6 • Susuzluk

13.9K 1.6K 178
                                    

Multimedya: Trought Fire | Blood On My Hand

Keyifli Okumalar...

🔥

Tüm vücudum acı içinde kasılmaya başladığında güçlü bir el beni hızla geri çekti. Canım o kadar yanıyordu ki yere yığılıp öğürmeye başladım. Dudaklarımdan akan kan daha şimdiden geniş bir kırmızılık oluşturmuştu. Daha çoğu ise içimde tüm hücrelerimle adeta bir savaş başlatmıştı.

"Tanrı aşkına!" dedi Tony. "Bunu yapacağını düşünmeliydim."

Bedenim ısınmaya başladı. Sanki birazdan alev alacaktım. Midemdeki kasılma biraz durduğunda ileri bakıp Noah'ın ne durumda olduğunu görmeye çalıştım. Julian çoktan onun yanına gitmiş o da ne durumda olduğunu inceliyordu. Sanki yaşayıp yaşamadığını uzaktan anlayamazmış gibi...

Gözlerini bana çevirdiğinde açık bir aşağılama sezdim. "Böylesine bir görevi sana verecek kadar Felix'in ne içtiğini merak ediyorum. Daha Avcıların kanının zehirli olduğunu bile bilmiyorsun. Aptallığının yanında kendini kontrol edemeyecek kadar da zayıfmışsın." Normal bir durumda olsam şu an ona bu laflarını yedirirdim. Yinede bir şeyler söylemek istedim ama ağzıma biriken kanla tekrar öğürdüm.

Tony yanıma eğilmiş dikkatle beni incelerken öfkeli gözlerini Julian'a çevirmekten kendini alamadı. "Anlayamayacağın şeyleri sorgulama ve yorumlarını kendine sakla." dedi. Konuşabilir durumda olsam şüphesiz savunma işini bana bırakırdı. Tekrar bana döndüğünde ben hala vücudumdan dışarı çıkmaya çalışan zehirle baş etmeye çalışıyordum.

"İyi misin Mel?"

"Çok... iyiyim. Belli olmu-yor mu?"

Belli belirsiz gülümsedi. Beni ayağa kaldırmaya çalıştı ama ben tekrar yere çöküp kan kusmaya başladım. Vücudum uyuşturucu krizine girmiş gibi kasılıyordu. Bu o kadar acı vericiydi ki çığlık atmamayı zar zor başarabildim.

"Sesler geliyor." dedi Julian. "Uzaklaşmamız gerek." Şu an istesem de o sesleri duyabileceğimi sanmıyordum çünkü kulaklarımda uğuldamaya başlamıştı. Tony de sesleri duymuş olacak ki aceleyle beni tekrar kaldırdı. Öylesine acı çekiyordum ki içime dolan öfkeyle onu şiddetle ittim. "Dokunma!"

"Mel!"

"Yaptığın aptallıkların bana nelere mal olduğuna bak." Ağzıma biriken kanla öksürdüm. Tony tekrar bana yaklaşmaya kalkınca "Yaklaşma Tony." diye bağırdım. Yüzü kasıldı. Sanki benimle beraber o da acı çekiyordu ki muhtemelen de çekiyordu ama acı o kadar katlanılmazdı ki öfkeden susamıyordum. "Benden kurtulmak istediği... başka türlü de belirtebilirdin." diye tekrar bağırdım. Ona bağırıp çağırmama alışkınsa da bu sefer durum farklıydı.

Tony susup öylece bana bakarken Julian "Sessiz ol!" diye beni uyardı.

"Kapa çeneni!" diye bağırdım ona bakmadan. Tony'e son bir bakış atıp yürümeye başladım.

Bir kaç saniye sonra Tony'nin Julian'a "Bitir işini!" dediğini duydum. Noah'ı artık yanımızda taşımamıza gerek yoktu, dahası zaten pek yürüyecek durumda değildi. Baygınlıkla ayıklık arasında gidip geliyordu. Çektiği acı ise yüzünden belli oluyordu. Bağıramasa da inliyordu. Ben iyi olsaydım şüphesiz Tony onu öldürme zevkini kimseye bırakmazdı.

"Yapamam." dedi Julian. "Kanına vampir zehri karıştı. Öldürürsem herhangi bir avcı onu dönüştürebilir. Bırakalım onu bulsunlar. Bu bize zaman kazandırır."

Tony öfkeli bir soluk verse de ona itiraz etmeyip peşimden gelmeye başladı ve kısa sürede de bana yetişti. Adımlarım yavaş ve sarsaktı. Bir kaç kez tökezledim ama düşmemeyi başarabildim ama sonunda yere çöküp yine kan kusmaya başladım.

MEZARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin