15 • O Gitti!

11.4K 1.5K 546
                                    

Multimedya: Mel & Tony

Evanescence | Even In Death

Keyifli okumalar...

Uğraşma dedi içimdeki ses. Kaybedeceksin.

Sanki beni tanımıyordu. Vazgeçmek benim kitabımda en son sırada bile yer almıyordu. Ben o kelimenin üstünü çoktan karalamıştım. Onu da karalayıp gömdüğüm kaybetmek kelimesinin yanına, en derinlere gömmüştüm. Şimdi de vazgeçmeyecektim. Yanımda yüzünde açık bir zaferle karşısındaki kıza bakan bu sırlar kralını elbet bir gün çözecektim. Onu o sırların içinden çekip çıkaracak ve sonra da sırlarını zaferlerimin yanına ekleyecektim.

Valeria her an Julian'nın üzerine saldıracak gibi baksa da hareketleri fazlasıyla durağandı. Sadece öfkesi gözlerini ele geçirmişti. Bir kaç saniye sonra o da yok oldu ve yerini ifadesizliğe bıraktı.

"Kazandın." dedi kabullenerek. "Yine de bu kaybettiklerinin yanında hiç kalıyor. Öyle değil mi Julian?" İsminin üzerine basarak sonlandırmıştı cümlesini.

Julian bir an gerildi ama yine en iyi yaptığı şeyi yaptı ve ifadesizliğe bürünüp başka bir şey söyleme zahmetine girmedi.

"Yine de..." dedi Valeria. "Kısa süre içinde tekrar karşılaşacağımızı hissediyorum." Elini beline uzatıp bir tabanca çıkardı ve Julian'a uzattı.

"Geri dönmek gibi bir niyetim yok Valeria." dedi Julian. "O yüzden bir işaret fişeği tabancasına ihtiyacım yok."

"Ne zaman neye ihtiyacın olacağını bilemezsin." dedi Valeria kendinden emin sesiyle.

Julian iç geçirip tabancayı aldı ve sırt çantasını açıp içine attı. Valeria bunun üzerine gözlerini Julian'dan çekip adamlarının üzerinde dolaştırdı.

"Gidiyoruz." dedi. Hiçbirimize tek söz söylemeden ve son kez bakma zahmetinde bulunmadan arkasını dönüp araçları bıraktığı yere doğru yürümeye başladı. Kaybetmişti. Buna rağmen hiçbirimize, en çokta Julian'a herhangi bir saldırı girişiminde bulunmamıştı. Belki de Julian'ı sadece güçlü bir müttefik olarak görmüyor ona değer veriyordu ve bir gün gerçekten geri döneceğini umuyordu.

Onlar yeterince uzaklaştığında Tony "İyi işti." dedi Julian'a. "Şimdi gidip şu lanet görevi bitirelim."

Tony girişe doğru ilerlerken bizde onu takip ettik. Bir su birikintisine bastığımda başımı kaldırıp karanlık gökyüzüne baktım. Bulutlar yine gölge gibi heryeri sarmıştı ve tek bir yıldızın ışığına bile izin vermiyordu.

"Gerçek bir yağmur hiç yağmaz mı?" diye mırıldandım.

"Bazen." dedi Julian. "Ama çok nadirdir. Yakın zamanda sadece asit yağmurları olmuş."

Anladığımı belirtmek için başımı salladım. Tekrar yerin altına o mezara dönmeden yağmuru bir kez tenimde hissetmek isterdim.

Tony'in ardından bizi üçüncü bölgeye açılan kapıya götürecek tünele girdik. Duvardaki fayanslar kirlenmiş ve yer yer dökülmüştü. Bazı yerleri yosun bağlamış ve garip bir görünüm oluşturmuştu. Sanki önceden ateş yanmış gibi hafif bir is kokusu vardı. Duvarda çok eskiden kalma bir yazının sadece bir kısmı okunuyordu.

Son...

İçimi bir ürperti kapladı. Bizde sona yaklaşmıştık. Aureus'a ulaşınca tüm bu kargaşa bitecekti. Ya da daha yeni başlayacaktı. Aureus'u liderini uyardıktan sonra hemen kendimizi Argentum'a atamazdık. Gelirken bu kadar tehlike atlatmışken dönüşümüzde kolay olmayacaktı. Belki de bir savaş olacaksa bizde katılmalıydık, arka planda kalıp izlemek pek bize göre degildi. Aureus lideri Marlon Harwood kurtlardan önce bir atak planlarsa sadece geri planda kalıp ortalığın sakinleşmesini de bekleyebilir sonra da geri dönerdik. Yolun sonuna yaklaşmışken ben hala Tony'nin bizi bu işe sokma nedenini öğrenemiştim ve geri döndüğümüzde ilk işim bunu öğrenmeye çalışmak olacaktı.

MEZARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin