Ölümü Getiren Kız (II. Part)
2005 - Sichuan/ÇİN
Sarah'ın duvarın dibindeyken ensesinde hissettiği nefesle gözleri büyümüştü. Hızlı çalışan beyni arkasından gelen piçe hareket şansı bırakmaması gerektiğini söylüyordu. Öyle de yaptı, saliseler içinde gerçekleşen muhasebesi tamamlandığında kız hızla arkasını dönmüş, hedefinin göğsüne doğru hamlesini yapmıştı. Niyeti uzaklaştırıp ateş edecek fırsatı yakalamaktı, sadece iki saniye yeterdi ama olmadı. Adam uzaklaşsa da kızın eline sert bir darbe vurup silahının düşmesine neden olmuştu.Silahını kaybetse de durulmayan Sarah, adamın karnına doğru tekme attı. O sırada eli belinde tuttuğu çakıya gitmişti.
Kızın tekmesinin yere inmesine izin vermeyen adam ise aldığı can yakan darbeye rağmen kızın bacağından kavradığı gibi çevirdi. Normalde olsa kemiklerinin kırılmasına yetecek kadar güç uygulamıştı ancak Sarah gelecek hamleyi sezip kendi bedenini, düşmanın çevirdiği yönde çevirdi ve toprak zeminin üstüne düştü. Bu hareket sol kolunu acıtsa da bacağında oluşacak bir kırıktan kurtarmıştı.
Kız, rakibi hamle için eğildiği anda ellerini toprak zemine koyup iki ayağını da havaya kaldırdı. Yüzü toprağa bakarken havalanan ayakları çok da uzun boylu olmayan rakibinin çenesinin altıyla buluşmuştu. Bir çift Converse tabanı ne kadar sert şekilde suratta patlayabilirse öyle patlamıştı, aldığı darbeyle geriye doğru sendeleyen adam Sarah'a kalkıp kendini toplama fırsatı vermişti ancak fazlasını değil. Rakibinin çok da sersemlemeden üstüne gelmesi üzerine, 'Lanet olsun dayanıklısına denk geldik' diye söylenen Sarah çakısını daha sıkı kavrayıp adama doğru hamle yaptı.
Kızın salladığı bıçak adamın sol pazusunda yara açarken, karşı taraftan gelen sivri uçlu şey de kızın tişörtünün göğüs kısmında geniş bir yırtığa sebep olmuştu. Son bir defa bu sefer birbirlerinin boğazına doğru hamle yaptılar. Ancak ikisi de saniyeler içinde kendini kilitlenmiş olarak bulmuştu.
Sarah'ın bıçağı tuttuğu sağ eli, adamın sol eli tarafından yakalanıp durdurulmuş. Adamın da aynı şekilde sağ eli Sarah'ın sol eli tarafından kilitlenmişti. Bir süre duraksayıp birbirlerine baktılar, kısa süren bu yoklama anı soluklanmalarına da imkan tanımıştı. Temkinli adımlarla birbirlerinin üstüne yürüyüp güçlerini tarttılar. Adam çok kuvvetliydi, Sarah ise çok hızlı ve esnek. İkisi de karşısındakinin boğazını kesecek en doğru yolu tartıyordu. Bu şekilde birbirlerini zorlarken ay ışığının ulaştığı bir noktaya gelmişlerdi. Adam deminden beri kendisini zorlayanın halini tavrını inceledi, bir gariplik seziyordu. Taktığı maske yüzünün gizlenmesini sağlarken öne gelen saç telleri de kara delik hissi veren gözlerin etkisini kamufle ediyordu.
Sarah'ın gözlerini görünce gerilen adam omuzlarını dikleştirip kızın bileğini daha çok sıktı. Azrail'le karşılaşmış gibi hissetmesine neden olmuştu. Maskesi ise gereken mesajı vermişti.
Sarah ise bir yandan sıkı sıkıya kavradığı bileği, çevirip kırmak için ne kadar güç uygulaması gerektiğini ve o gücün kendinde olup olmadığını düşünürken diğer yandan rakibini süzmeye başlamıştı. Biraz daha aydınlık yere geçmeleri rakibi hakkındaki fikirlerini arttırmıştı. Çete üyesi diye saldırdığı herifin yapılı görünmesine ve güçlü olmasına rağmen yüzünün genç olduğunu görünce bir parça daha umutlandı. Genç bir kemiği daha kolay kırabilirdi değil mi? Öyle olmalıydı, bu fikrinin biyolojik bir dayanağı yoktu, zaten biyolojiden de çok anlamazdı. O sırada gözü genç adamın boynundan sarkan kolyeye çarptı ve kolyeyi görmesiyle beyninden vurulmuşa dönmüştü. Kendini tutamayıp bir küfür savurdu kısık sesle. "Lanet olsun asker misin?" Bu künyeleri sadece askerler takıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Savaşın Lordları
AksiyonSiyah Porsche'un hızı 200'ü bulmuşken 89. otoyolun batısındaki eski köprüye yöneltmişti. Sürücü koltuğundaki kadın, köprünün sonunda kendisini bekleyen tehlikenin farkındaydı ama girmekten başka seçeneği yoktu. Yaklaşık 250-300 metre arkasında, kend...