Multimedia: Shop yapmayı acilen bırakmam lazım djuwnsk
Müdür Bey yanımıza doğru yaklaşırken oturduğumuz yerden kalkmış, bankı arkamızda bırakmıştık. Mustafa sakince müdürün gelmesini beklerken bense çoktan dişlerimi birbirini vurdurmaya başlamıştım.
"Şimdi sıçtık," dedim homurdanarak.
"Sifonu çektim, sıkıntı yapma," dedi sessizce. Şaşkınlığımı gizlemeden ona baktığımda, Müdür Bey çoktan yanımıza gelmişti.
"Ne yapıyorsunuz siz burada?" diye sordu gözlerini bir bana bir Mustafa'ya yönelterek. Ellerimi önümde birleştirdiğimde Mustafa'nın kolu ensesine uzandı ve hafifçe orayı ovmaya başladı.
"Hocam geçen gün Nida arkadaşımıza ders anlatmıştım da, bugün de anlatır mısın diye sormaya gelmişti."
Yalanına edeyim senin. Ulan müdür benim ne kadar tembel biri olduğumu benden daha iyi bilir.
Müdür Bey bana bakarken, yüzümde samimiyetten uzak bir tebessüm belirdi. "Ya ya öyle işte hocam."
Adam kaşlarını çatmıştı. Sanki karşında gavur var anasını satayım gel döv. Pardon Müdür Bey öğretmenim o kaşlarınızı az indirir misiniz? Korkuyorum kardeş yapma yav.
"Kızım emin misin sen ders dinlediğinden?" diye sorduğunda cevabını beklemeden Mustafa'ya döndü. "Oğlum sen başka biriyle karıştırmış olabilir misin?"
Yemin ediyorum adam beni benden daha iyi tanıyor. Helal sana koca yürekli Müdür Bey öğretmenim.
"Evet hocam, matematik çalıştırıyorum," dedi Mustafa düz bir sesle.
Mesela; Alev Hocanın o ruju hiç taşırmadan kaç derece açıyla sürdüğünü, Sıçan Mert'in kaşının tam ortasına yediği darbenin karekökünü, odamda ki oklavanın yarı çapının, annemin viledasına oranını falan.
"Doğru mu bunlar?" diye sordu Müdür Bey. Kardeş İspanyol dizisi çekmiyoruz, ne öyle yedi sezondur kardeş olduğunu öğrenmeye çalışan tipler gibi.
"Doğru tabi hocam," dedim fire vermeden. "Biliyorsunuz ki Mustafa'nın dersleri çok iyi." Maşallah yiğidim benim. Allah seni pisagora bağışlasın. "Benimkiler de haliyle ortada. Rica ettim o da kabul etti."
Mustafa, sen ve ben çok iyi bir ikiliyiz. Doğaçlamayı kes anasını satayım.
Müdür Bey bir şey söylemeden başını salladı ve kaşlarını tekrar çattı. Çatma kurban olayım onları. Gözleri üzerimde ki tişörte kayarken, aha şimdi hapı yuttun dedi içimde ki ses.
"Kızım üzerin nerede senin?"
"Hocam üzerimde ya," dedim hayretle. Adam da telaffuz eksikliği var.
"Dalga mı geçiyorsun sen benimle?" diye sorduğunda bakışlarımı kaçırdım. "Estağfurullah hocam."
Ulan şu an kendime inanamıyorum. Yüzyılın ifşası biri ss alsın da bakar bakar gülerim.
"Nerede kıyafetin?"
"Annem yıkamayı unutmuş."
Anne beni duyuyorsan, kusura bakma. Birazcık günahını almış olabilirim.
"İlkokul mu burası? Ne bu bahaneler?" diye sordu tok bir sesle.
Yalan mı söylüyorum ulan yapraaam.
Evet.
"Bir daha olmaz hocam," dedim utana sıkıla.
"Tamam bir daha olmasın."