sessizliği oluştuğunda, Selen hafifçe kolumu çimdikledi. Omzumu silktiğimde, gözlerimi devirdim.

"Bu gidişle sınıfta kalacaksın?"

"Bırakmazsanız kalmam," diye karşılık verdim. Birkaç kişi gözlerini büyüttüğünde verdiğim cevabın sertliğine şaşırmışlardı.

"Yüzsüz," deyip arkasını döndü. Tek kaşımı kaldırdığımda ona bakmaya tenezzül etmeden, kıvırcık saçlarım ve ben yeniden uyumaya başladık.

"Nida, iyi misin sen?" diye fısıldadı, Selen.

Onu duymamazlıktan gelerek tepkisizce uyumaya devam ettim.
Zil çalınca, kantine inerek kendime bir kahve aldım. Şekersiz içtiğim acı kahve, yağmur ve kitap eşliğinde doyumsuz bir tad bırakıyordu.

"Önüne baksana be?" diye çemkirdim, koluma çarpan çocuğa. Kahve bileğime döküldüğünde gözlerimi acıyla kapattım.

"Pardon, istemeden oldu," deyip hızla kantindeki sıraya ortak oldu. Çocuğun arkasından bir sabır çekip, önüme devam ettim.

"Canın yanıyor mu?"

12-C sınıfında ki Mustafa'yı karşımda görmek beni şaşırtmamıştı. Çocuk her gün karşıma çıkıyordu. Beni sevdiğini tahmin ediyordum, benden bir yüz bulamayınca sessizce arkasını dönüp gidiyordu.

"Hayır," dedim düz bir sesle. Yoluma devam etmeye yeltendiğimde önümü kesti.

"Emin misin, suya tutalım geçer belki?"

"İstemez, Allah Allah ya," diyerek başımı sağ tarafa yatırıp, gözlerimi devirdim.

Pes edercesine önümden çekilip, bana yer verdi. Akşam eve geldiğimde coğrafya sınavım için kopya hazırlıyordum. Çalışkan bir kız değildim, özellikle sayısal yönüm oldukça zayıftı. Edebiyat ve tarihi çok sever, sürekli kitap okurdum.

Küçük kâğıtları, minik minik yazılarla doldurmaya başladığımda telefonum titremeye başladı.

A: Naber?

Nida: Sen hâlâ burada mısın?

A: Hiç gitmedim ki?

Nida: Sapık mısın, cinsiyetin ne?

A: XY kromozomluyum :)

Nida: Tamam şimdi gidebilirsin.

A: Hep böyle atarlı mısın?

Nida: Genellikle, ya da evet.

A: Belli oluyor.

Nida: Sınavım var, beni rahat bırak. Cidden.

A: Hangi ders?

Nida: Coğrafya

A: Sınavında başarılar, Kıvırcık :)

ÇEVRİMİÇİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin