Gizli numara: biliyorum sen de sıkılıyorsun. Ama hayat Ajdar'ın şarkıları ki kadar eğlenceli değil. Fark ettim de hayat zaten çok boktan
Gözlerimi devirerek mesajı okudum. Kimdi bı gizli numara? Hayır mesajına karşılık da veremiyordum ki.
Gözlerimi kıstım ve mesajı tane tane okumaya başladım. Hm, demek cümle başına küçük harfle başlayıp sonuna nokta koymadın. Muhtemelen Türkçe dersin zayıf. Evet adeta bir Sherlock Holmes modundayım şu an.
Başımı alayla sağa sola salladım ve mesaj kutumdan çıkıp WhatsApp'a girdim. Mustafa'nın profiline girdiğimde son görülmesinin dün gece bıraktığı saatte olması dikkatimden kaçmamıştı. Okulda da görememiştim onu.
Nida: Neredesin?
Nida: Lan meraktan öldürmek mi istiyorsun beni?
Nida: Tamam öleyim geri zekâlı.
Nida: Sende başka kıvırcıkları seversin artık.
Nida: Yani sebze olanındanı.
Daha fazla saçmalamadan telefonu kapattım ve başımı sıranın üzerine koydum. Selen masanın üzerine koyduğu kitabı okumaya devam ederken, sıkıntıyla soludum.
"Canım sıkılıyor."
"Senin ki gelmedi mi daha?" diye sorduğunda kaşlarımı yukarı kaldırdım. "Gelmedi. Mesajlarıma da dönmüyor."
"Bence seninle ömrünü geçirmenin bir delilik olduğunu anladı ve aklını yitirmeden kaçtı." Selen gözlerini kitabın satırlarında gezdirirken gözlerimi kısıp, yüzümü ekşittim.
"İnanılmaz bir mizahın var," deyip tekrar ofladım. "Kızım hakkaten nerede bu çocuk?"
"Sen bilmezsen ben nereden bileyim?" deyip başını sağa sola salladı.
Mustafa elma dersem çık, havyar dersem çıkma. Elma. Hadi çık zalımın oğlu.
Selen kitabını okumaya devam ederken telefonum titredi. Bir heyecanla ekran kilidini kaldırıp gelen mesajın gizli numaradan olduğunu öğrenince dişlerimi sıktım.
Gizli numara: Selam ben gizli numara. Bu da gizli numaram. Zaaaa
"Zaaa ne be?" dedim sesli bir şekilde. Allah bana gizli numaranın bile akıllısı nasip etmiyor. Tüm deliler benim başımda anasını satayım.
"Ne oldu?" diye sordu Selen irkilerek. Telefonu sıranın üzerine bıraktım ve Selen'e döndüm. "Dün geceden beri gizli bir numaradan mesaj alıyorum."
"Oha kimmiş?"
"Çok gizli olduğu için bilemiyorum," dedim ve yüzümü müthiş bir şekilde ekşiterek devam ettim. "Selen senin aldığın notlar, okuduğun kitaplar beynine ulaşamadan eriyor mu?"
"Yok ya kilo aldım son zamanlarda."
Ellerimi dua eder gibi açıp birkaç bir şey söyleyip yüzüme sürdüm. "Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim diye boşuna dememişler."
Selen keyifle güldü "Öyleyimdir valla."
Ona karşılık vermeden dudaklarımı çabucak yaladım ve ses tonumu kıstım. "Sence bu kişi Mert olabilir mi?"
"Sıçan mı?" diye sordu.
"Hı o mal," dedim başımı aşağı yukarı sallayarak. Selen sınıfa döndü ve Mert'in boş olan sırasına bakıp bana döndü. "Bilmem ki, dün senin ki onu fena benzetmişti. Sanmıyorum yürek yiyebileceğini."