SAVAŞIN LORDLARI 1.BÖLÜM"Bu sefer diğerlerinden daha büyük bir bomba patlatacağım" diyerek telefon konuşmasını sürdüren tecrübeli gazeteci. "Hayır. Hayır, tabi ki elimde sağlam veriler var. Bir hafta içinde hepsini düzenleyip merkeze ileteceğim. İnan bana gerçeklerden en güçlüleri bile kaçamayacak"
Pencereden dışarıya bakarken, uzaktaki ağaçlara dikmişti gözlerini. Meslektaşıyla vedalaştıktan sonra telefonu kapattı, aylardır bu yazı dizisi hakkında çalışıyordu ve nihayet sona gelmişti, pazartesiden itibaren gazetede yayımlanmaya başlayacaktı. Bunu düşünerek uzun bir dosyayı bitiriyor olmanın yorgunluğuyla koltuğunda arkasına yaslanırken bir an gözüne kapıdaki karaltı ilişti, doğrulup "SaRang? Ne zamandır oradasın?" diye sordu.
Odanın içine doğru birkaç adım atan küçük kız "Beş dakikadır" dedi, babasının görüşmesinin bitmesini beklemişti.
Babası evdeyken zamanının çoğunu bu odada çalışarak geçiriyordu. Bunun bilincindeydi bu yüzden ne yaptığını sormadı, haftalardır tesadüfen duydukları yine önemli bir haber üstünde olduğunu anlamasına yetmişti. Sofranın hazır olduğunu söyleyip aşağı indi.
Mutfağa annesinin yanına geldikten sonra da yemek boyunca hiç konuşmadı. Babasının söylediklerini düşünüyordu 'Yeraltının en büyük yapısını kamuoyunun önüne sereceğim' demişti telefonda. Bu sözler akşamdan beri kafasını yoruyordu, 10 yaşındaki bir çocuk için fazla karmaşık gelmişti. Yine de soru sormadı, kendisini bildi bileli onun işlerini anlamamıştı, bundan sonra da anlayamayacaktı. Haber, şeffaflık, gazetecilik refleksi vs... Babası sık sık kullanırdı bu sözleri ancak SaRang pek önemli görmüyordu, bu kelimeler uğruna hayatından büyük bir zamanı harcıyordu ona göre. Önemli olan her zaman mutlu olmak olmalıydı, haber veya görev gibi başka şeylerin ne önemi olabilirdi ki?
Yemekten sonra bahçedeki çardağa geçmiş bunları düşünüyordu sarkıttığı ayaklarına bakarken. 'Babam paralı adamları takip edeceğine ünlüleri takip etseydi bu kadar yorulmazdı' diye geçirdi küçük aklından. İşlerin tam olarak nasıl yürüdüğünü anlayamamıştı ama izlediği filmler ve kitaplar ona dünyanın zengin ve güçlü insanlar için daha kolay olduğunu fısıldamıştı. Masallarda bile en güzel kızları prensler alıyordu, kimse köylüye veya işçiye güzel kızı layık görmüyor gibiydi. Zihni henüz tam kavrayamadığı dünya ve güç ilişkisiyle dolmuştu, işin içinden sıyrılamadı, bir süre sonra da rüzgar çıkınca üşüyüp eve girdi.
O sırada evin hanımı Kim Ji Soo, kızının yemekteki durgunluğunu fark ettiğinden kocasını karşısına almış haftalardır içinde oldukları puslu havanın dağılıp dağılmayacağını öğrenmek istiyordu.
"Ne zaman bitecek bu dosya? Sen de tehlikenin farkındasın" Bayan Kim kocasına bu soruyu sorarken salona giren kızını fark etmemişti. Gazeteci Nam SeungHyun ise bahçe kapısına dönüktü bu yüzden gözleriyle kızları Sarang'ı işaret ettikten sonra sustu.
Anne ve babasının gerildiğini fark eden küçük kız konunun üstüne gitmedi "Odama çıkıyorum, rahat rahat konuşun" diyerek merdivenlere yöneldi. Ailesi için son zamanlar yeterince zor geçiyor olmalıydı, onları bir de çocuklarının psikolojisini düşünmek zorunda bırakmak istememişti.
Kızı yukarı çıktıktan sonra uzun ve zayıf bedenini eşine çeviren gazeteci "Keyfi bir durum olmadığını biliyorsun. Bunları yazmam söylendi ve ben de yazıyorum. İşlerin nasıl yürüdüğünü anlatmama gerek yok herhalde?" Diye sordu sesinde beni yorma diyen bir tını vardı.
Kim Ji Soo derin bir nefes bıraktıktan sonra anlayışla gülümseyerek "Tamam" dedi "Ama her şey bittikten sonra güzel bir tatil isterim."
"Anlaşıldı..." Seunghyun bunu söylerken kendi bünyesinin de güzel bir tatile ihtiyacı olduğunu fark etmişti. Haber dosyası gazetede yayımlandığı gün kendisi de Bangkok'a gidecek bir uçakta olacaktı. Etraftan çok baskı yiyeceğini biliyordu, ama öğrendikleri halkın kulağına bir giderse artık bundan hiç kimse kurtulamayacaktı. "Ben yapacağımı yapayım da onlar isterse beni işten kovdursun." diye düşündü. Derin bir nefes çekip kızı ve eşiyle gideceği Bangkok tatilini hayal etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Savaşın Lordları
AcciónSiyah Porsche'un hızı 200'ü bulmuşken 89. otoyolun batısındaki eski köprüye yöneltmişti. Sürücü koltuğundaki kadın, köprünün sonunda kendisini bekleyen tehlikenin farkındaydı ama girmekten başka seçeneği yoktu. Yaklaşık 250-300 metre arkasında, kend...