Tüm okurlara ithafen...
"Anne, ten çorabımı gördün mü?" diye bağırdım aynanın karşısında kendime bakarken. Kız, güzel oldum vallahi he. Mustafa'm yidiğim genç yaşta ölmese bari.
"Ne bileyim ben senin ten çorabını," diye karşılık verdi annem. Omuzlarımı düşürüp, "Sabahtan beri arıyorum ama bulamıyorum, nereye koydum ya?" dedim.
"Benim çoraplarımdan giy," dediğinde gözlerimi kapıya çevirdim. Harika, şampanya rengi boş duvarlar sanatsal duruyordu. Boyacı Çetin Abi iyi iş çıkarmışa benziyordu.
"He senin ten çorabını giyeyim, sonra ortalıkta esmer tenine beyaz pudra sürüp, kolları ve yüzü arasında ki kıta farkının belli olduğu kadınlar gibi ortalıkta gezeyim."
Oha, tek sefer de ne cümle kurdum be.
"Ne diyorsun kız sen?" dedi. Sesin şiddeti giderek artmıştı ve muhtemelen buraya geliyordu.
"İyice bakınsaydın," deyip anında duraksadı. Gözleriyle beni baştan aşağı süzerken dudaklarını büzüp, gözlerini kıstı. Anam, duygulandı sanki. İyi de mezuniyet benim değil ki.
"Olmuş mu anne?" dedim elbisemin pilelerini çekiştirirken.
"Konuşturma," dedi kısık kısık. Kaşlarımı çatıp yanına vardım. "Anne iyi misin? Nen var kuzum?"
Bana tuhaf bir bakış atıp, sonra yine o Nalan gözlerini gözlerime dikti. "Ağladın mı kız sen yoksa?" dedim üzerine giderek.
"Ne ağlaması mutfaktan geliyorum, soğan doğradım soğan."
"Tamam da niye bağırıyorsun?"
"Bağırmadım," dedi yüksek sesle. Hoydaaa.
Elimin tersini annemin alnına koydum. "Ateşin yok, kesin bu içindekiler seni bu hale sokuyor biliyorum ben." Dişlerimi sıkıp annemin karnına baktım. "Bana bakın lan, çıkacaksınız çıkın çıkmayacaksanız af gününe kadar efendi gibi oturun orada."
Ay kızdım ben bunlara, duymuşlar mıdır ki?
"Pes," dedi annem şaşkın şaşkın. "Doğmamış bebeklere bile laf atıyorsun."
"Doğdular da biz mi atmadık?" dedim saf saf. Annem alay eder gibi başını sallarken burun kıvırıp beni süzdü.
Kibirli bir sesle konuştum. "Taş mıyım, kaya mıyım?"
"Misket gibisin."
"Ha?"
"Ne ha?" deyip güldü. "Vallahi güzel olmuşsun ha, belli oluyor seni benim doğurduğum."
Egosu?
"Ha başka türlü iltifat edemem diyorsun yani?" diye sordum geri çekilerek. Annem boş boş bakarken, kaşlarını çattı. "Kız hadi giy çorabını artık, valla oğlan gelecek şimdi."
Oğlan deyince kalbim pıt pıt oldu. Damat dese patır patır patlarım herhalde. Adana mı oldum mübarek?
Hevesle gülümserken, "Çorabımı bulamıyorum ya," dedim.
Annem şüpheyle geri çekilip elbiseme baktı. Dizlerimin altına doğru uzanıyordu boyu. "Çorap giymeyiver, kısa değil zaten elbise."
"Olur mu ki?"
"Çorap yoksa ne yapacağız? Babanınkileri giy istersen Gaffur gibi çek yukarı doğru."
Hayal ettim... Edemedim.
"Tamam ya giymiyorum çorap falan," dedim ve tekrar aynamın karşısında ki yerini aldım. Annem de o sıra mesaisine geri dönmüş çılgınlar gibi soğan doğramaya devam etmişti.