Mustafa'nın yanından ayrıldığım gibi doğru kantine indim. Kantin sırasının ahiret sırası gibi olduğunu görünce gözlerimi devirdim ve sinirle masanın birine oturup, sıranın azalmasını bekledim.
O sırada telefonumu çıkardım ve Alp'e mesaj attım.
Nida: Siz erkekler neden bu kadar değişiksiniz?
Ekranın kilidini kapatmadan beklemeye başladım. Üç dakika kadar sonra çevrimiçi oldu.
A: Şeylerimiz yok diye mi?
Nida: Tövbe. Ha birde lafı kıçınızdan anlamakta üstünüze yok.
A: Lan ne yaptım şimdi jfjdmdms
Bir şey yazmadan onun yazmasını bekledim. O da benim yazmamı bekledi. Öyle de yaptı zaten. Yüzüm sinsice gevşerken parmaklarımı kütlettim. Sanki çocuğu döveceğim ha.
A: Yine ne oldu? Atarlı.
Nida: Vallahi ben durduk yere atar falan yapmam orda bir anlaşalım.
A: djkdkd Ee anlat hadi.
Nida: Bir çocuk var.
A: Kim lan o?
Dur oğlum, sakin.
Nida: Adı Mustafa.
Nida: Galiba bana yazıyor.
A: Diyorsun.
A: Defter misin kızım sen?
Nida: He hemde 5 ortalı
A: Eee anlat devam.
Nida: Eesi şey işte. Çocuk bana yazıyor, ne deyim?
A: O yazıyorsa sen de sil.
A: Bunu da sana ben mi söyleyim?
Nida: Diyorsun.
A: Ya da dur.
A: Sen çocuk hakkında ne düşünüyorsun?
Duraksadım. Neden böyle bir soru sormuştu ki şimdi?
Nida: Niye sordun?
A: Sen hissediyor musun bir şey?
Nida: Ne alâka be. Yok tabi.
Kaşlarımı çattım.
A: İyi aferin.
Nida: Ne demek iyi aferin.
A: Ni dimik iyi ifirin.
A: Taktik mi istiyorsun?
Nida: Ne taktiği be.
A: Bilmem çocuktan etkilenmek istiyorsan taktik verebilirim.
Nida: Niye Eros musun sen?
A: Değilim. Emin ol olsam bile o okları o çocuğun kıçına saplarım.
Tekrar duraksadım. Neden böyle bir tepki vermişti anlayamamıştım. Sonra birden başımın üstünde ampul yandı.
Pekâlâ sayın Alp Bey bunu siz istediniz.
Nida: Tamam teklifini kabul ediyorum. O çocuktan etkilenmem için bana taktik ver.
Nida: Bam bam bam.