9 • Dönüşüm

13.3K 1.6K 260
                                    

Multimedya: Julian & Calina

Living In Fiction | Degenerate

Keyifli okumalar...

🌍

"Yeryüzü, öyle mi?"

Tony belki onuncu kez aynı şeyi tekrarladığında bıkkınlıkla iç geçirdim. Öfkesi dinmiş yine eski neşeli ifadesini takınmıştı. Geri geldiğinde ben ona Julian'ın söyledikleri tekrarlarken, Julian ve Calina da bahsettikleri metro girişini kontrol etmek için gözden kaybolmuşlardı. Belki de sadece başbaşa kalmak istemişlerdi, bilemiyorum. İkisi de açıkça hislerini belli eden kişiler değillerdi ama aralarında nasıl bir ilişki olduğunu kim bilebilirdi ki?

"Yeryüzü, yani bildiğimiz eski dünya. Daha doğrusu yok edilmiş dünyadan geri kalanlar." dedi Tony.

"Evet, Tony." dedim artık fazlasıyla sıkılarak.

En sonunda önündeki sönmeye yüz tutmuş ateşle oynamayı bırakarak bana baktı. "Orada bizi neler beklediğini biliyor musun Mel? Oradaki yaratıklar kurtlardan bile daha çirkin."

"Kurtlar güzel hayvanlardır." Bana ciddi misin? der gibi bakınca devam ettim. "Gerçek kurtlar, yani kurtadamları kastetmiyorum."

"Ne olursa olsun. O ikisiyle bir adım daha atmam ben."

"Tony ortada ne tür planlar dönüyor bilmiyoruz ve bir şekilde Aureus'a ulaşmamız gerek. Kabul etmek istemesekte ikisininde fazlasıyla yardımını gördük. Yukarı da bize yardımcı olabilirler."

"Olabilirler değil olabilir." diye düzeltti Tony. "Kız yukarı çıkamaz. Bir avcı olsa da hala fazlasıyla insan. Orada maskesiz dolaşamaz." Duraksayıp "Ve..." diye devam etti. "O sarı kedi de bizimle gelmiyor."

"Bak!" dedim öne doğru eğilerek. "Julian'ın savaşa katılacağım saçmalığına ikimizde inanmıyoruz ama bir şeylerin peşinde ve belli ki bize de ihtiyacı var. Oraya varana kadar bize yardım edecektir. Sonra bir şekilde ondan kurtuluruz."

Bir süre yüzümdeki ifadeyi inceleyip düşündü. Gözlerini kısıp "Onu kolaylıkla harcayabilir misin Mel?" diye sordu.

Bu sorudan ne anlamam gerektiğini bilmesem de "Evet." dedim. "Neden yapamayayım? Bize yapacağı en ufak bir hatada onu gözden çıkarmakta tereddüt etmeyeceğimi biliyorsun. Böyle bir şey sorman bile saçma."

"Biliyorum, biliyorum." dedi hemen gülümseyerek. "Sadece sordum işte. Birilerini doğrama şansını kaçırmazsın sen."

"Sende birilerini ağına düşürmeyi..." dedim sırıtarak. "Avcıyla ortadan kaybolduğunda neler olduğunu anlatmadın."

Kaşlarını kaldırıp omuz silkti. "Her kız gibi o da tam cazibeme kapılıyordu ki kurtadamlar tüm eğlenceyi bozdu."

"Kesin öyledir."

Biraz öne doğru eğildi ve etrafına kısa bir bakış attı. Gözlerini tekrar bana çevirdiğinde "Sana bir şey söyleyeyim mi?" dedi.

İlgiyle dinlediğimi belirtince devam etti. "Avcı bizim sarı kedi'ye fena tutulmuş."

"Nereden anladın?"

"Ah! Sana ağızdan nasıl laf alınır bu zamana kadar anlatamamışsam şimdi hiç anlamazsın."

"Bunu anlatmıştın ama dur bir dakika..." dedim. "Sen ağızdan laf almak yerine Fransız öpücüğünü anlatmıştın. Hemde bu avcıya benzeyen sarışın bir kızın üzerinde uygulamalı olarak."

"İkisi aynı şey. Tavla, yola getir, öp ve hop kız dökülsün."

Gülsemde ciddileşip "Herneyse..." dedim. "Avcı başka bir şey anlattı mı?"

MEZARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin