LoW 21

2.1K 194 49
                                    

SAVAŞIN LORDLARI 21. BÖLÜM

"Tamam ağabey. Tamam ben halledeceğim, merak etme. Kendimi affettireceğim."

Telefonda konuşarak koridora giren genç kız bir süre karşısındakini dinledikten sonra "Hayır, korkma. Bu işimi de kaybetmeyeceğim. Şefimiz anlayışlıdır. Birazdan sigara içmek için bu kapıya gelecek, onunla konuşunca görürsün affedecek beni" Kız kendi dünyasında kimseyi umursamadan konuşurken kafasını kaldırıp da koridorun diğer ucundaki adamla göz göze gelince aniden durdu. Telefondaki kişiye, "Tamam, tamam... Sonra görüşürüz" dedikten sonra cevap beklemeden kapattı. Her halinden konuşmalarının duyulması sebebiyle mahcup olduğu belli oluyordu.

Kız, karşısındaki adamın sağ kaşının üstündeki yanık izine önce kısa biran bakışlarını sabitlemiş ardından heyecanlı adımlarla yaklaşmıştı. "Efendim, siz güçlü birine benziyorsunuz lütfen bana yardım edin." Sesi yalvarır gibi çıkmıştı. Adam bara girdiğinden beri kıymetli konuklardan biri gibi hizmet görmüştü, şimdi bu sessiz koridorda böyle sözü dinlenen biriyle karşılaşmış oluşunu bir fırsat olarak görüyordu belli ki.

Adam, kaşlarını çatıp kısa saçları, kapkara gözleriyle bambaşka bir dünyadan gelmiş de bu koridora düşmüş gibi önüne çıkan kıza baktı. Sefil bir çalışan mıydı yoksa dilenci mi ayırt edememişti ama kızın ısrar eden halinden rahatsız olduğu kesindi.

Kız suratını masumlaştırabildiği kadar masumlaştırıp, "Efendim n'olur beni kovmamalarını söyleyin. Çok sıkı çalışacağım asla bela çıkarmayacağım."

Koridorda bunlar olurken bar tarafından içkisini yudumlayıp onları izleyen WooHyun yüzündeki gevrek gülümseme ile muhabbeti takip ediyordu. Kızın, adamı usta oyunculuğu ile bunaltışını izlemek eğlenceliydi. Gevrek gülüşü büyüyüp sinsi bir hal aldı. Aslında şaşırmıştı da. Tanıştıkları günden itibaren karşısında durup dik dik bakan ifadesiz surattan bu tiyatral performansı beklememişti. Kızın yumuşak saçları ve koyu renk gözlerini hatırlayınca takılıp gitmemek için 'Bu Kim Sa A amma rol kesiyormuş' diye söylenip bardağını kafasına diktiği gibi o tarafa yöneldi.

Sa A çete üyesinin yolunu kapatmış şaşkın kız rolünü oynarken WooHyun koridorun diğer ucundan, "Hey Stajyer!" diye bağırdıktan sonra koşar adımlarla yanlarına geldi. "Ne cüretle müşterimizi rahatsız edersin?" deyip kolundan sertçe tuttuğu gibi çekti. "Son kırdıklarının parasını almadığımıza dua edeceğine utanmadan etrafta dolanıyorsun! Sert mi kullanayım senden kurtulmak için?"

Sa A bu sefer WooHyun'a yanaşıp, "Ne olur bu işe çok ihtiyacım var. Bir daha sakarlık yapmayacağım, lütfen beni mutfağa tekrar kabul edin efendim" diye söylenmeye başladı.

Biranda kendini bu anlamsız gürültünün içinde bulan adamın canı sıkılmıştı. Yolunda duran SaA'yı önemsiz bir şeymiş gibi sertçe itip kendine yola açtı, genç kız son anda adamın koluna tutunarak düşmekten kurtulmuştu. O sırada çete üyesi karmaşayı ve kızın kendine tutunmasını umursamayıp kolunu kızdan çektikten sonra yandaki kapıyı açtığı gibi tuvalete girdi.

Kapanan kapının ardından WooHyun gözleriyle Sa A'ya koridorun girişini kontrol etmesini söyledikten sonra adamın peşinden tuvalete girdi. Ellerini yıkayan çete üyesinin yan tarafındaki lavabonun suyunu açtıktan sonra bir süre parmaklarının ucunu ıslattı. "Ne manyak kız ama? Yakamızı bırakmadı iki gündür!"

Bıkmış bir halde, "O deli sürtük ve arandaki mesele beni ilgilendirmiyor" derken aynada saçını düzelten adam WooHyun'ın yüzünde oluşan gülümsemeyi görmemişti.

WooHyun bir köşesi kıvrılmış dudağıyla "Ah öyledir tabi, rahatsız ettiğimiz için özür dilerim" dedi ve adama yaklaştı. Tam dibine geldiğinde askerlerin hazır ol duruşuna geçtiği andaki gibi yere koydu ve kolunu kaldırıp hedefini ensesinden kavradığı gibi başını aynaya geçirdi. Adamın yüzü parçalanmış aynayla bütünleşmişken kulağına yaklaşıp "Ama ne o fahişe ne de ben kadın satıcısıyım" diye açıklama yaptı. Ses tonu psikopat gibi çıkmıştı.

Savaşın LordlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin