Bölüm sonuna birkaç paragraf yazdım, mutlaka ama mutlaka okuyun! Epey uzun ama gözünüzü seveyim okuyun!
"Bir dakika ya," dedim, Mustafa'nın kolunu omuzlarımdan attırarak. Mustafa bana şaşkınlıkla bakarken, ona kısık gözlerle baktım. "Ulan ben seni hemen ne mal gibi affettim?"
"Ha?"
"Ha dersin işte böyle," dedim saf saf.
"Şaka yaptım dedim ya," dediğinde dişlerimi sıktım. "Şakana sokayım senin. O an yufka yüreğime denk geldin, yoksa bırak sarılmayı sırtını deşerdim."
Tamam biraz abarttım ama öyleydi. Kızım Nida, hemen yelkenleri suya indirmek de ne bileyim biraz mallık bence.
"Tamam özür dilerim," dedi mahcup bir şekilde. Dudaklarımı sarkıtarak ona baktım. "He özür dileyince geçti."
"Ne yapayım, önünde diz mi çökeyim anasını satayım," dediğinde güldüm. "Fena fikir değil."
"Dur kızım," dedi elini ensesine götürüp ovarak. "O sahneyi başka şeyler için kullanacağım."
"Spoiler yedim salak," derken istemsizce güldüm.
"Spoiler falan yemedin," deyip gözlerini kıstı. "Ha belki ucundan azıcık olabilir."
Umarım aynı şeyden bahsediyoruzdur.
"Küsüşük müyüz hâlâ?" diye sorarken, kaşlarımı çattım. "Yüzünü dağıtmamak için zor tutuyorum kendimi, farkında değil misin?"
Mustafa kısa bir karamsarlığa düşüp daha sonra pis pis sırıttı. "Yani şimdi yüzümü dağıtırsan zararı sana dokunur, çirkin bir adam olurum."
Dudaklarımı ıslattım ve alaylı bir şekilde güldüm. "Lan geri zekâlı, ben seni tipin için mi sevdim?" Yani tamam tip de önemli şimdi Nida yeme bizi. "Tipin için sevseydim bunca sene illa ki ilgilimi çekerdin. Yüzünün güzelliği değil, kalbinin güzelliğine vuruldum."
Vay anasını be. Nida Azur'dan seçmelerde bugün.
"Acilen şiir okumayı bırakmalısın," dedi düz bir sesle.
"Şiir okumam ki, sana bakmak yetiyor," dediğimde aynı anda gözlerimizi büyüttük. Evet fazla romantik oldu bu sefer. Valla ha romantik oldu lan.
Mustafa elini alnıma koyup, "Ateşin de yok, açlık başına mı vurdu?" dedi. Elini alnımdan hızla ittirdim. "Şimdi vuracağım ben sana."
Bozuntuya vermeden okuldan çıktık. Kapı önüne atılmış iki sersefil gibiydik.
"Ben ne diyeceğim şimdi annemlere?" diye sordum. HuriyeSu bu sefer vallahi oyacak beni.
"Yiğidim için elimi kana buladım, uzaklaştırma aldım anne diyeceksin."
"Oha hiç aklıma gelmemişti, zekân paçandan akıyor."
"He şimdi böyle olur tabi," deyip taklidimi yaptı. "Matematik sınavım var Mustafa, geometri sınavım var Mustafa."
Gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım ve kafamı diğer tarafa çevirip kendimi gizlemeye çalıştım.
"Merak etme zaten birkaç gün sonra bayram, unutulur gider."
Sözleriyle ona dönerken, "Bayram da evde misiniz?" diye sordum.
"İkinci günleri köye gideriz, anneannemlerin yanına," dedi sakince. Sessiz kaldım. Bu sene babaannem bizim yanımızda olduğu için tüm sülale maşallah bizde toplanacaktı. Olamaz, baklava ve sütlaç tepsileri beni bekliyor. Tüh be, mercimek doğaydı şeker sunumunu ona yaptırırdım en azından.