LoW 82

931 66 428
                                    

Multimedya: Elli K - Blurry(Watcher OST)

SAVAŞIN LORDLARI 82. BÖLÜM

Kurulduğundan beri ilk defa Ocean Group rezidansının yönetim katında emniyet mensupları vardı. Ve şirket veliahtlarından biri için buradaydılar. Lee WooHyun için.

Kişisel asistanı, avukatı ve sekreteriyle, odasının bulunduğu kattan yönetimdeki diğer birimlerin bulunduğu bir alt kata geçerken sekreterine dönüp, "Programım sende, bana sakın bir şey sorma." diye uyardı.

Onu iyi tanıyan yakın çalışma ekibi ne kadar öfkeli olduğunu ses tonundan anlamıştı. Sekreter, "Emredersiniz." Dediği gibi patronunun programını boşaltmak üzere geri çekilip masasına döndü.

Şirket avukatı, "Efendim, yalnızca bilginize başvurmak için buradalar. Dilerseniz görüşmeyebilirsiniz bile," diyerek baştan beri söylediğini yinelemişti. "Ellerinde yazılı bir şey yok. İzin verin ben halledeyim." Kamuoyunda tarihi baskın diye bilinen uyuşturucu operasyonunun, patronuyla hiçbir alakasının kurulamayacağını o da biliyordu. Avukat, bu ziyaretin farklı niyetlerle yapıldığını anlayacak kadar tecrübeliydi.

WooHyun avukatı duymamış gibi kişisel asistanına dönüp, "Polislerle işim bitene kadar o gazetecinin de gazetedeki işi bitecek." Dün, yalnızca haberi kaldırtmakla yetinip haberi yapan gazetecinin ikazını talep etmişti ama bugün o gazetecinin sebep oldukları ona verdiği şansı tüketmişti. Devam etti. "Bitirdiğimde o herifin iş akdi feshedilmemişse seninkini feshederim."

"Hemen efendim." Asistan, patronu ve avukatı hızla polislerin alındığı toplantı odasına giderken olduğu yerde telefonunu çıkarıp medya patronunun numarasını bulmuş, arama tuşuna bastığı gibi de kendi odasına geri dönmek için koşar adımlarla merdivenlere yönelmişti.

Geride bıraktıkları asistana aldırmadan önce Lee WooHyun girdi odaya, memurların gönderilme amacı her neyse yüzleşecekti hemen arkasından avukat gelip kapıyı kapattı..

Genç veliahtı karşılarında gören polisler şaşkınlıkla ayağa kalkmıştı. Selamlaşmak için aralarında rütbeli olan elini uzattı, o sırada diğer iki genç polis üstlerine bakıyordu. Evet, Lee WooHyun'la görüşmek için gelmişlerdi ama Ocean Group'un tek oğlunun bizzat gelmiş olduğuna inanamadıkları yüzlerinden belliydi.

Polisin elini sıkıp toplantı masasında karşısına kurulan WooHyun, özellikle masanın başını değil, dostane bir uzaklıkta durmayı seçmişti. Cephe almış gibi görünmek istemiyordu, bu hareketiyle vakanın tarafı olmamakta kararlı olduğunu göstermişti. Operasyonun bizzat parçası olduğunu kimse bilmediğinden bu sonuç çıkıyordu kuşkusuz. Avukatı da yanına geçti.

Limandaki operasyona ve o gece orada olmasına dair sordukları çok da kritik olmayan, 'saat kaçtan beri limandaydınız, geminin ne taşıdığını biliyor muydunuz?' gibi birkaç soruyla başlamıştı. İnternete düşen fotoğrafların üstünde de kısaca durup geçmişlerdi. Soruların tarzından avukat da WooHyun da mevzunun çok büyümeyeceğini, -en azından adli makamlarda çok büyümeyeceğini- fark etmişti.

Avukat, böyle basit ve alakasız bir konuda patronuyla görüşmek istenmesine şaşırmış olsa da, WooHyun üstüne gelen bu yersiz baskının gerçek sebebinin polis soruşturması olmadığını tabi ki biliyordu. Devletin içindeki bir güç odağı sırf baskı kurmak için liman olayını büyütmüş olmalıydı. Onları bulup yok etme isteğini şimdilik bastırdı.

Dakikalar sonra görüşme sonlanırken ilk ayağa kalkan Lee WooHyun oldu, polislerden rütbeli olan da hemen sonra kalkıp genç veliahtın karşısına dikilmişti. "İşbirliğiniz için teşekkürler Bay Lee." Elini uzattı, tokalaştılar. "İleride bir şey olursa size ulaşabilmek için programınızı bilmek isteriz yurtdışı veya şehir dışı programınız da dahil."

Savaşın LordlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin