6.8

384K 25.3K 4.5K
                                    

"Nida," diyerek seslendi babam. Elimde ki kitabı bırakarak yatağımdan indim. Babam bir kez daha seslendiğinde hızlı davranarak odamdan çıktım.

"Efendim baba," dedim oturma odasının kapısından içeri girerek. Babam kanepede ayaklarını uzatmış televizyon izliyor, annemde ona meyve soyuyordu. Oh mis gibi aile.

"Şu kumandayı uzatıver kızım," dedi eliyle iki adım ötede duran sehpayı göstererek. Annem gülümserken gözlerimi azıcık deviriverdim.

"Peki," deyip kumandayı alarak babama uzattım. Annemle bakışırken bana soyduğu elmayı uzattı. "Ye de zihnin açılsın."

"Yok yemeyeceğim," diyerek arkamı döndüğümde babamın sesiyle yeniden duruldum.

"Kızım hemen ne diye odana kapanıyorsun otur şurada iki dakika."

Arkamı dönerek babama baktım. "Ders çalışıyorum baba," dedim sakince. Teneffüslerde Mustafa'yla falan mesajlaşıyorum.

"Nasıl gidiyor dersler, geçen gün geçiştirdin?"

"İyi diyelim iyi olsun," dedim bakışlarımı kaçırarak. Babam yüzünü ekşitti. "Esnaf gibi nasıl iyi diyelim iyi olsunmuş o?"

Babacığım ve anneciğim. Ben kesinlikle sizin evladınızım.

"Yani iyi diyorum," dedim.

Babam gözlerini kısıp bana şüpheli bakışlarını yollarken kendimi olabildiğince kedi yavrusu pozisyonuna sokup, tüm şirinliğimi zorladım. Artık ne kadar becerebildiysem.

"Neyse karnende görürüz," deyip elinde ki kumandayı televizyona doğrulttu. Başımı sallamakla yetinerek tekrar odama kapandım.

Yatağın üzerinde ki kitabı rafa koyarken telefonum titredi. Yüzümde müthiş bir tebessümle yatağın üzerine zıplarken bildirimleri açtım.

A: Kollarım kopuyoo

Nida: Neyse ki bitirdik.

Bugün okul çıkışı kalan disiplin cezasını da yerine getirerek okulu boyamıştık.

A: Ah burada olaydın da ovaydın kollarımı

Nida: Anana ovdur djkdkdk

A: Kayınvaliden uyudu yavrum.

Tövbe estağfurullah.

Nida: Kendin ov jdjjd

A: Senin beynine tüküreyim demek isterdim ama içinde ben varım 😎

Laf mı soktun, iltifat mı ettin acaba Mustafa Alp Levendoğlu Bey?

Nida: Ben de senin kalbine dndkd

A: Onun içinde de sen varsın.

Sebepsizce sırıttım.

A: Bilgisayarın var mı?

Diye sorduğunda gözlerimi anında masanın alt köşesinde duran laptobuma çevirdim. Ne zamandır kullanmıyordum, umarım hâlâ çalışıyordur benim antika.

Nida: Evet niye sordun ki?

A: Tamam skype adresini ver de az göreyim seni. Artık mesajlar kesmiyor beni.

Nida: Daha bugün okulda görüştük ya.

Kesinlikle iltifat kaldıramıyorum.

A: Yetmiyor diyorum, özledim diyorum zalımın kızı.

Az biraz yok anasını satayım belediye logarının kapağı gibi sırıttım.

Nida: Tamam bekle açayım bilgisayarı.

A: Biliyodum 😎

Nida: Neyi?

A: Sende beni özledin.

Yüzüm kızarırken telefonu bıraktım ve bilgisayarımı şarja takarak yatağıma tekrar kuruldum.

Nida: Açılıyor bilgisayar.

A: Tamam hesabın yolla.

Hesabımı yazdıktan sonra bilgisayarım açıldı. Aferin lan çalıştın.

Kısa bir süre sonra beni skypetan aradığında aramasını kabul ettim. Mustafa'yı ekranda gördüğümde içimde tuhaf bir şey olmuştu.

"Az yaklaş kız, gözlerini görmek istiyorum," dedi gülerek. Güldüğümde  sırtımı yatağa dayadım ve laptopu dizlerime koydum.

"Oldu mu?"

"Oldu," dedi sakin bir sesle. "Çok güzel oldu."

Dudağımın içini ısırdım. Sanki avucumun içindeydi.

"Ee anlat bakalım bir şeyler?" dedim sessizliği bozarak. Mustafa ekrana yaklaşarak derin bir iç çekti.

"Gözlerin konuşuyor bırak onları dinleyim."

Gözlerimi kapatıp açtığımda utanarak dizlerimi kendime doğru çektim. Haliyle laptopu da yüzüme doğru yaklaştırdım.

"Ben seni duymak istiyorum ama," diyerek itiraf ettiğimde güldü. "Bak sen?"

"He öyle valla," dedim. Bir süre sonra eline telefonunu aldı.

'Yaz meyvesi tadında dondurma gibisin.'

"Ne oluyor be?" dedim müziği duyarak. "Dur lan bunu açmayacaktım anasını satayım."

Güldüm. "Sen bu şarkıyı mı dinliyorsun?" diye sordum hayretle.

"Virüs ya virüs," dedi kıkırdayarak. Gözlerimi kıstım. "Tabi canım tabi."

"Senin canım diyen ağzını yerim," dedi bir anda. Bakışlarımı kaçırdım. "Lafın gelişi o be."

"Hı salak hı."

İstemsizce kahkaha attım. Yahu bir insanda bu tür hareketler hiç mi iğreti durmaz?

Mustafa telefonu kenara koyarak bana baktığında alttan müziğin sesini işittim.

"Bazen kırıyorum kalbini, pamuk yüzlüm istemeden.
Sarılmak istiyorum korkuyorum git demenden.
Rüyama giriyor kavgamız boğuyor içimi bazen
Sen ve ben bir âşk masalıyız bitmesini hiç istemem.

Hayatımda görmedim hiç böyle bir aşk çiçeğini.
Koparmak isteyenin kopartırdım yüreğini.
Sevgimin en sonbaharı seninle olacak bebeğimiz.
Beraber atacak sonsuza dek yüreğimiz."

Şarkı devam ederken gözlerimizin içini ezberledik. Ellerini ekrana koyduğunda sebepsizce ellerimi ekrana koydum. Oysa basit bir cam parçasına dokunuyordum neden parmaklarımda başlayıp kalbime sıçramıştı bu yangın?

"Merhaba sevgilim bugün de benlesin bu çok güzel.
Kanatsa dahi elimi onlarca dikenli tel.
O günlerin hatrı var kalbimde hep gezer.
Uyuşturucu etkisisin vücudumda en güzel.

Gitme lütfen, nolur sürekli kal benle.
Gözümde yaş ol ve gözümden ak benle.
Sev beni en mutlu günde yanımda ol benle.
Gitme ve ilk günkü heyecanlılıkla kal benle."

Taladro sözlerine devam ederken müziğin sesini kısıp gülümsedi.

"Nida," dedi boğuk bir sesle.

"Hım," dedim sessizce. Ellerim yüzünde gezindi. Bunu az çok görebilse de umursamadım.

"Kızım ben seni cidden çok seviyorum lan, bileklerimi kesecek kadar hemde."

Kıkırdadım. "Manyak mısın sen?"

"Senin gibi bir deliye âşık olacak kadar manyak senin gibi deliyle bir ömür geçirecek kadar akıllıyım," dedi.

Sonra sustuk. Öyle bir güzel sustuk ki bir tek kalp atışlarımızı duyduk.

Yavaştan final sesleri yükseliyor sanki. Bakalım sürpriz 😉

SEVİLİYORSUNUZ ❤

ÇEVRİMİÇİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin