40 • Kralımız Çok Yaşa!

8.5K 1.3K 329
                                    

Multimedya: Melanie & Sirena

Keyifli Okumalar...

Gökyüzü karardı. Sanki etraf birden zifiri karanlığa gömülmüştü. Saniyeler önce mavi gözleriyle bana bakan adamın şimdi göz kapakları güzel maviliklerini ebediyen kapatmıştı.

Ariana'nın elinden kurtulmak için delice çırpınırken çığlıklarımı engelleyemiyordum. Acı öyle yoğundu ki içimi parçalıyordu, ruhumu çekip koparıyordu bedenimden. Bir anda nasıl bu hale gelebilmiştik?

"Eh! Yeter!" diye bağırdı Ariana. "Sus artık!" Dudaklarım o an mühürlendi ama gözyaşlarım aktı. Çığlıklarım içimde yankılanmaya devam etti. Ariana beni bırakınca bir bez bebek gibi yere yığıldım.

Bryton Julian'ın ölü bedenine bakarken başını Ariana'ya çevirdi. "Neden yanmıyor bu herif?"

Ariana umursamazca cevap verdi. "Kızın kanı damarlarında olduğu içindir. Kanı kuruduğunda o da saniyeler içinde küle dönüşür, merak etme."

Bryton'ın dudakları yana kaydı ve bana baktı. "Güzel!" Ardından gömleğinin düğmelerini açıp göğsünü açıkta bıraktı. Şimdi kalbinin üstündeki liderlik mührü göze çarpıyordu. Başı toprağa saplanmış bir oka sarılmış siyah bir yılan... Mührü ona ne kadar da uyuyordu.

"Atratus liderlik mührü hala bana geçmediğine göre ya bir liderde iki mühür belirmiyor ya da başka birinde belirdi." Askerlerine dönüp esir kurt ve vampirleri işaret etti. "Gidin ve mührün belirdiği kişiyi bulun. Onu canlı istiyorum."

Askerler hızla kalabalığa karışırken Bryton bir kaç adım atıp önümde durdu. Ariana beni yerden kaldırdığında Bryton, "Bırak onu!" diye emretti. Kadın ellerini çekince öne doğru yalpaladım. Bryton hemen beni tuttu ve kendine yasladı. Saçlarımı okşarken ondan kurtulacak gücü kendimde bulamadım ve öylece omuzunun üzerinde Julian'a bakmaya devam ettim.

"Söyledim sana Melanie!" dedi fısıltıyla. "Sen benimsin ve seni benden almaya çalışan her kim olursa bunu canıyla öder." Hafifçe geri çekilip yüzüme baktı ama ben hala öylece Julian'a bakmaya devam ettim. Eliyle çenemi yumuşak bir şekilde kavrayıp kendine çevirdi. Yüzümü incelerken kaşları çatıldı. "Bu sadece küçük bir hoşlantı değil, öyle değil mi? Sen... ona aşıksın." Sessizliğime karşın çenemdeki eli baskısını artırdı ve, "Cevap ver!" diye sesini yükseltti.

Ariana dilimi çözdüğünde, "Cehenneme git!" diye tısladım.

Yüzünde bir kas seğirmeye başladı. "Biliyor musun, sana oldukça merhametli davrandım Melanie ama haddini fazlasıyla aştın sen." Çenemdeki eli yoğun bir acı vermeye başladı. "Cezası ağır olacak. Her günün acı içinde geçince bakalım buna ne kadar dayanacaksın. Önünde sonunda bana teslim olacaksın."

Buz gibi bir gülüş kaçtı dudaklarımdan. "Ben az önce zaten hayatımdaki en büyük acıyı yaşadım. Bundan fazla acı veremezsin."

"Göreceğiz." Dişleri açığa çıktı ve yüzünü boynuma gömdü. "Kanını kurutacağım Melanie ve bunu yaparken canının ölesiye yanmasını sağlayacağım. Tıpkı o ara sokakta olduğu gibi..."

Dişleri öldürücü yavaşlıkta tenime gömülmeye başlarken titredim ama korkuma rağmen yine de, "Keyfini çıkar!" dedim. "Uzun sürmeyecek çünkü istediğin gibi senin kuklan olmayacağım. Ben ölüyorum zaten Lauter."

Birden geri çekilip, "Ne saçlamıyorsun sen?" diye sordu.

"Avcıların yuvasında bana bir tür zehir verdiler. Yukarıdaki yaratıkların zehriyle yapılan bir serum ve seruma kurtların bağışıklığı yok. Hatırla Bryton! Sen bana ne yapmıştın?"

MEZARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin