Multimedya: Troublemaker - Trouble Maker
SAVAŞIN LORDLARI 59. BÖLÜM
Alex’in işlettiği Çin restoranının bulunduğu sokağın ucuna arabasını park etmiş, insanların geçip gittiği caddeyi izleyen Lee WooHyun en sonunda beklemekten sıkılıp kolundaki Rolex’i işaret ederek, “Sa A-shi, neden bu saatte buradayız?” Henüz Alex’in gelmesine çok vardı.
“Çevreyi bilmiyorum WooHyun, etrafa göz gezdireceğim biraz...”
“Buna gerek yoktu, ben her yeri biliyorum zaten.”
Kısa saçlı kadın ters bakışlarını yanında öfkeyle soluyan adama çevirdi. “Operasyonu tek başına yapmayacaksın Richie.”
“Sen harita mühendisliği yapacaksın diye erteleyip erken çıktığım işlerin ne kadar önemli olduğundan haberin var mı?” Woohyun, Sa A’dan göğsüne darbeyi yediği o geceden beri aksatmadan sürdürdüğü huysuzluğuna şimdi de devam ediyordu. Aradan iki gün geçmişti ama hala her fırsatta genç kızın üstüne oynuyordu.
Tabi ki Kim Sa A da asla geri çekilmiyordu. Sol elini saçlarından geçirirken adama duygusuz bir bakış atıp, “Müdürlük işin çok önemliyse istifanı yazıp KangTa’ya ver. Ne işin var ajancılık oyunlarıyla?”
“Benim yaptığım her iş önemlidir Sa A-shi!” WooHyun yakasını düzeltiyormuş gibi yaparak cevaplamıştı bu soruyu. “Ayrıca her şeye yeterim.”
Sa A, adamın kibirle kurduğu cümlelere boş vermiş bir gülümseme ile birlikte, “O zaman söylenmeyi kes Sovran,” diyerek cevap verdi. O sırada sağ dirseğini arabanın camına dayamış eliyle de ensesindeki saç uçlarını düzeltiyordu. “Hem...” Duraksadı, adama baktı. “Kibirli kıçını koruyacaksam benim de çevreye hakim olmam gerekir.”
Genç kız bu kelimeleri o kadar rahat bir şekilde telaffuz etmişti ki, WooHyun’ın dudaklarından şaşkınlıkla tek hecelik bir gülüş kaçtı. Oturduğu şoför koltuğunda doğrulup kadına döndü. “Sa A-shi, sadece kıçıma odaklanmayı bırak ve kıymetli bedenimin tümünü koru,” Kadınla göz göze gelince gözlerini kısıp samimiyetsiz bir, “Lütfen.” ekledi.
Kim Sa A hiçbir şey demedi, neredeyse kahkaha atacaktı ama alaycı bir gülüşle başını sallayıp onaylamakla yetindi.
İkili arasındaki restleşme Sa A’nın titreyen telefonunun çıkardığı gürültüyle kesilmişti. Cebinden çıkarıp ekranda Kate’in ismini görünce açıp hoparlöre verdi. “Dinliyoruz Kate”
“Hey! Siz *Troublemaker ikilisi, orada durumlar nasıl?” Çinli kadının coşkulu sesi arabayı doldurmaya yetmişti.
Kızın bu abartılı coşkusu üzerine göz devirip,, “Haber mi var?” diye sorarak hızlıca konuya giren Kim Sa A, Kate’in geyik yapmayı kesmesini umut etmişti.
“Alex’in uçağı kalktı.”
“Yani daha birkaç saat var!” WooHyun kocaman olmuş gözleriyle Sa A’ya telefonu işaret ederken resmen bakışlarıyla ‘senin yüzünden erken geldik’ diye söylenmeye devam ediyor gibiydi.
İçinden, ‘herif mimikleriyle bile kafamı şişiriyor’ diye geçirse de dile vurmayan kısa saçlı kadın ise hiçbir şey demeden aramayı sonlandırdı. Teşekkür bile etmeden kızın yüzüne kapatmıştı. Telefonunu cebine koyduktan sonra kısa süreli bir sessizlik oluştu. Sa A elini saçlarından geçirdikten sonra aklına takılan şeyi sormak üzere WooHyun’a döndü. “Troublemaker ne?”
“Nasıl ne? Bilmiyor musun?”
WooHyun’ın yüzündeki şaşkınlığı görünce ters bir bakış atıp, “Sorun çıkaran demek olduğunu biliyorum! İngilizceyle bir problemim yok. Kelime anlamını sormuyorum, bize troublemaker diyerek ne ima etti onu soruyorum!”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Savaşın Lordları
ActionSiyah Porsche'un hızı 200'ü bulmuşken 89. otoyolun batısındaki eski köprüye yöneltmişti. Sürücü koltuğundaki kadın, köprünün sonunda kendisini bekleyen tehlikenin farkındaydı ama girmekten başka seçeneği yoktu. Yaklaşık 250-300 metre arkasında, kend...