43 • Kabul

9.3K 1.3K 514
                                    

Multimedya: Alan Walker | Alone

Keyifli Okumalar...

🔱

Sıcaklık öyle yoğundu ki tüm bedenim adeta kavruluyordu. Halbuki boğazımdan aralıklarla süzülen sıvıyı hissediyor ve açlığımın bastırıldığını fark edebiliyordum. Öyleyse neden hala harlı ateşlerin ortasında kalmış gibi yanıyordum?

"Mel!"

Ara ara duyduğum seslerin sahibi yabancı değildi ama kime ait olduğunu bir türlü çıkaramıyordum.

"Mel!"

Yüzümü buruşturdum, ya da sadece yapabildiğimi sandım. "Sıcak!" Ses bana aitti ama aynı zamanda çokça yabancıydı da. Bir kez daha serin sıvı deydi dilime. Boğazımdan ufulca aktı. Serinlik sadece bir an beni rahatlattı ama içimdeki ateş serinliğin yerine yine alev bıraktı.

"Bir şeyler yap!" dedi öfkeli bir ses.

"Deniyorum." diye cevap verdi ona yine öfkeli bir kadın sesi.

Kirpiklerimde vücudum gibi alev mi almıştı bilmiyorum ama kapalı gözlerimin altına sığınan kehribar gözlerim bile yanıyordu. "Çok... Sıcak!"

"Lanet olsun!" diye bir bağırtı doldu kulaklarıma ve sadece bir kaç saniye sonra aynı ses, "Hepsi senin yüzünden." diye tekrar kükredi.

"Seni pislik herif!" diye yakın bir hırıltı duyduğumda kim olduğunu seçemesem de heyecanlandım. "Onu dinleseydin..."

"Onu dinlememeli ve seni o an yakmalıydım."

"Kesin şunu!" diyerek kadın araya girdi. "Konsantre olamıyorum. Vücudu fazla sıcak ve bir türlü ateşi düşmüyor. Kız birazdan alev alacak. Siz iki aptal susamıyorsanız gidin kozlarınızı başka yerde paylaşın."

"Ariana işine yarar mı?"

"Asla o cadı bir daha ona yaklaşamaz." dedi tanıdık sert ses. "Sonsuza kadar zindanda kalıp acı çekecek!"

"Ben... ben hallederim." dedi kadın ama sesinin titrediğini algılamıştım. Bir şeylerin acısını bastırmaya çalışır gibiydi.

Sesler birden kesildi ve serin bir hava yüzüme vurdu. Rahatlayarak derin bir nefes aldığımda ciğerlerim yandı. Gözlerimi kırpıştırıp aralamaya çalıştım ve açılan gözlerim karanlıkla karşılaştı. Her yer zifiri karanlıktı.

Yüzümde bir el hissettim ve yumuşak bir ses, "Mel!" dedi. "Hadi sevgilim bana bak!" Gözlerimi sesin yönüne çevirdim ama karanlıktan başka bir şey yoktu.

"Mel iyi misin?" diye soran diğer sese döndüm bu kez. Tony... Bu Tony'di ama sesinden başka bir şey yoktu. Karanlık onu da sarmalamıştı.

"Lanet olsun!" diye tısladım ve doğrulmaya çalıştım. Biri bana yardımcı olurken sırtımı yatak başlığı olduğunu düşündüğüm bir şeye yasladım.

"Mel iç şunu! Daha toparlanamadın. Hala kana ihtiyacın var." dedi Tony.

"Neyi... neyi içeyim?" dedim öfkeyle. Karanlığı yeterince yudumluyordum zaten.

"Bunu..." dedi. "Al hadi!"

Elimi ileri doğru savurdum ve bir nesneye çaptı. Bunu bir camın kırılma sesi takip etti. "Bunu neden yaptın?" dedi Tony şaşkın bir sesle.

Gözlerimi kırpıştırdım ve işe yaramayınca ellerimle ovuşturdum. Biri ellerimi yakaladı ve gözlerimden uzaklaştırdı. "Mel sen... iyi misin?" Bu ses... Tanrım! Bu ses Julian'ındı.

MEZARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin