19 • Tehlike

9.7K 1.5K 270
                                    

Multimedya: State Of Mine | Rise

Keyifli Okumalar...

Tony gözlerini benden çekince hızla Noah'ın yanında belirdi. Noah'ın başını tek bir hareketle gövdesinden ayırdığın da kafasını yere fırlattı ve gövdesine bir tekme savurdu. Sahi Yeryüzü Koruyucuları nereye kaybolmuştu?

Yüzünü tekrar bana döndüğünde ben tek kelime edemeden ona bakıyordum. Yaşıyordu. Kurtulmuştu ama nasıl? Aslında nasılın şu an hiçbir önemi yoktu. O buradaysa geri kalan hiçbir şeyin önemi yoktu.

Yanıma doğru yürüyüp bir kaç saniye bana baktı. Üzerine ve yüzüne Noah'ın kanı sıçramıştı ve bu o neşeli yüzüne ürkütücü bir hava vermişti. Birden gülümsedi ama gülümseyişi de farklıydı. Tony'de bu gülüşü de bu ifadeyi de ilk kez görüyordum. Belimden tutup ayaklarımın üzerinde durmamı sağlasa da ellerimi çözmedi. Onun yerine uzanıp beni öptü.

Öylece kalakaldım. Bu güzeldi ama yanlıştı. Tony beni öpmezdi. Öpmemeliydi.

İçimde kat kat kilitler vurduğum ve içine hapsettiğim gizli sandığımdan bir gürültü yülseldi. Hayır dedim içimden. O sandık asla açılmayacak. O kilitler açılmayacak.

Kendimi geri çekebilecek gücü toparladığımda "Tony..." diye mırıldandım.

Tony gözlerini kıstı. Sonra ise karanlık bir şekilde gülümsedi. "Ne o hoşuna gitmedi mi Mel?"

"Ne?" dedim şaşkınlıkla.

Geri çekildi. "Senin için yaptığım onca şeye rağmen buna hakkım yok mu?"

"Tony!"

"Kapa çeneni!" diye bağırdığında irkildim. "Senin için öldüm ben."

"Ama bu-buradasın."

Bir kahkaha atıp "Sana nasıl öldüğümü anlatayım mı Melanie?" diye sordu. "Yaratıklar beni pençeleriyle hatta dişleriyle lime lime ettiler. Yerler ve duvarlar kanımla ıslandı ve sonunda benimle ziyafet çektiler."

"Tony... Lütfen..." diye yalvardım. "Sen buradasın. Neden böyle konuşuyorsun anlamıyorum."

Başını iki yana sallarken "Ben öldüm Mel!" dedi.

"Öldüm."

Sesi hücrede yankılandı. Sonra bir rüzgarın dumanı dağıttığı gibi yavaşça silindi.

Şimdi karşımda elleri omuzlarıma kavramış beni sarsan Noah vardı. Canlıydı ve garip bir ifadeyle beni sarsmaya devam ediyordu.

"Kendine gel!" diye bağırdı en sonunda.

Etrafıma bakıp "Tony!" diye mırıldandım ama onun varlığına dair en ufak bir belirti yoktu.

"Calina!" dedi Noah. "Sana bir şey verdi mi?"

"Ne?"

"Lanet olsun! Sana bir şey mi enjekte etti?"

Şaşkınlıkla etrafa bakmaya devam edince yüzümü sertçe tutup kendine çevirdi ve "Cevap ver!" diye bağırdı.

"Ben..."

Kapı yine gürüyle açıldığında bir avcı telaşla içeri girdi. Noah başını ona çevirdiğinde "Efendim." dedi. "Yukarıda bir sorun var. Gelmelisiniz."

"Ne kadar önemli?" diye öfkeyle sordu Noah.

"Fazlasıyla önemli efendim. Calina..." dedi. "Ortalarda yok."

MEZARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin