5.9

415K 27.5K 7.8K
                                    

Pantolonumun fermuarını çekerken kapının ardında kalan konuşmalara kulak kabarttım.

"Ben artık açılacağım kızım, olmuyor böyle," dedi ince sesli bir kız. Kaşlarımı çattım ve onları dinlemeye başladım. Anasını satayım, bu okulda tuvaletlere insan evladı gibi sıçmayı öğrenemediniz. Gidin kuma işeyin lan bundan sonra.

Yüzümü buruşturup onları dinlemeye devam ettim.

"Kimden bahsediyorsun Gül?"

"Mustafa'dan tabi ki," dediğinde gözlerimi büyüttüm. Yok canım benim Mustafa değildir herhalde.

Benim Mustafa?

"12. sınıflarda ki mavi gözlü olan var ya o işte," dediği anda gözlerimi irileştirdim ve kapıyı kırar gibi açıp kızların karşısında dikildim.

"Hanginiz Gül?" diye sordum kaşımı kaldırarak. Evet şuan sinirliydim ve bunu belli etmekten hiç çekinmiyordum.

"Ben," dedi kız bir adım öne atarak. At kuyruğu saçları sallanırken dişlerimi sıktım.

"Kime açılacaksın bir daha söyle bakayım?" dedim ciddi bir tavırla.

Peki bana giren çıkan ne?

Nesi mi var lan? Kimse bakamaz benim hoşlaştığım çocuğa. Hoşlaşmak? Evet Nida bastır kızım.

"Sana ne?" dedi dudaklarını sarkıtarak.

"Sono no?" diyerek onu kaba bir şekilde tekrarladım. Diğer kız düz bakışlarını üzerimi sürerken Gül denen döl israfına işaret parmağımı salladım.

"Bana bak, kimseye açılmıyorsun duydun mu?"

"Nedenmiş o?" diye sordu şaşkınlıkla. Lan o gözlerine bir tane geçireceğim anlarsın nedenmiş olduğunu.

"Sana ne be? Nedense neden."

"Hasta mısın kızım sen?" dedi tavrını yenilemeden.

"He," diyerek tısladım. Kız bana kaşlarını çatarak bakmaya devam ederken elimi indirdim.

"Akıllı ol, yoksa kafanın içinde ki iki kuruşluk şeyi de ben almayım."

"Hangi sınıftasın sen?" diyerek diklendi. Sırıttım. "Hayırdır, çıkışta ergen kekolar gibi arkadaş toplayıp beni mi döveceksiniz?"

"Manyak," dedi tükürürcesine.

Başımı sinirle kırdım. "Bak Gül müsün osuruk çiçeği misin nesin? Seni elime alır gülle gibi sallar, tam o klozetin içine atarım," deyip sol kaşımı hafifçe kaldırdım. "Tam doksana. Kaçırmışlığım yoktur ha."

Kızlar bana uzaylı görmüş gibi bakarken kendimden emin bir edayla doğruldum. Muhtemelen ikinci sınıflardı.

"Çık gidelim kızım, kafayı yemiş bu," dedi Gül denen kız arkasını dönüp yanında ki ekürisini peşinde sürükleyerek. Hadi naş güzelim, hadi naş.

Siz kimsiniz lan? Benim çocuğuma el uzatıyorsunuz?

Duraksadım. Tamam Nida çokta şey yapma kızım. Elimi yüzümü yıkadım ve sınıfa girip geri kalan ölüm saatlerini gazi olarak tamamladım.

Yıkılmadım hocam ama bu ayakta olduğum anlamına da gelmiyor.

Ders bitiminde okulun kapısından çıktığımda mesaj bildirimiyle kaşlarımı çattım.

A: Bekliyorum.

A: Köşede.

Gülümsedim ve telefonumu elime alıp yürümeye devam ettim. Okulun bahçesinden çıktıktan sonra kaldırımın kenarında ki yerde beni beklediğini gördüm. Onu görünce sebepsizce içim bir tuhaf oluyordu.

ÇEVRİMİÇİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin