Multimedya: MXMS |I Revenge
Keyifli Okumalar...
(Anthony'nin gerçeklerine hazır olun!)☀
Bir kaç saniye donmuş gibi Anthony'nin yerdeki bedenine baktım. Sonra ise duyularım harekete geçti. Yataktan fırlayıp ona doğru atılmıştım ki Sirena tarafından geri itildim.
"Dokunma ona! Sen ona bir daha dokunmayacaksın anladın mı?"
Öfkesini ve nefretini belli eden keskin sesi bende de aynı duyguların oluşmasına neden oldu. "Kes sesini!" diye bağırdım ve önüme siper olan bedenini şiddetle ittim. Yere diz çöküp Tony'nin bedenini kucağıma çektim. Lanet olsun ki bunun geri dönüşü yoktu. Kan yemininin laneti nasıl bozulur hiçbir fikrim yoktu. Dahası bu güne kadar bunu bozabilen ne birini görmüş ne de bunun olabileceğine dair bir şey duymuştum. Anthony'nin sadece ve sadece 1 haftası vardı. Lanet kısacık bir hafta sonunda kendi kanında boğulacaktı.
Sirena yine bana doğru atılınca Julian onu geri çekti ve, "Kendine gel!" diye tısladı.
"Kendimdeyim." diye bağırdı Sirena. "Fazlasıyla kendimdeyim ve senin kahrolası vampir kızın yüzünden onu kaybediyorum."
"Onun yüzünde mi? Ciddi misin Sirena? Anthony'nin ne yaptığını ikimizde biliyoruz ve şimdi sen bunun Melanie'nin suçu olduğunu mu söylüyorsun?"
"Ne yapmış olursa olsun..."
"Onu seviyorsun." diye sözünü kesti Julian. "Ama bu onu masum yapmıyor. O en başından beri bunu istiyordu, anlıyor musun? Suçluluk hissinin nasıl olduğunu iyi bilirim. Seni içten içer yer bitirir. O ölmek istedi çünkü buna artık dayanamıyordu."
Sirena'nın öfkeli gözleri yine beni buldu. "Bu kızı sevdiği için..."
"Doğru ve sen bunu değiştiremezsin."
"Kesin şunu!" diye araya girdim. Neler döndüğünü hala tam olarak anlamasam da Tony bu haldeyken bu konuşmalar sadece canımı daha fazla sıkmaya yarıyordu. "Ona yardım etmeliyiz. Laneti bozmanın bir yolunu bulmalıyız."
"Bulamazsınız." dedi Darian. "Bulmayacaksınız." Birden geri çekildim ama bu kez bunu yapan ne Julian'dı ne de Sirena. Darian Bertram iki kolumdan kavramış beni hızla Tony'den uzaklaştırmıştı.
"Sen... sen ne yapıyorsun?" dedim kendimi çekmeye çalışarak ama başarısızlıkla baskın gücü karşısında bir an şaşırdım. Sonra anladım ki bu onun gücüyle alakalı değildi. Ben... ben karşı koyamıyordum. Garip bir şekilde üzerimdeki yoğun baskıyla kilitlenmiş gibiydim.
Julian bana yönelmişti ki birden elleri başını kavradı ve yüzünü buruşturup dizlerinin üzerine düştü. Gözlerim Sirena'yı buldu ama şaşkın ifadesine bakılırsa bunun mimarı o değildi. Kapı aralandı ve Mario içeriye adımladı. Sirena hemen tetiğe geçse de belli ki Mario ondan daha güçlüydü çünkü o da Julian gibi elleriyle başını kavrayıp acı bir iniltiyle yere düştü.
"Durdur şunu!" diye bağırdım büyücüye.
Tam arkamdaki babam olacak herif kollarımdaki baskın gücüyle beni kendisine çevirdi ama tutuşundan hiçbir şey eksiltmedi. "Seni pislik herif!" diye tısladım.
O ise önce yüzümü süzdü sabit bir ifadeyle, sonra beni şoka uğratıp bana sıkıca sarıldı ve, "Özür dilerim." diye fısıldadı kulağıma. "Annene bu kadar benzerken o zindanda seni tanıyamadığım için aptal olmalıyım. Yaptığım her şey için özür dilerim kızım."
Hem hareketi hem söylemleriyle öylesine afallamıştım ki bir an kıpırdayamadım. Bu neydi şimdi? Noah öldükten sonra en büyük destekçisini kaybetmenin korkusu mu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MEZAR
Mystery / Thriller(TAMAMLANDI) Yıkılan bir dünya... Ve vampirlerin hüküm sürdüğü bir yeraltı ülkesi... Sepulcrum... Kurt adamların işgalleri başlamışken artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. İki vampir savaşçı büyük bir görev üstlenirken yeraltı t...