Nida: İnanmıyorum.
Sinirle soludum ve cevap yazmasını bekledim.
A: Neye?
A: Tövbee de lan. Bu saatten sonra dinsiz mi oldun utanmadan?
Nida:
A: ?? Dnjdkssk
Nida: Neyse sana enerji harcayamam şu an, çıkışta lazım olacak bana.
A: O niye?
Nida: Sabah sınıfın lambasını patlattım, müdür de bana laboratuvarı düzenleme cezası verdi.
Nida: Bana lan bana.
A: kekekekekeke
Nida: Açsan git zıkkım lan. O nasıl random?
A: susususuusus
Nida: Zıkkım iç
A: asdfjfjkfldşdmfmdfnmsösm
A: Ee ne güzel işte. Git çalış. Hem sınıf lambasını patlatıyorsun hem de ceza beğenmiyorsun. Oh ne alâ.
Nida: Sorun ceza değil.
Nida: Sorun bu cezayı Mustafa'yla paylaşacak olmam.
A: Mustafa mı? Ne alâka lan?
Bir bilebilsem ah bir bilebilsem. Ritimli okumayan bizden değildir. Okumayan yallah youtuba.
Nida: Bende bilmiyorum. Çıkışta onunla başbaşa olacağım anlayacağın.
Bir süre cevap yazmadı. Sonra devam etti.
A: İyi sana da fırsat işte. Git değerlendir.
Gözlerimi devirdim.
Nida: He. İskeletten kalp yapar, kemikleri koklarız artık.
A: shdhjdjdmdkd
A: Valla ben bilmem. Orası senin bileceğin iş. Ortağaaaammm.
Ortağımmış. Bok.
Nida: İyi gidiyorum ben.
A: Yallah.
Nida: Ay hoşt ulan. Sana Yallah.
Güldüm ve telefonu kapattım. Ders sonu bitkin bir halde sınıftan çıkıp labaratuvara girdim. Kendimi bilim kurgu filmi çekimlerinde hissetmiştim. Ne manaysa. Hava kararmaya yakındı. İçeri girdiğimde Mustafa da hemen arkamdan gelip kapıyı kapattı. Elimi dişlerime götürdüm ve başımı arkaya doğru yatırdım.
"Tövbe, hasta mısın ses etsene gelirken?"
"Agrasiflik kanında mı yoksa ruhunda mı var?" diye sordu. Gözlerimi küçülttüm. "Adamına göre muamele diyelim."
"Allah Allah."
"Yallah," diyerek karşılık verdiğimde kaşlarını çattı. Ne diyorum ben yahu? Özellikle ona.
"Neyse," dedim ve çantamı masanın üzerine bırakıp ona döndüm. "Başlayalım da bitsin şu iş."
Spor çantasını çantamın kenarına koyarken bileğindeki siyah metal bileklik dikkatimden kaçmadı. Çok hoş gözüküyordu. Beyaz gömleğinin kollarını dirseğini kadar sıyırmış, damarlı kolları meydana çıkmıştı.
Damara zaafım var benim aq.
Tamam etkileşim bir.
Damarlı kol ✔
"Önce şu iskeleti düzeltip yerine koyalım," dedi yanımdan geçerken. "Ha?" dedim afallayarak. Sonra onu takip edip masanın üzerinde dağınık duran iskeletin organlarını kavradım.
Elime kalbi alıp çevirmeye başladım. "Vay be, gurban olduğum yaratıyor."
Güldü. "Yalnız maket o."
Kaşlarımı çattım ve gözlerimi kısıp ona baktım. "Valla mı? Zeki çocuk, ilçede değil Türkiye'de derece alacak zekan varmış senin."
Yüzünü ekşitti. "Hep böyle ters olmak zorunda mısın?"
"Sana ne?"
Omzumu silkti. "Bana ne? Neyse amacım sana yardım edip bunun yanında konuşmaktı. Görüyorum ki sadece işimi bitirip gideceğim."
Duraksadım. Nedensizce kötü olmuştum çünkü şuan çok samimiydi. Hiçbir yapmacıklık sezmiyordum tavırlarında. Ama ben böyleyim, değişemem.
"Peki," dedim ve kalbi iskelete yerleştirdim. Ardından diğer organlarını taktık ve iskeleti tamamlayıp yerine koyduk.
Ben dolapları düzeltirken Mustafa'da panolarla ilgileniyordu. Eline aldığı kadın sindirim sistemi resmini panoya taktığını gördüm ve koşarak yanına gidip gözlerini kapattım.
"Dur kızım ne yapıyorsun?"
"Bakma kadının orasına burasına?" diye bağırdım.
"Ne alaka lan, cansız o?" diyerek güldü. Ay dişleri de güzelmiş. Gülüşü gibi.
Etkileşim iki
Gülüş ✔
Ne diyorum ben, ne etkilenmesi?
Gözlerinde olan ellerimi kavradı ve ellerimi usulca indirdi. Boyu benden uzun olduğu için, felç geçirmeye sebep olacak şekilde başımı kaldırıp yüzüne baktım. Elimi hâlâ tutuyordu. Üzerime doğru eğildi.
"Bana bak, sen kıskandı mı yoksa beni?"
"Alt tarafı bir resim neyinden kıskanayım, ayıp ayıp." Gözlerimi kaçırdığımda başını biraz daha eğip gözlerimin içine baktı. Gözlerinin rengini ilk kez bu kadar net seçebilmiştim.
"Niye kaçırıyorsun o zaman gözlerini? Kıskandın işte."
Elimi hızla çektim. "Asla. Ben senin neyini kıskanacağım be?"
'Öyle mi?' der gibi baktı. Dişlerimi sıktım ve çantamı kavrayıp sınıf kapısına yöneldim.
"Nida?"
Omzumun üzerinden ona baktım.
"Bir gün beni kıskandığını kendi ağzınla itiraf edeceksin."
Gözlerimi büyüttüm ve dudak etimi dişledim. Bana imalı imalı bakarken kuyruğu dik tutmak için bir adım ona yöneldim ve sinirli kelimeyi suratına üfledim.
"Nah."