Multimedya: Starset | My Demons
Keyifli okumalar...
🌍
Yaratık üzerime doğru atılmadan önce silahımı bir kaç kez ateşledim. Vücuduna isabet eden hiçbir kurşunun onu yavaşlatmadığını anladığımda kolumda derin bir pençe izi vardı. Yaratık tekrar bana doğru atılmıştı ki kendimi yere doğru attım ve geriye doğru yuvarlandım. Bu sefer dosdoğru başına nişan aldım. Gümüş kurşun yaratığın tam alnına isabet ettiğinde yüksek bir çığlık attı ama bu onu sadece bir kaç saniye sersemletmeye yaramıştı.
"Lanet olsun!" diye bağırdım. "Neden ölmüyor bu?"
"Hayati organını bul." diye bağırdı Julian. Tony'den ise ses çıkmıyordu. Muhtemelen en hızlı şekilde kendini buraya atmak için yıkıntıyı aşmaya çalışıyordu.
Yaratık tekrar üzerime doğru geldiğinde hızla aksi yöne koştum. Hızlıydı ama bir vampire yetişebilecek kadar değildi. Bir kurşunu da kalbine gönderdiğimde yaratık tekrar bağırdı ve siyah kan gri vücudundan akmaya başladı ama hala ayakta ve üzerime gelmeye devam ediyordu.
"İğrenç şeyi başından vurdum." diye bağırdım. "Kalbinden de. Daha ne yapmalıyım?"
"Boynunun arkasına bak." diye bağırdı Julian. "Hafif bir karartı göreceksin. Kalbi orada."
Yaratık pençesini karnıma geçirdiğinde sessiz bir çığlık atıp geri çekildim ve elimdeki silahı yere düşürdüm ama onu alacak zamanım yoktu. Kolumdaki bıçakları serbest bırakıp göğsüne sapladım. Ona verdiğim her zarar bana daha fazla bir öfke olarak geri geliyordu. Yaratık kollarımdan yakaladığında dişlerini gösterip hırladı.
Dişleri bir vampirin dişleri gibiydi. Üste ve altta diğerlerinden daha uzun 4 dişi vardı. Ağzını beni parçamak ister gibi yüzüme yaklaştırdığında elimdeki iki bıcağıda tekrar vücuduna sapladım. Sersemleyip beni bıraktığında arkasına geçmenin bir yolunu aradım ama benim her hareketim de yaratık önümde beliriyor sanki ne yapmak istediğimi anlamış gibi bana geçit vermiyordu. Bu yaratıkların daha aptal olduğunu sanıyordum ama sanırım yanılmıştım.
Sessizlik uzun sürmüş olacak ki Tony en sonunda yaşadığıma emin olmak ister gibi "Mel!" diye bağırdı. Bir kaç saniye kazanıp yere düşen silahımı aldım ve yine yaratığın üstüne mermi boşaltmaya başladım.
"Yaşıyorum." dedim. "Henüz."
Tekrar yaratığa atak yapmıştım ki bu sefer pençesi yüzüme geldi. Soğuk kan yüzümü boyarken refleks olarak silahı yüzüne indirdim.
"Neredeyse sana ulaştık." diye bağırdı Julian.
"Elinizi..." dedim geriye doğru sıçrarken. "Çabuk tutsanız... iyi olur." Yaratığa bir kaç kurşun yolladım ama sonunda silahın mermisi bitince yere fırlattım. "Yoksa ekibe bu çirkin şeyle..." Yaratığın bir darbesini daha savuşturup devam ettim. "Devam edersiniz."
Tekrar yaratığın arkasına yönelmiştim ki bu sefer iri ve keskin pençesini koluma sapladı. Acı bir çığlık atarken "Bu acıdı." diye bağırdım. Yaratık sanki söylediğimi anlamış gibi hırladı ve dişlerini koluma geçirdi.
Kendimi kurtarıp geriye firladığımda adrenalin patlamasıyla "Oyun mu istiyorsun?" diye bağırdım. "O zaman izle." Havaya sıçrayıp tünelden sarkan bir kabloya tutundum ve yaratığın bir anlık afallamasından faydalanarak kabloyu ayaklarıma dolayıp aşağı sarktım. Kolumdaki bıçaklardan birini boynunun arkasına geçirdiğimde yaratık bana devasa bir kükremeyle yanıt verdi. Yine de ölmeden önce bir deneme daha yaparak bana beceriksiz bir pençe savurdu ama kendimi yukarı çekince başarısız olup yere devrildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MEZAR
Mystery / Thriller(TAMAMLANDI) Yıkılan bir dünya... Ve vampirlerin hüküm sürdüğü bir yeraltı ülkesi... Sepulcrum... Kurt adamların işgalleri başlamışken artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. İki vampir savaşçı büyük bir görev üstlenirken yeraltı t...