5 • Cennette Gibi

15K 1.7K 272
                                    

Multimedya: Our Last Night | Dark Storms

Keyifli Okumalar...

💫

Karanlık caddelerde dolaşan insanlar... Kalabalığın arasına karışmak ne kadarda kolay. Kimse bana dikkat etmiyor bile. Neler yaşadığım hakkında kimsenin en ufak bir fikri yok. Bilseler de umursamazlar çünkü insanlar böyleler... Benciller. Kendilerine zararı ve yararı dokunmayan işlere bulaşmazlar. Canın yansa da bunu anlamak istemez, görmezden gelirler çünkü bu daha kolay.

Kaç saattir bu caddelerde dolaştığımı bilmiyorum. Ellerimi saklıyorum ve sadece ilerliyorum. Gözlerimin seçebildiği yollarda... Bu ilk ağlayışım değil, sonda olmayacak. İlerliyorum, ilerliyorum, ilerliyorum. Sokaklar ıssızlaşıyor, ben yine de saatin kaç olduğunu umursamıyorum. Neden umursayayım ki? Gidecek bir evim ya da buluşup sohbet edecek arkadaşlarım yok. Artık yok. 

Bir sokak daha dönüyorum ve üşüyen vücuduma kollarımı doluyorum. Yine de ellerime bakmıyorum. Havanın soğuğu içime işliyor sanki. Rüzgar yüzüme vurdukça ıslanan yüzüm daha da soğuyor. Adımlarım daha da yavaşlıyor. En sonunda bir alt geçit görüyorum ve düşünmeden merdivenleri iniyorum. Tek istediğim biraz olsun ısınmak. 

Alt geçit berbat halde. Dökülmüş ve sıvası akmış duvarlar rütubet kokuyor. Yerler kir ve çöp içinde. Belli ki kullanılmayan bir yol ama bana iyi geliyor. Yalnız kalıyorum ve biraz olsun ısınıyorum. Duvara sırtımı dayayıp yere çöküyorum ve sonunda hıçkırıklarımı serbest bırakıyorum. Ağlamak insanı rahatlatır mı bilmem ama beni kesinlikle daha dibe çekiyor. Sanki her damla gözyaşıyla bana ağırlık yapıyor. 

Birden alt geçidin ışıkları sönüyor. Korkuyorum ve duvara daha çok sokuluyorum. Etrafı dinliyorum ama sessizlikle karşılaşıyorum. Yine de huzursuzum, sanki artık eskisi kadar yalnız değilmişim gibi...

"Kim var orada?" Sessizlik...

Beni bulmuş olabilir mi? Hayır, bulamayacağına eminim. Yine dudaklarımdan bir hıçkırık kaçıyor. Sakladığım ellerimi çıkarıp sanki kanı görebilecekmişim yukarı kaldırıyorum ve bir kaç damla gözyaşımı daha feda ediyorum. Bir ses doluyor kulaklarıma, bir tıslama...

"Kim var orada?"

Doğrulup etrafımı görebilecekmiş gibi tekrar bakıyorum ama sadece karanlık. Ses yok. Yine de daha fazla burada kalmak istemiyorum. Gizlenecek başka bir yer bulmalıyım. 

İlerlemek için bir adım atıyorum ama bir siluet önümü kapatıyor. Sanki tüm karanlıktan daha karanlık... Korkuyla geriliyorum ve karanlık bana daha çok yaklaşıyor. Sırtım tekrar duvarla buluşana kadar geriliyorum. 

"Ne istiyorsun benden?" diyorum sesim titreyerek. Karanlık bana cevap vermiyor ve yaklaşmaya devam ediyor. Onu durdurmak için kanlı ellerimi kaldırıyorum. Karanlık tıslıyor ve ellerimi yakalıyor. 

"Seni özgür bırakıyorum." diye fısıldıyor. Sonra boynumda keskin bir acı hissediyorum. Acı katlanarak artıyor. Sanki tüm hücrelerimi kavuruyor. Buna rağmen kıpırdayamıyorum. Acı artık o kadar dayanılmaz oluyor ki çığlık atıyorum ama sesim çıkmıyor. Tüm çığlıklar içerimde yankılanıyor. Acı geçtiği yerde soğukluk bırakıyor. Sıcaklığımı sömürüyor, yerine buz parçaları serpiyor. Zaman geçmek bilmezken acıda sonunda gidiyor ama soğukluk beni terk etmiyor. Gittikçe daha da soğuk oluyor.

Dudaklarımdan sadece tek bir kelime dökülüyor.

"Üşüyorum."

MEZARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin